Rutin Çıkmazı

Uyandım. Saat 04.50. 8.30’da başlayacak işime yetişmek için en geç 05.20’de kalkmam gerekiyor. Yarım saat daha uyuyabilirim.
Paylaş:
Merve Yüksel

Uyandım.

Saat 04.50. 8.30’da başlayacak işime yetişmek için en geç 05.20’de kalkmam gerekiyor. Yarım saat daha uyuyabilirim.

Saat 05.20. Bu yarım saatte nasıl böyle deliksiz uyuduğuma şaşıyorum. 10 dakika daha uyusam sanki derin bir rüyaya dalacak gibiyim. Ahh bir Pazar olsa… Vallahi kalkmayacağım yataktan bütün gün ya da kalkarım ama yine de öğlene kadar uyuyacağım. Yürürüm, biraz arkadaşlarımı görürüm ne güzel olur değil mi? Neyse bugün daha Salı, Pazar’a çook var. Geç kalmadan kalkıp hazırlanmam lazım. Uyandığımdan beri 10 dakika geçmiş bile…

İnsan da uyanınca ne çok üşüyor. Hemen kat kat giyinip doğruu banyoya, dişlerimi fırçalamaya. Saçlarım da darmadağın, hemen bir fön çekmeliyim. Acaba makyaj yapmasam mı? Öfff, ofise girer girmez herkesin hasta mısın sorularına cevap vereceğime iki dakikada bir şeyler sürsem daha iyi. “Hasta değiliiim yaahuuuu, bugün makyaj yapmadım. Canımın istemediği hiçbir gün de yapmayacağım ama HASTA DEĞİLİM!!” diye haykırsam, ofisin tam orta yerinde öylesi daha mı konforlu olurdu acaba?

Pantolon giymek daha kolay

Ben tüm bunları düşünerek hazırlanmaya çalışırken evden çıkmama 15 dakika kalmış bile. Havalı görünsün diye uğraştığım fönüm ve canlı görünmek için yaptığım makyajla, ne giyeceğimi bilemez halde dolabın önünde 3 dakika dikilebilirim artık (daha fazlasına zaten zaman yok). Elbise mi giysem acaba, pantolonlardan çok sıkıldım. Hem, pantolon gömlek giymekten kaç yaşında olduğumu bile unuttum. Ama giyemem, mesaiye kalırsam dönüşte ne olur ne olmaz… Zaten herkes pantolon giymeme o kadar alıştı ki ofiste geyik olur elbise giysem. “… oooo birileri çıkışta randevuya mı gidecek bakalımm hııı ;)”, biraz daha cesaretlilerinden biri yanıma gelip “kıız hayırdır, bize mi söylemiyorsun yoksa, vallahi darılırım hee, aşk olsun”ları sıralar. Bu sefer de tam orta yere çıkıp “Arkadaşlar arkadaşlaaar, herkes sakin olsun. Bugün diğer bütün kıyafetler kadar normal olan elbiseyi tercih ettim.” diyerek sakince masama geçsem? Yine, pantolon giymek daha kolay…

Üstüne hangi gömleği giysem? Siyah? Olmaz çok kapatıyor beni. Maviyi de hep giyiyorum “bu kızın başka kıyafeti yok mu” diyecekler artık… Beyaz mı? Söz konusu bile değil. İçine hangi sütyeni giyeceğim, zaten beyaz gömleğin içinde beyaz sütyen bile belli oluyor… Sütyenin üstüne askılı bir bluz giysem, bu sefer de kat kat çok bunalıyorum. En iyisi siyahı giymek yine de, kapatsın n’apalım. Bakalım aynaya nasıl olmuşuumm. Heeh tam olması gerektiği gibi. Yani olmak istediğimin tam tersi ama “halk” memnun. Benim üstüm başımdan başka derdi olmayan sevgili insanlar, beni böyle hanım hanımcık gördüklerince rahaat bir ohh çekecekler (yersen). Vallahi bu işi bırakırsam bir siyasi parti kuracağım. Hangi sıkıcılıkta giyinmem gerektiğini ve toplumu nasıl memnun edebileceğimi bu yaşıma kadar çok iyi öğrendim, artık istesem de “normal”leşemem…

Düşünmemeliyim, unutmamalıyım…

06.20, daha hava aydınlanmamış… Yine karanlıklar içinde doğruu metroya marş marşş.

08.30. Masamdayım. Bugün de geç kalmadım yeeess! Şimdi evdeki işleri düşünmeden akşama kadar çalışayım. Düşünmemeliyim, düşünmemeliyim, unutmamalıyım, unutma, unutmamalı, unutmamalı, sevgiyle kalmalııı anılarla gönüllerii hoş tutmalııııı… Nereden aklıma geldi bu şarkı şimdi. Ay dur kendi kendime de gülmemem lazım, zaten herkes birbirini izliyor. Bir de deli demesinler şimdi.

Hoop saat 17.30, hadi ben kaçar dostlarr mesai bittii. Patron gelip “Arkadaşlar bugün çıkışımız yedi, hadi göreyim sizi” demeden evvel yok olmam lazım. Yalnız, eve gitmek de ayrı mesele. Eve girene kadar içimde bir tedirginlik oluyor her seferinde. Biri beni takip ediyor mu diye kontrol ede ede yürüyorum sokaklarda. Anahtarımı cebime koyup elimle sıkıca kavrıyorum ki aniden bir şey olursa zaman kazanayım diye. Tabii biri takip etmeyi göze alsa bunu tahmin edemez canım haklısın.

Eve geldim, canım evim… Canım evim ama darmadağınık, birazdan da uyuyup kalırım nasıl olsa. Bugün yemeden uyusam mı acaba. Öylesi de çok sağlıksız, zaten bütün gün bir şey yemedim. En iyisi önce yemek yapmak. Yeni bir dizi çıkmış diyorlar, yemeğimi yerken de onu izlerim. Yemeği dışarıdan söyleye söyleye vallahi kilo alacağım.

İşe giderken elbise giymek istiyorum

Yaz da gelmek üzere. Dikkat etmeli biraz değil mi, sağlık için çok önemli. Bir de (yine!) halkın istekleri var… Genç kız dediğin zarif olmalıdır, az yemelidir, çıtı pıtı, çıt kırıldım, nazik, temiz, bakımlı, terbiyeli, temiz, bakımlı, bakıml, bakım, bakı, bak, b… Hangi genç kızlar bunlar acaba ben dahil miyim, sahi ben genç miyim, ben dahilsem göbeğim de dahil mi, kaz ayaklarım botox modasına uymak zorunda mı, burnumda küçük bir kemik var profilden poz vermeme engel mi, saçlarım mı? Yoo hiç boyamadım, ombre mi yaptırmak gerekiyormuş, yeni trend miymiş?

29 yaşıma yeni girdim ben, sadece elbise giymek istiyordum işe giderken. Çiçekli pileli bir elbise… Öyle yapsam, elbise giysem? Tabii tabii haklısınız canım, kimse bana elbise giyme demiyor ki. Kimse bana elbise giyme demiyor, dürüstçe! Daha tehlikeli değil mi böylesi? Bakışlarla, tavırlarla korkutarak, sanki tehdit eder gibi içimi ürperterek insanların beni engellemesi? Zaten benim elbisemden kime ne ki. Niye bunları düşünmek zorunda kalıyorum? Ben yarın elbise giyeyim a dostlar değil mi? En sevdiğim elbiseyi giyeyim. Ama önce dün akşamdan astığım çamaşırları toplayayım…

Saat 22.30, işleri bitirdim ama diziyi yine izleyemedim. Gözlerim kapanıyor. En iyisi uyumak. Belki güzel bir rüyada kaybolurum. 05.20’ye kadar…

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!