‘Radyoloji çalışanlarının sağlığı hiçe sayılmasın’

Yine bir gece yarısı, yine ciddi hak ihlali içeren bir iptal.  Bu sefer sıra radyasyona maruz kalan sağlık emekçilerinde. “Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müessesleri Hakkında Nizamnamesi” geçtiğimiz günlere R. Tayyip Erdoğan’ın kararı ile kaldırıldı. Radyoloji çalışanları ciddi tehdit altında.
Paylaş:
İpek Deniz
İpek Deniz
ipekkdeniz@gmail.com
İpek Deniz   ipekkdeniz@gmail.com

Yine bir gece yarısı, yine ciddi hak ihlali içeren bir iptal.  Bu sefer sıra radyasyona maruz kalan sağlık emekçilerinde. “Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müessesleri Hakkında Nizamnamesi” geçtiğimiz günlere R. Tayyip Erdoğan’ın kararı ile kaldırıldı. Radyoloji çalışanları ciddi tehdit altında.

20 bin radyoloji çalışanını ilgilendiren “Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müessesleri Hakkında Nizamnamesi” Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan kararıyla kaldırıldı. 90 yıldır kullanılan, kısmen çalışanlardan yana olan bu hak, radyasyon komiteleri ve başhekimlerin inisiyatifine bırakılacak. Bu taslak kamunun yanında tabii ki özel hastaneleri de kapsayacak.

Taslakta eğitim ve araştırma hastanelerinde şua izni kullanım yetkisinin kurulacak “radyasyon güvenlik komiteleri”ne verildi. Radyasyon güvenlik komiteleri kişinin çalışma yerini, süresini, çekim sayısını en önemlisi dozimetre sonuçlarını değerlendirerek şua izni kullanıp kullanmayacağına karar verecek. Radyasyon güvenlik komitesi yoksa da yetki başhekimlere verilecek. Tepeden atamalarla gelen başhekimlerin çalışanlardan yana olmadıklarını söylemek yanlış olmaz sanırım.  Radyoloji çalışanlarının yıllardır korunmasız, kıyafetsiz, ya da temel önlemler alınmadan çalıştırılmaları yetmedi, sıra işverenlerin kârına kâr katmaya geldi.  Birilerinin ceplerine yarayan, birilerinin hayatlarına mal olacak!

Kamuda da artık taşeron firmalarla istihdam edilen radyoloji çalışanlarının artması, devlet güvencesinin sağlık çalışanlarından da el etek çekmeye başladığının sinyalleriydi. Aslında güvencesizleştirilme ile başlayan süreçlerin sonuçlarını yavaş yavaş hep beraber paylarımıza düşenlerle görüyoruz. Bu düzenleme yine hiçbir meslek örgütüne sorulmadan, kimselere danışılmadan yapıldı.

Şua izinleri kaldırılıyor mu?

Radyoloji Uzmanı Dr. Deniz Türkyılmaz;

Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamname, 25 Haziran 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle yürürlükten kaldırıldı,  yeni düzenlemeleri içeren bir yönetmelik yayınlanmadı. Mevcut uygulamada radyoloji personeli çalışma saati günde yedi saat, haftalık 35 saat olup yıllık izinlerin dışında senede bir ay şua izni hakkı bulunmaktaydı. Nizamnamenin kaldırılıp yerine yeni bir yönetmelik tanımlanmamış olması radyoloji çalışanlarının mevcut özlük haklarının kaldırılacağı, çalışma saatlerinin esnetileceği, angiografi, tomografi, röntgen dışındaki alanlarda çalışan radyoloji personelinin şua izninden mahrum bırakılacağı yönünde şüphe uyandırmaktadır. Radyoloji personelinin bu şekilde ayrılması bilimsel değildir; çünkü aktif radyasyon içeren çekim alanlarına (denetimli alan) bitişik alanlar gözetimli alan olarak sınıflandırılmaktadır ve günlük çalışma hayatını, nöbetlerini radyoloji kliniklerinde geçiren tüm personel birikimsel olarak radyasyona normal popülasyona göre daha fazla maruz kalmaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile beraber yaratılmış kışkırtılmış sağlık hizmeti talebi, çekim sayılarının katlanmasına ve bu nedenle radyoloji personelinin çalışma saatleri içinde daha fazla çekim yaparak daha fazla radyasyon dozuna maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu yoğun çalışma koşulları içinde yeni düzenleme ile çalışma saatlerinin esnetilmesi, şua izinlerinin kaldırılması olasılığı radyoloji çalışanlarının sağlığını ve iş güvenliğini tehdit etmektedir.

Taşeronlar daha da kötü durumda

Ek olarak 657’ye tabi olarak çalışan radyoloji personelinin faydalandığı günlük yedi saat, haftalık 35 saat çalışma kuralından ve şua izinlerinden;  kamu hastanelerinde hizmet alımı firmalarına bağlı olarak taşeron çalışarak aynı işi yapan, aynı riski alan radyoloji personellerinden sadece tomografi gibi yüksek riskli alanlarda çalışanlar faydalanmakta, dolaylı maruz kalan sekreter, veri giriş elemanı gibi personeller ve radyoloji alanı içinde örneğin MR’da çalışan radyoloji teknisyenleri faydalanmamaktadır. Bu durum çalışanlar arası adaletsizliğe neden olmakta ve taşeron çalışan radyoloji personelinin sağlığını ciddi risk altında bırakmaktadır. Özel hastanelerde çalışan radyoloji personeli de benzer şekilde bu haklardan yasada tanımlandığı şekliyle faydalanamamaktadır.

Radyoloji Teknisyeni F.S;

Radyoloji bölümü küçük,  iyi havalanmayan, az güneş gören odalar genellikle. Onun haricinde,  özellikle radyasyon konusunda çalıştığımız şirket “ek koruyucu kurşun kaplama, kurşun cam vs. gibi ” ek koruyucular ile şartları daha da iyileştirdi.

Fiziki koşulların uygunluğu, hastane yöntemi (sorumlu klinik şefiniz)ve şirket yönetimini ile hastaneden hastaneye değişen bir durum.

İdareler tedbirlerden habersiz

Bizim hastanemizde özellikle klinik şefimiz kurşun plakaların yerleştirilmesi, sızıntı testleri,  onayların gelmesi vs konusunda titiz davrandığı için tedbirler alındı, idarelere kalsa bihaberler zaten.  Kişisel dozimetre taşınması, alan dozimetresi,  bu dozimetrelerin ölçüm takipleri, tutanakları şirketin ve bölüm sorumlusu teknikerin dikkatiyle takip edilen bir konu .  Biz düzenli olarak kullanıp,  sonuçlarını alıp hem teknisyenlerimize hem klinik şefimize hem de şirkete bildirip takiplerini gerçekleştiriyoruz.

Bunu sahada olan tüm arkadaşlarım adına söylüyorum,  şua izinlerinin kaldırılmasının konuşulması bile çok kötü,  çok çirkin.  Tomografi, röntgen gibi bölümler hastalığın teşhisinde olmazsa olmaz. Biz zorlu şartlarda çalışırken kendimizden önce bize gelen hastanın görüntülemesini en az radyasyonla, en hızlı sürede ve tedavisinde hekimlere en iyi yolu gösterecek şekilde tamamlıyoruz .  Bu kadar özverili bir şekilde çalışan bizlerin sağlığımızın bu denli hiçe sayılması, bir yaşamımız, bir ailemizin olduğunun hesaba katılmaması  bizleri çalışmaktan soğuttuğu gibi ileride bu mesleği seçecek gençleri de bölümümüzden uzaklaştırıyor.

Pandemi döneminde görüntüleme patlaması

Şua izinleri aslında dozimetre ölçüm takiplerine, alan ölçümlerine, teknisyenin çalışma saatine ve o ay ki hasta yoğunluğa göre ayarlanmaktadır.  Bu şekilde yoğun radyasyona maruz kalan arkadaşlarımızın korunması öncelik taşıyor ve onlar daha sağlıklı bir çalışma hayatına sahip olabiliyorlardı. Covid döneminde görüntülemede patlama yaşandı mesela. Yoğunluk artınca çok yoruldunuz diyen de bizi düşünen de yoktu.  Biz nasıl bilimsel verilere dayanarak, yasalarla korunmaya çalışıyorsak, öyle devam etmeli…

Uzun süreli radyasyona maruziyet binlerce görüntüleme çalışanları için ciddi risk anlamına gelir, hayati risk. Özellikle çalışanların hayatlarını ilgilendiren bu haklar birimlerinin insafına bırakılmadan, yasa ile korunmaya devam etmelidir. Şirketlerle hizmet alımlarının yapıldığı radyoloji bölümlerinde, şirketlerin çalışanlarını korumaması, az kişi ile çok iş yani kâr odaklı çalışma her alanda deneyimlediğimiz bir durum değil mi?

Paylaş:

Benzer İçerikler

Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Tatil öncesi meclise getirilmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nin içindeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin kadın ve LGBTİ+’ların güçlenme ve dayanışma mekanizmalarını nasıl etkileyeceğini Mor Çatı ve Kadının İnsan Hakları Derneği ile konuştuk.
Düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, yoksullaşma 2023’de kadın işçi yaşamına damgasını vurdu. Grev ve direnişlerde kadın işçiler en öndeydi. Kadınların kadın işçilerin mücadelesi 2024’te de devam edecek. Herkese mutlu ve dayanışma dolu bir yıl diliyoruz.
Yukarıdaki başlık Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından 17 Eylül Cumartesi günü Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan uluslararası bir konferansın başlığıydı. Toplantıda vakfın konuyla ilgili raporu sunulduktan sonra, pandemi ile birlikte kadınları iyice zorlayan bakım emeğinin çeşitli biçim ve yönleri tartışıldı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!