önce canını kurtarsak…

“seks işçisi kadınların güvenliği, huzuru ve mutluluğu kadınlar olarak ortak güvenliğimizin, huzurumuzun ve mutluluğumuzun parçası. yıllar önce, “ne iffetli ne iffetsiz biz kadınız” derken bunu kastediyorduk. ve her türden seks işçisine, makbul sayılmayan mesleklerde çalışan tüm kadınlara el uzatacak kurumlar, imkânlar, dayanışma oluşturmadan bu sözün hakkını veremeyiz. çünkü feminizm hepimiz için; sadece “mazbutlar” için değil. “
Paylaş:
ayşe düzkan
ayşe düzkan
ayseduzkan@hotmail.com

zehra bayır, birkaç hafta önce muğla’da öldürüldü. zehra 18 yaşındaydı, milas’ta bir pavyonda şarkı söylüyordu ve memleketi konya’ya dönmek üzere, ücretinden kalan alacağını istediğinde dövülerek öldürülmüştü. zehra’nın ailesi, davayı üstlenmek isteyen çok sayıda avukat olduğunu açıkladı, şükür.

çünkü zehra bayır’ın öldürülmesi sosyal medyada ve medyada fazla ilgi görmedi. takip edenler bilir, milas zorla fuhuş haberlerinin ilçesi. sadece bu yıl sonlanan dava[1] da değil, çeşitli yıllarda milas’ta böyle olayların vuku bulunduğuna dair haberler var.[2] işkencenin de dahil olduğu baskılarla seks işine zorlamak bu sakin ege kasabasının gelenekleri arasına girmiş demek yanlış olmaz. bu sadece milas’a mahsus olabilir mi? kıdemli gazeteci cengiz erdinç zehra bayır’ın öldürülmesi üzerine yazdığı yazıda bu konuda epeyce iç karartıcı gerçekler aktarıyor.[3]

zehra bayır, kendi isteğiyle girmiş işe. ama cengiz’in yazısının başında sorduğu soru önemli: konya’da bir simitçide çalışan zehra, milas’ın selimiye’sindeki pavyona nasıl gelmiş olabilir? türkiye’de seks işinin ne kadar yaygın olduğunu görmemek için sanırım gözlerini kapatmak gerekiyor. genç kadınlar, bu işe mahkum edilmiş trans kadınlar hatta genç erkekler hayatlarını bu işten kazanıyor. bu kadar yaygın bir sektörün “bağımsız” çalışanlarla ya da bir ya da birkaç kadın ve pezevenklerinden oluşan “küçük işletme”lerle yürümeyeceği, “büyük” yatırımcıların istihdam “yaratacağı” gerçeği de şaşırtıcı değil.

seks emeği

zehra da madde bağımlısı kardeşinin tedavi masrafları için pavyonda şarkı söylemeyi kabul etmiş. o parayı almak için hayatından olmuş. maalesef, feminizmin bir kısmı da dahil muhalefetin birkaç cümle hatta sloganla geçiştirmeye meyyal olduğu hayatlar. bu kolaycılığı hak edecek kadar marjinaller mi gerçekten?

birbirinden bağımsız olarak hem madde kullanımı hem de seks işi üzerine yapılan tartışmaları anlamlı buluyorum; tabii madde konusunda devletle benzer şeyler söylenmediği, seks emeği konusundaysa seksin evlilik içinde bir hizmet olarak sunulduğunun görüldüğü noktalarda. ama bu meselelerin bizlere tartışmaktan daha öte sorumluluklar yüklediğini de düşünüyorum.

mesleksiz yani ücretli çalışma ihtimali olmayan bir kadın için en iyi seçimin evlilik olduğu yönünde bir inanç var. ama “kirpiğiniz yere düşmesin” sözünü unutmadığımız çilem doğan’ı satmak isteyen eşiydi. eşini seçerken yanlış bir tercih yapmış diyebilirsiniz, haklı da olabilirsiniz ama başka “doğru” tercihlerin eşlerini öldürdüğünü öz çocuklarını istismar ettiğini unutmayın.

hiçbir eğitimi olmayan bir kadın ne yapabilir? ilk akla gelen temizlik işi. ama ev temizliği, ev düzeni konusunda belli bir bilgi ve görgü gerektiriyor ve sanki her kadın bunu doğuştan bilirmiş gibi bir varsayım var. oysa, örneğin yetiştirme yurdunda büyümüş bir kızın ev düzeni konusunda herhangi bir bilgisi olmuyor!

türkiye uzun zamandır yoksullukla boğuşuyor. yoksulluk, insanların uzun vadeli çözümlere yönelmesine sebep olmaz, kısa vadeli çözümler[4] aramasına sebep olur. yoksulluk koşulları ağırlaştıkça insanlar, manevi değerlerini, ahlaki dünyalarını zorlayacak çözümlere de razı gelir.

kadın erkek yoksulların elindeki kısıtlı “sermaye”

yoksulluk çok sık tekrar edildiği gibi kadınları fuhuşa itmez, erkekleri üstünde egemenlikleri olan, ailelerinden kadınları yani kız kardeşlerini veya eşlerini pazarlamaya iter. zaten bir kadının tek başına, bir aracı olmadan seks hizmeti sektörüne girmesi kolay bir iş değil; bunu mümkün kılacak farklı kanallar da ancak belli bir eğitime sahip kadınların harcı. ama hayatı boyunca bir oğlanın elini bile tutmamış bir kız pekala abisi tarafından pazarlanabilir!

daha önemlisi şu. geçmişte, bu ülkede de yoksul çocuklarının kaderlerini değiştirebilecekleri kanallar vardı; bunların başında eğitim geliyordu. müzik, oyunculuk, futbolculuk gibi özel yetenek ve başka özellikler gerektiren işler de vardı. bunlar git gide yoksul ailelerde büyüyen gençler, özellikle de kızlar için imkânsız hale geliyor. kadın-erkek yoksul gençlerin elinde kısıtlı bir “sermaye” kalıyor; cazibe ve cesaret. cesaret, istihdam peşindeki suç örgütlerinin aradığı en önemli özellik. genç kadınlar ancak bu örgütler için çalışarak kendilerinin ve ailelerinin kaderlerini değiştirebilir. Amaç, ev almak da olabilir, aileden birinin tedavisi de ya da doğrudan lükse ulaşmak da olabilir. hele ailesi olmayan, yetim ya da öksüz büyümüş, eğitim almamış kadınlar için alternatifler çok sınırlı; kendisinden çok yaşlı biriyle evlendirilmek veya suç örgütlerine katılmak. bu örgütlerdeki işler hırsızlıktan, dolandırıcılığa, seks işinden madde satıcılığına kadar uzanıyor.[5] ve tabii çok sık olarak madde tüketimini içeren bir hayat oluyor.

bu işlerden ekmek yiyen kadınlar, her türlü güvenceden ve daha önemlisi güvenlikten yoksun çalışıyor. patronundan, pezevenginden ya da müşterisinden dayak yiyen bir kadının kolluk güçlerine başvurması birkaç sebeple çok zor. bunların ilki kolluğun genellikle bölgedeki “patron”larla yakın ilişki ya da alışveriş içinde, hiç olmadı tanış olması. ikincisi, toplumun, bu kadınların verdiği hizmeti erkeklerin hakkı görüp bu kadınları aşağılaması.[6] seks işi yapan kadınlar bütün bu yaklaşımların sonuçlarını görüyor, biliyor yani kendilerinin her durumda haksız görüleceğinin farkında!

zehra bayır’ın katledildiği milas ilçesi muğla’ya bağlı. muğla büyükşehir belediyesi, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, çeşitli raporlarda en başarılı gösterilen il. çeşitli ilçelerde belediyelerin eşitlik birimleri var. şiddete maruz kalan kadınlar bunlardan yararlanıyor. ayrıca milas’ta fuhuşa zorlanan kadınlar başta avukatlar olmak üzere feministlerden destek gördü. ama işte zehra bayır, alacağını vermeyen adamlara karşı başvuracağı bir kurum bulamamış. belki bu aklına bile gelmemiş. sadece muğla değil, antep’te, adana’da, istanbul’da bulacağı da şüpheli.

şunun altını çizelim. seks işini en çok zorlaştıran, bu işi yapan kadınların sürekli ölüm ve şiddetle burun buruna olmalarına, ev tutmaktan sosyalleşmeye kadar birçok alanda zorluk yaşamalarına sebep olan şey, bu işle ilgili toplumsal önyargılar. seks işinin gelecekteki ideal toplumda yerinin olup olmayacağı bugün meleklerin cinsiyetini tartışmaktan farksız. o toplumda profesyonel ev temizliğinin ya da evliliğin olacağı da şüpheli; hal böyleyken ev kadınları değil de seks işçilerini “kurtarma” hedefinin, kadınların birlikte oldukları erkek sayısına göre değerinin azaldığını düşünen egemen ahlakla ilgisi olmayabilir mi?

feminizm sadece “mazbutlar” için değil

sermayeye yani üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmayan herkesin herhangi bir yaratıcılık süreç olmaksızın emeğiyle geçinmek zorunda kaldığı proleterleşme sürecinde emeğine yabancılaşma da yaygınlaşıyor. seks işçiliği bir tercih olabilir mi? fastfoodçuda çalışmak, sekreterlik, temizlikçilik ne kadar “tercih” ve “kariyer”se seks işi de o kadar tercih ve kariyer; aradaki farkın büyük bölümünü çalışma koşulları ve toplumsal yargılar oluşturuyor. ve çok daha önemlisi, küçük kızları, genç kadınları kaçırıp zorla alıkoyan ve çalıştıranlarla mücadele edecek araçları oluşturmak.

şunu biliyoruz; bir kadının hayatının bir aşamasında seks işi yapmış olması onun bütün ömrü boyunca aşağılanmasına hatta bu aşağılanmanın çocuklarına da sirayet etmesine yol açar. bugün seks işi yapmaya ihtiyaç duyan bazı kadınlar bu çemberi kırmayı başarıyor; örneğin öğrencilikte okul masraflarını çıkartmak için seks işi yapıp daha sonra eğitimini aldıkları mesleğe geçiyor. trans kadınların birçoğunun ameliyat masraflarını karşılamak için seks işi yaptığını, kimisinin daha sonra başka bir mesleğe geçtiğini de biliyoruz.

bu iş bugün normalleştirilmeli mi ya da olağanlaştırılmalı mı? ev kadınlığı, ev kızlığı kadar normal zaten. olağan ki bu kadar insan hizmet alıyor, bu kadar insan geçimini sağlamak için bu işi yapıyor! bu insanlar güvenli, güvenceli, insan gibi yaşamaya ihtiyaç duyuyor. eğer bu işler zamanla çözünecekse[7] onun yolu da buradan geçiyor! 

bu kadınların güvenliği, huzuru ve mutluluğu kadınlar olarak ortak güvenliğimizin, huzurumuzun ve mutluluğumuzun parçası. yıllar önce, “ne iffetli ne iffetsiz biz kadınız” derken bunu kastediyorduk. ve her türden seks işçisine, makbul sayılmayan mesleklerde çalışan tüm kadınlara el uzatacak kurumlar, imkânlar, dayanışma oluşturmadan bu sözün hakkını veremeyiz. çünkü feminizm hepimiz için; sadece “mazbutlar” için değil.


[1] https://ekmekvegul.net/gundem/milastaki-fuhus-cetesi-davasinda-saniga-15-yil-ceza-verildi

[2] https://www.haberler.com/guncel/milas-jandarmadan-fuhus-operasyonu-jandarmadan-4404226-haberi/

https://kenttv.net/milasta-fuhus-operasyonu-arsiv

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fuhus-cetesi-lideri-ogrendigim-isi-yaptiriyorum-6484575

[3] https://kisadalga.net/yazar/ucuruma-bakmak_37726

[4] ercüment akdeniz bu yazısında durumu çok sarih bir biçimde aktarıyor. https://www.evrensel.net/yazi/91096/zam-enflasyon-durmuyor-peki-isciler-neden-ayaga-kalkmiyor

[5]altını çizeyim; suç, bugün ve yakın gelecekte yoksullar için önemli bir geçim kaynağı olacak, bundan kadınlar hem fail hem de kurban olarak etkilenecek. kapkaççıların ilk ve en kolay hedefinin kadınlar olduğunu hatırlatayım.

[6] konuya toplumcu açıdan yaklaştığını varsayanların çoğu da erkeklerin eşlerinden de aynı hizmeti aldığını ve yine erkeklerin bu sektördeki sorumluluğunu gözardı ederek düşünüyor.

[7] bu yazının amacı bunu tartışmak değil ama seks hizmeti alanların ezici çoğunluğu erkek; erkeklerin kendilerini arzulamayan insanlarla seks yapmayı cazip bulmaları, erkeğin özne kadının nesne olduğu hetero cinsellik kalıbının bir sonucu. bu aşınıyor ve aşındıkça seks hizmetine olan talep de azalacak.

Fotoğraf: kısadalga.net

Paylaş:

Benzer İçerikler

feminizmin de kapitalizmle ilgili söyleyecekleri var muhakkak ki. ama feminizmi sadece piyasa karşıtlığıyla tanımlamanın içini boşaltmak anlamına geldiğini görüyorum. tabii erkekleri rahatlatan bir yanı var bunun.
1 mayıs’ta ve her alanda, mesele sadece birbirimizin elini bırakmamak değil, kimseyi geride bırakmamak!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!