“Ortadoğu’da işçiler ve sendikal hareket”

Kıvanç Eliaçık’ın Ortadoğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket isimli kitabı, raflarda yerini aldı. Çalışma Türkiye’de pek bilinmeyen Arap coğrafyasındaki emek hareketine ve sendikacılığa ışık tutuyor. İçinde kadınlar ve kadın sendikacılarla ilgili bölümler de var.
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com

Zaman zaman Kadınİşçi için çeviriler yapan, dünya kadın emeği alanındaki gelişmeleri “Bakın dünya sendikalarında, şu ya da bu sendikada şöyle bir kadın yönetime geldi, genel sekreter oldu” sözleriyle bizimle paylaşan DİSK dış ilişkiler uzmanı arkadaşımız Kıvanç Eliaçık’ın yeni bir kitabı çıktı. İlgilenenler görmüşlerdir. Kitabın adı; Ortadoğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket.

Emek haberciliği yapan gazete ve sitelerde dünya sendikacılığına ilişkin haberler genel olarak Amerikan ve Batı sendikalarına ilişkin örnek deneyimleri kapsar. Akademik çalışmalar da böyledir. Ortadoğu bir savaş, felaket ya da adam asma olmadığı zamanlarda ne siyasetçilerin ne de sendikacıların ilgisini çeker. Buralarda bir sendikacılık olduğunu, kişisel olarak ilk kez küresel sendikal örgütlerin Ortadoğu sendikalarıyla ilgili yaptığı toplantılarda farkına vardım. Türkiye’yi de aynı kategori içinde değerlendirdiklerinden, ortak etkinlerimiz oluyordu. Fark ettiğim gerçeklerden biri de kadınların bu sendikal hareket içinde oldukça önemli yere sahip olduğuydu. Suriye, Kuzey Irak, Tunus’tan gelen ve sendika yönetimlerinde yer alan sendikacı kadınlarla bu etkinliklerde tanışmış, deneyim alışverişinde bulunmuştuk… Sendikaların bazılarında kadın komisyonları vardı ve bizden çok daha etkin çalışıyorlardı.

Bilinmeyen bir sendikacılık

Kıvanç’ın Türkiye’de sendikacıların dışında emek ve sendikal hareketle uğraşanlar tarafından pek bilinmeyen Arap coğrafyasındaki emek ve sendikacılık deneyimlerini bize ulaştırması bu açıdan çok kıymetli bir çaba…

Kitap hem Ortadoğu’da hem de Kuzey Afrika’daki grevler, iş kanunları, sendika liderlerini ve sendika üyesi işçileri 150 yıllık zaman dilimi içinde ele aldığından tarihsel bir nitelik de arz ediyor.

Son zamanlarda sayıları bir elin parmağını geçmese de emek ve sendikacılık alanında çalışmalar yapan bazı akademisyen ve sendika uzmanları, toplumsal cinsiyeti bir parametre olarak çalışmalarına dahil etmeye başladı. Böylece bizler de emek hareketi ve sendikalar hakkında daha bütüncül bir değerlendirme yapma imkanına kavuşmuş olduk. Kıvanç Eliaçık’ın kitabı bu açıdan da dikkate değer. Kitapta yer almayan ama yazarın çerçeve yazısı olarak çevirerek bizle paylaştığı Tunus Genel İşçi Sendikası’ndan Heba F El-Shazli’nin bir yazısını da paylaşıyoruz. Arap coğrafyasındaki emek ve sendika hareketini araştıranlar ve merak edenler için okunması elzem bir kitap.

Tunus’ta Değişimin Öncüleri: Sendikalı Kadınlar

Heba F El-Shazli*

Ocak 2011’de Tunus’taki rejim karşıtı protestolar Arap Ayaklanmalarının fitilini ateşledi ve Tunus, işçi hareketinin hem devrim sırasında hem de sonrasında önderlik vasfı taşıdığı tek ülke oldu. Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) temel özgürlükler, ekonomik kalkınma ve işçi hakları için diğer örgütlerle birlikte mücadele etti ve 2015 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Tunuslu örgütler arasında yer aldı. Ancak genellikle göz ardı edilen nokta, kadın sendikacıların devrim sırasında ve sonrasında oynadıkları hayati roldür.

UGTT 1946’daki kuruluşundan bu yana, önce sömürgeciliğe karşı mücadelede, ardından da 1956’dan sonra sendikalara katılımın siyasi ifade için tek çıkış noktası olduğu uzun otoriter yönetim dönemlerinde, Tunus’un sosyal dokusunun ayrılmaz bir parçası oldu. Aralık 2010’un sonlarında Sidi Bouzid’de meydana gelen çatışmaların ardından, UGTT, Tunus’taki kadın sendikacıların devrim sırasında ve sonrasında oynadıkları etkin rolün altını çizdi. Eğitim emekçileri sendikasındaki bir kadın yöneticiye göre, örgütlenme adım adım ilerledi, her kesimden Tunuslular arasında azar azar destek sağlandı ve kadın sendikacılar her aşamada yer aldı. Örneğin UGTT’li kadınlar 14 Ocak 2011’deki genel greve hazırlanırken fabrikaların küçük odalarında kalabalık toplantılar düzenlediler.

Kadın komitesi sendikanın bir parçası

UGTT’de yönetimlere seçilmek kadınlar için kolay olmadı, onlarca yıllık bir mücadele sonrasında gerçekleşti. 1982’de kurulan kadın komitesi, 1991’de UGTT yönetiminin bir parçası haline geldi. Ocak 2017’de UGTT, hiyerarşinin her kademesinde kadınlar için kota getirdi. Yönetim kuruluna ill kez bir kadın üye seçildi. Kısa bir süre sonra iki kadın daha yönetime dahil oldu. Bugün, her düzeyde yönetim kademelerinde kadınlar var. Kadın işçiler UGTT’nin üyelerinin yüzde 55’ini oluşturuyor. Bu kadınlar yeni üyeler örgütledi, protestolar düzenledi, eğitim atölyeleri gerçekleştirdi. Diğer kadın örgütleriyle ortak etkinliklere imza attılar.

Siyasi arenada öncü bir ses olarak ekonomik iyileşme ve kamu politikası reformunu savunan UGTT, iktidarın hedefi haline geldi. UGTT, hükümetin sosyal hizmetlerde ve yoksullara yönelik ödeneklerde kesintiler, kamu çalışanlarının maaşlarında azalma, içme suyu ve yakıt fiyatlarında artış gibi sıradan Tunusluların yaşam koşullarını daha da kötüleştirecek ciddi kemer sıkma önlemlerine şiddetle karşı çıktı. Ocak 2023’te UGTT, diğer Tunuslu örgütlerle birlikte ülkenin ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerini ele almak üzere bir Ulusal Kurtuluş Girişimi başlattı. Ancak hükümetin buna tepkisi, sendika liderlerini ve üyelerini tutuklamak, tehdit etmek ve bu türlü iletişimi reddetmek oldu.

Bu ağır baskıların ortasında kadın sendikacılar Tunus devrimine dahil oldular. Birçoğu yeni bir anayasa hazırlama çabasının zaman ve emek kaybı olduğuna, ulusal kimlik ve din konusunda derin sorunlar yarattığına ve siyasi geçişi geciktirdiğine inanıyor. Gafsa’dan bir kadın sendika liderinin de belirttiği gibi, siyasi örgütlenme Tunuslular arasında yaygın olan ilgisizlik duygusu nedeniyle sekteye uğruyor. “Genel olarak insanlar, yorgun, aç, işsiz ve protestolara katılmanın faydasız olduğuna inanıyor” dedi.

Her şeye rağmen Tunuslu sendikalı kadınlar pes etmeye niyetli değil. UGTT’nin aktif üyeleri olarak sendika içinde değişiklikler yapabileceklerine inanıyorlar ve seslerinin duyulmaya devam ediyorlar. Bu tüm Tunuslular için daha iyi bir gelecek mücadelesi.

* Mısırlı/ABD’li akademisyen ve sendikacı. Trade Unions and Arab Revolutions: Challenging the Regime in Egypt (Sendikalar ve Arap Devrimleri: Mısır’da Rejime Meydan Okumak) kitabının yazarı.

https://carnegieeurope.eu/sada/2024/05/alhrkh-alnqabyh-alnswyh-fy-twns-wryadh-altghyyr

Paylaş:

Benzer İçerikler

Avusturya sosyalist hareketinin önde gelen kadınlarındandı. 1889’da Viyana’da yapılan parti kongresine sosyalist erkeklerin “kadınlar henüz hazır değil” şekildeki itirazı nedeniyle delege olarak katılamadı. En büyük hayali kadın proletaryayı parti içinde örgütlemekti. Bunu başardı.
8 Mart’ta Türk-İş sendikalarının çoğunda değişen bir şey yoktu. Türk-Metal’de ön sırada bacağını iki yana açmış erkek yöneticiler geleneği, bu yıl başka sendikalara da sirayet etti. DİSK’te ise kadınların baskısı sonuç vermiş görünüyor…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!