Sağlık emekçisi kadınların can güvenliği yok!

Sağlık emekçisi kadınlar, çalıştıkları kurumlarda hem sağlıkta şiddetin hem de ev içi şiddetin hedefi oluyor. Son olarak geçen ay Dr. Melek Bağce, çalıştığı ASM'de boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledildi. Son 10 yılda 13 sağlık emekçisi kadın, işyerinde ya da işe gidip gelirken öldürüldü. Bu kadınların 10’u kamuda çalışıyordu.
Paylaş:
Yadigar Aygün
Yadigar Aygün
yadigaraygun93@gmail.com

Türkiye’de erkekler, kadınları en çok evlerinde öldürüyor; ama işyerlerinde işlenen kadın cinayetlerinin sayısı da az değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 2022 yılında işlenen 334 kadın cinayetinin 16’sında, olay mahalli kadınların işyerleriydi. Bir diğer ifadeyle, geçen yıl erkeklerce katledilen her 100 kadından 5’i, ortalamaya bakıldığında her ay en az 1 kadın, çalıştığı işyerinde öldürüldü. Bu yılın ilk altı ayında ise işyerlerinde öldürülen kadınların sayısı 5’e ulaşmış durumda.

Bu veriler gösteriyor ki özellikle ev içi şiddete maruz kalan kadınlar için işyerleri de güvenli değil. Üstelik kadınlar, yalnızca özel sektöre ait işyerlerinde değil, kamu işyerlerinde de öldürülüyor. Siyasi iktidarın temsilcileri, İstanbul Sözleşmesi’ne ihtiyaç olmadığını, kadına yönelik şiddetle zaten en iyi şekilde mücadele ettiklerini iddia etse de* devlet, kendi kurumlarında çalışan kadınları bile erkek şiddetinden koruyamıyor.

Sağlık emekçisi kadınlar, örneğin… Hastanelerde, sağlık ocaklarında can güvenliğinden yoksun şekilde çalışıyorlar. Hükümetin sağlık politikaları nedeniyle son zamanlarda hızla artan sağlıkta şiddetin yanı sıra, başta ev içi şiddet olmak üzere erkek şiddetinin hedefi oluyorlar.

Erkekler son 10 yılda 13 sağlıkçı kadını öldürdü

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden (İSİG Meclisi) aldığımız iş cinayeti verilerine göre, 2013 yılından bu yana 13 sağlık emekçisi kadın, sağlık kurumlarında çalışırken ya da işe gidip gelirken, erkekler tarafından katledildi. Bu kadınların 10’u, kamuya ait sağlık kurumlarında görev yapıyordu.

Yaşları 29 ile 64 arasında değişen kadınların hemen tümü, katillerini tanıyordu. Öldürülen sağlık emekçisi kadınların 5’i ayrıldığı/boşanma sürecinde olduğu, 4’ü ise kendilerini taciz eden, ilişki/evlilik teklifini reddettikleri erkekler tarafından öldürüldü. 1 kadın hekim muayenehanesine gelen bir hasta tarafından, 1 hekim de birlikte çalıştığı kadın hemşireyi erkek şiddetinden korumaya çalışırken katledildi. 2 eczacı kadın ise iş arkadaşları olan bir teknisyen erkeğin silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi.

TarihİsimYaşŞehirOlay Özeti
14.06.2023Melek Bağce+45Antalya Alanya5 No’lu Damlataş Aile Sağlık Merkezi’nde doktor, boşanma aşamasında olduğu Mustafa Yayğaz tarafından ASM’de öldürüldü.
13.04.2023Emine Ay26KaramanKETEM’de çalışan hemşire, evlenme teklifini reddettiği kuzeni Hüseyin Bağrıaçık tarafından vuruldu, altı ay yaşam savaşı verdi, kurtarılamadı.
21.05.2022Şeyma Biran64İstanbul KadıköyDiş hekimi, muayenehanesine gelen bir hasta tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
22.03.2022Fatma Solak37KilisHemşire, çalıştığı devlet hastanesinin önünde ayrılma aşamasında olduğu Hasan Solak tarafından öldürüldü.
20.01.2022Ömür Erez33İstanbul KartalHemşire, 10 No’lu ASM’ye gelen Rahmi Uygun tarafından silahla vurularak öldürüldü. Failin uzun süredir kadını taciz ettiği öğrenildi.
26.05.2021Yudum Mert33İstanbul KadıköyMedicalpark Göztepe Hastanesi’nde temizlik işçisi, boşanmak istediği Güntay Mert tarafından çalıştığı hastanede öldürüldü.
12.12.2019Zehra Erdemir45BayburtKETEM’de temizlik işçisi, işyerine gelen Recai Çetin tarafından başkasıyla evleneceği gerekçesiyle öldürüldü.
20.11.2018Sedef Şen30ÇanakkaleMehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi’nde ebe. Servis beklerken boşanma aşamasında olduğu Fuat Şen tarafından öldürüldü.
24.06.2016Gürsu Ulaşan
İlknur Yüce
53
50
AnkaraAnkara Üniversitesi Cebeci Tıp Fakültesi Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü’ndeki eczanede, birlikte çalıştıkları teknisyen Enver Türkmen tarafından vurularak öldürüldüler.
19.11.2015Aynur Dağdemir49Samsun İlkadımÖzel Anadolu Hastanesi Çiftlik Şubesi’nde hekim. Hastane odasında birlikte çalıştığı hemşireyi kocasından korumaya çalışırken bıçaklanarak öldürüldü.
21.01.2014Pervil Çetin42BalıkesirBalıkesir Devlet Hastanesi’nde hemşire, ayrılık aşamasında olduğu polis Ercan Çetin tarafından vuruldu, 5 gün sonra yaşamını yitirdi.
23.08.2013Özlem Görükmez29Diyarbakır BağlarSağlık ocağında hemşire, kendisine aşık olduğunu söyleyen temizlik görevlisi Şeyhmus Yıldız tarafından öldürüldü.
İşyerlerinde erkek şiddetiyle öldürülen sağlık emekçisi kadınlar (Kaynak: İSİG Meclisi)

Öldürülen sağlık emekçisi kadınlar arasında, mahkemeden katilleri hakkında uzaklaştırma kararı çıkaranlar da vardı. Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi’nde ebe olan Sedef Şen, örneğin… 30 yaşındaki Sedef Şen, beş yıl önce işe gitmek için servis beklediği sırada, boşanma aşamasında olduğu Fuat Şen tarafından katledilmişti. Hakkında uzaklaştırma kararı bulunan katil, genç kadını öldürmek için Adapazarı’ndan gelmiş, onu evinden çıktığı andan itibaren takip etmiş, sokak ortasında silahla vurup öldürdükten sonra intihar etmişti.

Ve son olarak Melek Bağce…

Melek Bağce

Sağlık kurumlarında erkek şiddetiyle hayattan koparılan son sağlık emekçisi ise Melek Bağce oldu. Antalya’nın Alanya ilçesinde, 5 No’lu Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde (ASM) çalışan Dr. Melek Bağce, 13 Haziran’da boşanma aşamasında olduğu sağlık teknisyeni Mustafa Yayğaz tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Boşanma davasının son duruşmasının ardından ASM’ye gelen katil, cinayeti işledikten hemen sonra silahla intihar etti. Dört yaşında bir çocuğu olan Dr. Melek Bağce, memleketi Konya’da toprağa verildi.

Sağlık emekçileri, yurdun dört bir yanında sokağa çıkarak cinayeti protesto etti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) çağrısıyla yapılan eylemlerde, Dr. Melek Bağce’nin ölümünden yalnızca katil erkeğin değil, sağlık emekçilerine güvenli bir çalışma ortamı sağlamayan, sağlıkta şiddetin artmasına neden olan, kadın düşmanı politikaları hayata geçirerek İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan siyasi iktidarın da sorumlu olduğu vurgulandı.

Bıçak ve silahla, elini kolunu sallaya sallaya…

TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Nursel Şahin, Kadınİşçi’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin giderek arttığını belirterek başlıyor sözlerine. Buna paralel olarak sağlıkçı kadınlara yönelik şiddetin de arttığını kaydeden Şahin, “Şiddeti üreten birçok etken var. Bunların en önemlileri, kadın düşmanı dilin bizzat siyasetçilerin söylemleriyle yaygınlaşması, erkek egemen politikalar ve cezasızlık” diyor.

Erkek şiddetinin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi noktasında devletin sorumluluğunu yerine getirmediğini vurgulayan Şahin, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çıkıldığını anımsatarak, bu kararın faillere cesaret verdiğini ve cezasızlığın daha da arttığını söylüyor.

Sağlık kurumlarında güvenlik önlemlerinin son derece yetersiz olduğunu, faillerin bıçak ve silahla rahatlıkla içeri girebildiğini belirtiyor Şahin. ASM’lerin durumuna ise özellikle dikkat çekiyor:

“Özellikle birinci basamakta yer alan aile hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız maalesef savunmasız durumdalar. Çalıştığımız yerler son derece korunaksız. Kamu hizmeti veriyoruz ama kamuya ait binalarda değil, bazen dükkândan bozma bir yerde, bazen bir apartmanın en alt katında, hiçbir güvenlik önleminin olmadığı binalarda çalışıyoruz. Bu nedenle failler açısından kolay hedef durumundayız. Melek arkadaşımızın öldürülmesinde de bunun etkisini görüyoruz. Fail bu işi önceden planlamış; boşanma duruşmasının olduğu gün ASM’ye bir bıçak ve silahla gelerek, elini kolunu sallaya sallaya rahatlıkla içeriye girmiş ve meslektaşımızı rehin alıp öldürmüştür.”

Ortak mücadele çok önemli

Sağlıkta şiddet vakalarındaki artışa da değinen Şahin, hem sağlıkta şiddete hem de kadına yönelik şiddete karşı acilen harekete geçilmesi ve ortak mücadele edilmesi gerektiğini vurguluyor:

“İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlükte olması gerekiyor. Sağlıkta şiddet yasasının önerilerimiz doğrultusunda değiştirilmesi ve sağlık kurumlarının güvenli hale getirilmesi gerekiyor. Melek Bağce cinayeti, aynı zamanda bir iş cinayetidir. Biz şunu biliyoruz; sağlık emekçisi kadınlar, sağlıkta şiddetin de hedefindeler. Failler kadınları daha savunmasız görüyorlar; yoğun bakımlarda, servislerde kadın emekçilere daha kolay saldırıyorlar. Bu şiddeti üreten sağlık sisteminin, sağlık politikalarının tartışılması ve değiştirilmesi için bakanlığın daha etkin rol almasını istiyoruz. Bir an önce kadın cinayetlerine ve sağlıkta şiddete karşı önlem alınmalıdır.

Bizim de kadın cinayetlerine karşı ortak mücadele alanları oluşturmamız gerekiyor. Ortak mücadele çok önemli.”

Adana’daki protestodan…

Melek’in öldürüldüğü yer, merdiven altı bir ASM

Melek Bağce’yle bir dönem birlikte çalışmış olan SES Alanya Temsilciliği Eşbaşkanı Zehra Yiğit’in anlattıkları, Nursel Şahin’i destekler nitelikte. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ASM’lerin yarı özel hale getirildiğini, böylelikle sağlık emekçilerinin güvenli olmayan binalarda çalışmaya zorlandığını söylüyor o da. “Camilerin altında bile ASM görebilirsiniz. Melek’in çalıştığı yer de tümüyle merdiven altı bir ASM. Bu merkezlerin mevzuata uygun yapılması gerekir ama böyle bir şey yok. Tüm bunlar özelleştirme politikalarının bir sonucu” ifadesini kullanıyor.

Yalnızca sağlık emekçilerinin değil, sağlık hizmeti almak isteyen yurttaşların da can güvenliğinin olmadığını belirtiyor Yiğit. Bu nedenle erkek şiddetine ve kadın cinayetlerine karşı toplumun tüm kesimlerinin birleşik bir mücadele örmesi gerektiği görüşünde. Bu yapılmadığı takdirde kadınları daha kötü günlerin beklediğini söylüyor.

Ancak kadın ölünce müdahale ediliyor

SES Eş Genel Başkanı Gönül Adıbelli de sağlık emekçisi kadınların güvenli işyerlerinde çalışmadığına dikkat çekiyor:

“Melek, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürüldü. Öyle bir durum ki; sokakta, evde güvende olmadığımız gibi işyerlerimizde de can güvenliğimiz yok. Fail güpegündüz rahatlıkla gelip, kadını rehin alarak öldürebiliyor. Hem kadına yönelik şiddet hem de sağlıkta şiddet bağlamında düşündüğümüzde, işyerlerinde en çok sağlık emekçisi kadınlar şiddetin hedefi oluyor.”

Peki ne yapmalı? Adıbelli, kadın emekçilerin güvenliği için kurumda gerekli önlemlerin önceden alınması gerektiğini vurguluyor. “Sistem öyle bir hale gelmiş ki ancak kadın ölünce müdahale ediliyor” diyor ve ekliyor:

“Çalışma ortamlarımızın güvenli hale getirilmesi şart. Bunu yapması gereken de Sağlık Bakanlığı’dır, Meclis’tir. Meclis’e bu konuda pek çok soru önergesi geliyor ama bunlar görülmüyor, dikkate alınmıyor.”

Siyasi iktidarın sağlık politikalarının cinsiyet körü olduğunu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yok sayarak oluşturulduğunu da belirtiyor Adıbelli. Kışkırtılmış sağlık politikalarının şiddeti artırdığını, bundan en olumsuz etkilenenlerin de kadınlar olduğunu söylüyor:

“Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle sağlık emekçisinin sırtında çok fazla yük var. Üç kişinin işini bir kişi yapıyor. Yalnızca talebi gözeten kışkırtılmış sağlık politikası nedeniyle sisteme duyulan öfke, sağlık emekçilerine yöneliyor. Bu nedenle sağlık emekçileri olarak sürekli şiddet ve ölüm vakalarıyla gündeme geliyoruz. Cezasızlık da büyük bir etken. Failler bir hemşireye, doktora şiddet uyguladığında büyük bir ceza almayacağını düşünüyor. Bu nedenle ‘Artık doktor dövebiliyoruz’ diye övünen insanlar görüyoruz.”

ILO 190 ne diyor?

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı sözleşmesi (ILO 190), iş yaşamında şiddet ve tacizi doğrudan ele alan, bu konuda net bir çerçeve ortaya koyan ilk uluslararası sözleşme. Bu sözleşmede doğrudan tanımlanmasa da ev içi şiddete de yer verildi. Böylece uluslararası standartlarda ilk kez ev içi şiddetin aynı zamanda iş yaşamına ilişkin bir mesele olduğu kabul edildi.

Ev içi şiddet, sözleşmenin 10’uncu maddesinin f bendinde geçiyor. Buna göre, sözleşmeyi onaylayan devletler, “ev içi şiddetin etkilerini tanımak ve çalışma yaşamındaki etkisini hafifletmek için uygun önlemleri almakla” yükümlü.

Sözleşmenin nasıl uygulanacağına ilişkin 206 sayılı Tavsiye Kararı’nda ise bu önlemlerin şunları içerebileceği belirtilmiş:

  • Ev içi şiddet mağdurları için izin (ücretli veya ücretsiz),
  • Esnek çalışma düzenlemeleri ve koruma,
  • Ev içi şiddet ve sonuçlarıyla ilgili olmayan gerekçeler dışında, mağdurların işten çıkarılmasına karşı geçici koruma,
  • İşyeri risk değerlendirmelerine ev içi şiddetin dahil edilmesi,
  • Mevcut olduğu yerlerde ev içi şiddeti kamusal olarak azaltma önlemlerine yöneltme sistemi,
  • Ev içi şiddetin etkileri hakkında bilinçlendirme.

*https://twitter.com/sevdakaraca/status/1676947410923208704?s=20

Fotoğraflar: İTO




Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!