Gülay Fırat glyfirat@gmail.com
Akaryakıt istasyonunda pompacı olarak çalışan Makbule Kadak’la işini ve yaşamını konuştuk. Bir EYT’li olan Makbule Hanım, erkeklerin yoğun olduğu bu işte hem dışarıdan hem içeriden mobbinge uğradığını ama bunlarla mücadele ederek işini sürdürdüğünü söylüyor. Beş yıl sonra emekli olacak. En büyük hayali ise bir otomobil satın almak.
Arabaların biri gelip diğeri gidiyor… Vızır vızır işleyen bir benzin istasyonunda çalışıyor Makbule Kadak. Yoğun günlerinde 160 otomobile yakıt verdiğini belirtiyor. Elleri pompadan nasır tutmuş. Sekiz saatlik mesaisi yüzünden ayaklarının da şiştiğini, tabanlarında yaralar ve nasırlar olduğunu anlatıyor. Ama yine de “İşimi, çalışmayı seviyorum” diyor.
Makbule Kadak 45 yaşında bekâr bir kadın. Aslında 20 aydır akaryakıt istasyonunda çalışıyor, şöyle anlatıyor, “Aslında 25 yıldır çalışıyorum. İlk on beş senem memurluk yaparak geçti. Etiler’de bir okulda evrak işleri yapıyordum. Oradan ayrıldıktan sonra ufak tefek başka işler yaptım. En son bir kuruyemişçide çalıştım. Buraya girdiğimde arkadaşlarım ve ailem ‘Yapmadığın bir bu iş kalmıştı onu da yapıyorsun şu anda’ diyerek güldüler. Fakat ben emeklilikte yaşa takıldım. Emekli aylığım henüz bağlanmadı, beş senem var. Öte yandan yaşımdan dolayı iş bulamadım. Ben de kadın işçi projesi olan bu akaryakıt firmasına başvurdum. Beni benzin istasyonunun marketine alırlar diye düşünüyordum ama pompacı aranıyormuş. İtiraz etmedim, kabul ettim ve buraya başladım. 20 aydır asgari ücretle burada çalışıyorum.”
Bilindiği gibi akaryakıt satış elemanlığı diğer adıyla pompacılık daha çok erkek işi olarak kabul ediliyor. Son yıllarda kadınların pek çok ‘erkek işi’ olan mesleklerde çalışmaya başlamaları, iş yaşamındaki saplantılı ‘cinsiyet temelli ayrımcılığı’ ortadan kaldıracağa benziyor. Fakat işçi kadınların erkekler dünyasında, psikolojik olarak daha sağlam durmaları gerekiyor gibi görünüyor. Zira bilerek veya bilmeyerek iş ortamlarında sadece kadın olduğu için ‘öğrenilmiş cinsiyet ayrımcılığını’ devam ettiren erkek işçiler epey fazla sayıda. İşte Makbule Kadak’ın anlattıkları bu bakımdan da son derece önemli.
Bir gün bir benzin istasyonunda pompacı olarak çalışacağını aklının ucundan bile geçmediğini belirten Makbule Kadak yaşadıklarını şöyle anlatıyor, “Burada işe başlayana kadar aklımda böyle bir işi yapabileceğim düşüncesi yoktu. Ama şu an yapıyorum ve işimi seviyorum. Haftanın altı günü çalışıyorum. Buradaki tek kadın benim. Mesaim 07.00-15.00, 11.00- 19.00, bazen de 12.00-20.00 arası değişiyor. Gece mesaim yok. İyi bir iş ama insanlar biraz yoruyor. Geçenlerde bir adam sudan bir sebep yüzünden az kalsın beni dövüyordu. Ayrıca, çalışma arkadaşlarım da biraz zorluyorlar. Mola saatlerime karışıyorlar. Geçenlerde doktora gidecektim, ‘iş daha önemli ne doktoru?’ falan dediler. Bir nevi mobbinge uğruyorum yani. Bu hafta içinde şubeyi değiştireceğim, başka bir şubede çalışmaya devam edeceğim.”
‘Bekâr mısınız’ diye soruyorlar
Yirmi aydır akaryakıt istasyonunda satış yetkilisi unvanıyla çalışan Kadak, memuriyette olduğu gibi hanım hanımcık giyinip okula gittiği dönemin geçmişte kaldığını söyleyerek, “Artık erkek gibi oldum. Zaten benim de ağır olmam gerek çünkü erkeklerle çalışıyorum burada. Telefon numarası isteyen mi olur, bakan mı olur… Bilemezsin, önlemini alacaksın. Geçenlerde yakıt almak için gelen bir arabanın içinden dört adam birden dışarı çıktı. Bana bakmak için! Merakla bana baktılar. Hiçbir tepki vermedim. Her zamanki gibi araçlarının yakıtlarını verip gönderdim. Normalde erkek müşteriler böyle. En kibarı bile, ‘Bekar mısın?’ diye soruyor. ‘Bekarım niye soruyorsun?’ diyorum. Bu sefer de ‘Evlenmeyi düşünmüyor musun?’ diyorlar, ‘Düşünmüyorum’ diyorum. Kimi ise, ‘Çocuğunuz var mı?’ diye soruyor, bir de sık sık ‘Eşiniz ne diyor bu işe?’ diye soranlar var. Ben hiç istifimi bozmuyorum, işimi yapıyorum.”
Benzin istasyonunda kadın akaryakıt satış elemanıyla karşılaşınca sadece erkeklerin değil, hemcinslerinin de farklı tepkiler verdiğini tecrübe eden Kadak, “Akaryakıt almaya gelen kadın müşteriler arasından da beni ilk gördüğünde farklı tepkiler verenler çıkıyor. Bazıları güzel bakıyor, selam verip gülümsüyor. Bazıları ise küçümsüyor. Onlara da diğer müşterilerden farklı davranmıyorum, yakıtlarını verip gönderiyorum” diye konuşuyor.
Hareketlilik iyi geliyor
Kadak ailesiyle yaşıyor, “Ailem burada çalışmama izin verdi, gece vardiyası da yok bende. Asgari ücret alıyorum. Normalde az ama şu an için bana yetiyor. Emekli olmak için beş senem var” diyor. Eski sakin günlerini özlemediğini söyleyen Kadak, “Yaş geçtikçe insan hareket istiyor. Ben 23 yaşımda memurluk yaptığımda, oturarak çalışmaktan sıkılmıyordum ama artık sıkılıyorum. Bu yüzden buradaki hareketlilik iyi geliyor” şeklinde konuşuyor. Bu sırada elindeki nasırlar dikkatimi çekiyor, soruyorum, “Pompadan oldu. Ağır ne de olsa” diyor ve ekliyor, “Ayakta durmaktan ayaklarım da şiş, nasırlı.”
‘Çalışırken korona kaptım’
Covit- 19 pandemisi sürecinde iş yerinde korona kaptığını belirten Kadak, “Pandemide biz çalıştık. Çalışmadığımız 10 günlük ücreti de devletten aldık. Bu sırada ben de korona geçirdim, hem de çok ağır geçti benimkisi. Burada bir arkadaştan kaptık, dört kişi birden Covit- 19 olduk. Ben 50 gün çalışamadım. Hastanede 16 gün yattım, gerçekten çok zor geçti. Nefes darlığı oldu ama çok şükür geçti” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.
Emekli olana dek bu işi sürdürmeyi düşünen Kadak’ın en büyük hayali ise bir gün kendi arabasını almak, “Ehliyetimi alalı iki sene oldu. Arabam şu an yok ama istiyorum. Bir araba hayalim var, onu almak istiyorum. Şu an hayatımda özel biri yok ama bir de çocuk sahibi olmak istiyorum, bakalım hayırlısı.”
NOT: Söyleşide mobbingden yakınıp, bölüm değiştireceğini söyleyen arkadaşımız, erkeklerin mobbing ve baskılarına dayanamadığı için biz yayına girmeden birkaç gün önce işyerinden ayrıldı.