Ferhan Petek ferhan.petek@gmail.com
Ayaklarını yere basma konusunda ona yapılan tüm baskılara karşı gelmiş Selin Ayvalı. Kimsenin, kanatlarını kırmasına izin vermemiş. Bununla da yetinmemiş başka uçmak isteyenlere de “uçmayı” öğretir hale gelmiş.
Selin Ayvalı. 26 yaşında bir Bursalı kadın. O da bir dişi kuş ama yuva yapmayı değil hayallerine doğru uçmayı tercih etmiş. Ona özenenlere yol gösteriyor. Kadının hayatta her şeyi başarabileceğini öğrendikten sonra neyi sevdiğini ne istediğini neye yeteneği olduğunu keşfetmiş ve çıkmış yola. Engeller, önyargılar, “Sen yapamazsın”lar… Tümünü yok saymış. Darısı tüm kadınların başına.
Altı yıldır yamaç paraşütü yapan Selin Ayvalı, hobi olarak başladığı bu alanı mesleği haline getiren bir tandem pilotu… Gökyüzüne olan ilgisi ve uçmaya karşı duyduğu tutku belirlemiş onun yolunu. Çocukluğundan beri karşı koyamadığı uçma isteğini başkalarına da aşılıyor şimdi. Lise yıllarında tamamen tesadüfen tanıştığını belirttiği yamaç paraşütü ile geçimini sağlayan Selin Ayvalı, o yılları ve mesleğine olan aşkını şöyle anlatıyor: “Lisedeyken ne olduğunu öğrenir öğrenmez nasıl yapıldığını, nerede yapıldığını araştırmaya başladım. Dışarıdan tehlikeli göründüğü için ailem karşı çıktı. Üniversite zamanında da yine bir tesadüf sonucu yamaç paraşütü çıktı karşıma. Ben onu bırakmadım o da beni bırakmamıştı. Hemen bulduğum kursa başladım ve sonrasında olanlar oldu. Sonraki yıllarda hedefim hep bu alanda kendimi geliştirmek oldu. Kurslara devam ettim. Ailemin hala içine sinmiyordu ama benim kararlılığımı görünce desteklemeye başladılar. Hatta bu vesile ile bu sporu benimsediler.”
Kadın işi yap
Üniversite bittikten sonra kendisini hobi olarak yaptığı bu işten para kazanırken bulmuş. “Şimdi sadece uçmakla kalmıyorum bu tutkuyu içinde taşıyan herkesi uçuruyorum.” diyor Selin Ayvalı ve ekliyor “Bursa’da bu işi yapan tek kadın pilot benim. Duyduğuma göre çevre illerde de yokmuş. Türkiye genelinde de bu sporu yapan kadın sayısı çok da az değil. Ama yamaç paraşütü kadın tandem pilotu Türkiye geneline vurduğumuzda erkeklere oranla çok daha az. Sadece erkeklerin yapabildiği bir meslek değil bu meslek. Belki adı fazla duyulmadığı için farklı bulunan bir meslek.”
Dışarıdan gelen tepkilere de gülüp geçiyormuş Selin Ayvalı. Onun aklından şüphe ettiğini savunanlar da varmış korkutucu bir iş yaptığı için ondan çekinenler de. “Ne işin var havalarda?”, “Git kendine doğru dürüst meslek bul!”, “Kadın işi yap!” zihniyetiyle başa çıkabilecek gücü de mesleğine olan aşkından alıyor. “Aslında yamaç paraşütü, bilinenden ve maruz kaldığı önyargılardan çok farklı olarak, bambaşka gerekli eğitimlerden geçtikten sonra son derece güvenli şartlarda yaptığımız bir spor dalı. İnanılmaz keyifli.”
Uçmak erkeklerin tekelinde değil
“Yapamayacağını söyledikleri şeyi yapıyor hem de profesyonel olarak yapıyor olmak çok güçlü hissettiriyor. Mesleğimle gurur duyuyorum.” diyen Ayvalı mesleklerin cinsiyetçiliğine olan karşıt duruşunu şu sözlerle ifade ediyor: “Meslek gruplarının erkek işi kadın işi diye ayrıştırılmasını asla doğru bulmuyorum. Bana göre sevdiğin işi yapmak önemli. Sevdiğin işi yapıyorsan gerisi boş. Bu benim işim dersin. Mesleğin cinsiyeti mi olurmuş? Kalıplaşmış erkek işi olarak görülen işleri biliyoruz. Benim mesleğim de ne yazık ki bunlardan biri. Şükür ki bunun aksini kanıtlayan birçok hemcinsim var. Ben de onlardan biri olmakla gurur duyuyorum. Benim yaptığım işte de fiziksel güç farklılıkları elbette ortaya çıkıyor. Yamaç paraşütü bir doğa sporu olduğu için işten çok spor yaptığımı düşünüyorum. Dolayısıyla fiziksel güç farkları da en aza indirgenmiş oluyor. Bir kadın olarak yapabildiklerime, yapabildiklerimi gördükçe, toplumun daha doğrusu erkeklerin bize koyduğu, koymaya çalıştığı sınırları aştıkça daha da güçleniyorum. Diğer ayrıştırılan mesleklerde olduğu gibi uçmak da erkeklerin tekelinde değil!”
En iyisini yapabilirim
Selin Ayvalı, erkek işi görülen işlerden biri ile uğraşan bir kadın olarak şanslı olduğunu, karşılaştığı engellerin ise aşamayacağı kadar olmadığını ifade ediyor. “Kadın olduğum için gelen tepkilere çok şaşırdım. Bu şaşkınlığım belki de gereksiz gördüğüm tepkileri yok sayacak gücü verdi bana. Evet, bu benim ve en iyisini yapabilirim, cümlesini inanarak uyguladım hayatıma. Hep de öyle yapacağım. Ben bir kadınım ve güçlüyüm bu doğumumdan itibaren böyle. Erkeğin üstün olduğunun zannedilmesi ne yazık ki iş hayatımıza yansıyor. Kadınların medeni durumları, çocuk sahibi olmak durumları, aynı şartlardaki bir erkekten daha farklı değerlendirilmesine sebep oluyor. Bu durumdan nefret etsem de uzak kalamıyorum. Bu yüzden ben de bu zihniyetle sonuna kadar savaşmaya karar verdim. Seçtiğim yol da bunu gerektiriyor. Hiçbir fark olmadığı halde cinsiyet ayrımı, ücret farkı ve terfi alamama hatta bazı pozisyonlara hak ettiği halde sırf kadın diye uygun görülmeme gibi uygulamaları gözlerimle gördüm. Bu haksızlıklara defalarca şahit oldum. Bu sebeple birçok kadın mücadelesinden vazgeçip yarı yolda tıkanıyor.” sözleriyle eşitsizliklere isyan eden Ayvalı şöyle devam ediyor: “Başta cinsiyet adı altında bize yüklenen rollerin sadece bir etiket olduğu ve buna her koşulda karşı çıkmamız gerektiğinin farkında olmalıyız. Yaşamın her alanında becerilerimiz, sorumluluklarımız eşit, aynı olabileceği gibi farklılıklar da olabilir. Ama bu farklılıklar eşitsizlik yaratmamalı. Belki tercihler olabilir. Tercihlerin cinsiyetle alakası yoktur. Toplumda eşitlik bilinci oluşmalı bu bilinç iş yaşamını da olumlu etkileyecektir. Bu sebeple kadın, toplumda erkek işi görülen her meslekte, eğer istiyorsa, korkmadan ‘Ben de varım!’ diyebilmelidir. Ancak bu şekilde kendi yolumuzu çizebiliriz ve ancak kararlı olursak o yolda tökezlesek bile yıkılmaz, düşsek bile yeniden kalkacak gücü kendimizde bulabiliriz”