Salcomp Xiomi’den bir kadın işçi: ‘Sendikayla yeni tanışanlar için hayal kırıklığı oldu’

Devlet desteği ile kurulan Salcomp Xiaomi telefon fabrikasında işçi kıyımı sürüyor. Son olarak cuma günü 30 işçi daha işten çıkarıldı. Teşvik paketi işten atma operasyonuna dönüştürülürken; kimsenin işten çıkarılamayacağını, çıkarılırsa greve gidileceğini söyleyen erkek şube başkanı, işçilerin anlatımına göre atılmalar karşısında suskun….
Paylaş:
Mürüvet Yılmaz
Mürüvet Yılmaz
dramahewi@gmail.com

“5 Ağustos Cuma günü benimle birlikte 30 kişinin daha işine son verildi. Evlere tebligat göndererek işten çıkardılar. Daha önce de işten çıkarmalar olmuştu. Fabrikada çalışma ortamı çok kötü. Hâlâ su yok! Su içip tuvalete gitmeyelim, diye su içmemiz engelleniyor” diye anlatmaya başlıyor Salcomp Xiaomi işçisi Özge (İsmini vermek istemediği için bu ismi kullanıyoruz). Girişlerde sutyenlere varıncaya kadar sıkı sıkı arama uygulaması ise hâlâ devam ediyormuş. Son işten çıkarmalardan sonra işyerinde dedikodular artmış, herkes çok gergin ve tetikte. Sendika olmasına rağmen işten çıkarmaların olması, işçilerin umutsuzluğunu artırıyor. Özge, fabrikaya sendikanın girmesi için bir buçuk yıldır verdikleri mücadeleye vurgu yaptıktan sonra onun son dönemdeki tutumuna da değinmek istediğini söylüyor.

Fabrikada sendikanın olmadığı dönemlerde ücretlerinin sürekli kesildiğini ve bunun için sendikalaşmaya gittiklerini belirtikten sonra DİSK’in işyerinde örgütlenme çalışması yürüttüğünü ama bu örgütlenmeye fırsat verilmediğini, Türk Metal’in devreye girdiğini söylüyor:

“Ben Türk Metal Sendikası’nı fabrikaya getirmeyelim, sarı sendika haklarımızı savunmaz bizleri satar, demiştim. Bunun üzerine bir arkadaş ‘Bu sendika devlet yanlısı olduğu için fabrikaya kolay girer ve çalışma koşullarımız daha iyi olur’ dedi. O süreçte 20 kişi işten atıldı. Dava açılması için sendika avukat vermedi. İşçiler olarak kendi avukatımıza başvurduk. Daha sonra patron 180 kişiyi daha işten attı. Biliyorsunuz üretimi durdurma kararı alarak bahçede yattık. Polis geldi. Bahçede eylem devam ederken sendika geldi. Türk Metal Sendikası Başkanı bize birçok vaatte bulundu.”

Sendikayı fabrikaya soktuktan sonra işbaşı yaptıklarını ama sendikanın sendikalaşma sürecinde vadettiği hiçbir şeyi yerine getirmediğini, üç ikramiye yerine iki ikramiye konusunda patronla anlaştığını, gece vardiyası ücretlerinde hiçbir değişiklik olmadığını, işçilere sormadan sendikanın kendi kendine temsilci atadığını, soru sorduklarında da oyalama taktiğine başvurduklarını öfkeyle dile getiriyor:

“Hâlâ ücretlerimiz eksik yatıyordu. Ne aldığımız belli değildi. Herkesin ücreti birbirinden farklı. ‘Vergi dilimine girdiniz’ diyerek ücretimizden bin 500 TL kestiler. Bayram ikramiyesi 400 TL olarak yatacaktı. Yatırmadılar. Asgari ücretin üstünde alıyorduk ama o kadar kaybımız var ki. Sendikanın olduğu yerde bizden günde 2 bin adet ürün çıkarmamız isteniyor. İstenen sayıyı tutturana prim verilecek deniyor. Biz bu nedenle sendikalı olduğumuzu; ne prim ne de bu çalışma koşullarını kabul ettiğimizi söyledik. Sendika suskundu. Sorunlar çözülmüyor, gitgide daha karmaşık hale geliyordu.”

Bu kez gerekçe: Küçülüyoruz

Son süreçte patronlar 110 kişiyi, “İş yok, küçülüyoruz” bahanesiyle işten çıkardı. İşçiler bu gerekçenin doğru olmadığını, bu sürede stok yapıldığını, bu stokların çalışanların ağır koşullarda, psikolojik baskı altında çalışmasıyla oluştuğunu söylüyorlar. Bu kadar ağır koşullarda çalıştıklarını görmelerine rağmen sendikanın ses çıkarmadığını belirterek, sendikaya da kızıyorlar.

Usulsüzlüklerin devam ettiğini vurgulayan Özge, ücretsiz izinlerle ilgili yapılan üçkağıda da dikkat çekiyor: “Herkesi zorla ücretsiz izine çıkardılar. Bu süreçte herkesin yıllık izinlerinden kestiler. Örneğin benim hiç senelik iznim kalmadı. Kimini senelik izni olmadığı halde izne çıkararak borçlandırdılar. Ben ‘Senelik izin istemiyorum’ dediğimde; sendika temsilcisi, ‘Geldiniz boş boş oturdunuz, iş olmadığı zaman çalışmış gibi paranızı aldınız. Senelik izne çıksanız ne olur? İki gün de sizden gitsin’ demeye başladı.”

Son süreç ise iyice sancılı. Bu arada işten atılan 110 kişiye destek vermemeleri gerektiği, verirlerse onların da işten atılacağı söylenmiş kendilerine. Bu süreçte fabrikanın tam bir kaos ortamı olduğuna dikkat çeken kadın işçi, sözlerine şöyle devam ediyor:

“İşten atılan arkadaşlar ‘Bizim yanımızda olmanız gerekiyor, ellerinde liste var, ilerleyen zamanda sizi de çıkaracaklar’ dediler. İşçiler, bugün mü çıkarılacağız, yarın mı? Ücretsiz izne mi çıkacağız? Bilmiyordu. Her gün bir olay oluyordu. Bu süreçte sendikanın tutumunu eleştiren işyeri temsilcisi istifa etti. Bir hafta sonra güvenlik eşliğinde fabrikadan çıkarıldı. Şu anda sendika temsilcilerinin hepsi istifa etti. İşçiler gerçekten çok bıktı. İnsanlar lanet olsun deyip çıkmak istiyorlar ama çıkamıyorlar. Çünkü kiminin çocuğu var. Kimi tek yaşıyor. Gerçekten çok zor durumda olan arkadaşlarımız var.”

Sendikanın onayı ile işten çıkarılma

İşyerine sendika girmiş, işçiler mücadele ederek haklarını kabul ettirmişler ama fabrika cadı kazanı gibi, patron bir türlü durmuyor. 300-400 işçinin çıkarılacağına dair fabrika içinde bir söylenti yayılmaya başlıyor. İşçiler huzursuz olunca, Türk Metal’in şube başkanı fabrika önüne gelerek söylentinin doğru olduğunu, işçilerin atılmasını engellemek için patronla görüşüp, sayıyı 110’a kadar indirtip bir de teşvik paketi imzaladıklarını anlatıyor. İşçilerin o zamana kadar haberdar olmadığı teşvik paketinin içeriğini sendikacının şöyle özetlediğini anlatıyor Özge:

“Bu pakete göre gününü dolduranlar iki maaş ihbar tazminatı, kıdem tazminatı; doldurmayanlar ise sadece iki maaş ve ihbar tazminatı alacaklardı, çıkmak istemeyenleri de kimse çıkaramayacaktı.”

Patron bir hafta sesini çıkarmayarak işçilerin tepkisini gözlemliyor. Daha sonra sendikanın verdiği taslağı kabul ettiklerini belirterek, çıkmak istemeyenlerin zorla çıkarılacağını söylüyor. Bu, işçiler için yeni bir durum ve sendika yine sesini çıkarmıyor. Bazı işçiler teşvikten yararlanmak için başvuruda bulunuyor, kimisi teşvik denilen şey konusunda ikna olmadığı için beklemeyi tercih ediyor, sonuçta işten ayrılanların sayısı patronun istediği sayının altında kalıyor. Patronlar bir açıklama daha yapıp, 35 yaş üstünde olanları işten çıkacaklarını belirtiyorlar. Özge anlatmaya devam ediyor:

“35 yaş üstü olanlar ‘Nasıl olsa çıkaracaklar, teşvikten yararlanayım’ diyerek başvurdu. Bir yanda ‘Kalalım, başka yerde iş bulamayız, burada mücadele edelim’ diyenler, bir yanda söylenen teşvik koşullarını cazip görüp istifa dilekçesi verenler… Sonra teşvikten yaralanarak istifa etmek için başvuranların hesaplamalarını brütten değil de net üzerinden yaptıkları ortaya çıktı. Arkadaşlarımız öfkelendiler. Üretimi durdurduk. Dışarı çıktık. Çalışmadık. Direniş sırasında ‘Sendika istifa’ diye yazılar yazıldı. Birçok kişi imza atmamaya, atmış olanlar da imzasını geri çekmeye başladı.”

Şube başkanı yine gelip, net değil de brüt üzerinden hesaplamaların yapıldığını evraklar gösterip anlatmaya çalışıyor ama işçiler artık sendikaya ve adama karşı güvenlerini yitirdikleri için kendi avukatlarını çağırıyorlar; şube başkanı yuhalanıyor, alandan kaçmak zorunda kalıyor. Ortam yatışsın diye iki gün izin veriliyor, 5 Ağustos Cuma günü tekrar işbaşı yapılıyor. O akşam Özge’nin de içinde bulunduğu 30 işçiye, işten çıkarıldıkları tebliğ ediliyor. Beyaz yakalılar, mühendisler de işten çıkarılıyor.

Deşifre edeceğiz

Bu süreçte doğru tutum almayan Türk Metal’e karşı Özge çok öfkeli. “Biz her yerde, fabrikaya girmesi için mücadele ettiğimiz, bahçede gecelediğimiz sendikanın bu tavrını deşifre edeceğiz. Şu an hepimiz, bir buçuk yıl çalıştığımız bu yerde sanki yıllarca çalışmış, üstümüzden dünyanın yükü geçmiş gibi hissediyoruz. Enkazdan çıkmış gibiyiz. Psikolojik olarak da beden olarak da çok yıprandık. Aslında çok mücadele ettik. Sendika bir şey yapmadı. Bizi sattı” diyor.

İşten çıkarılanların yerine stajyer öğrencilerin çalıştırıldığına da dikkat çeken kadın işçinin en büyük korkusu da yaş nedeniyle bir daha iş bulamamak. Çünkü cinsiyetçi iş piyasalarında kadınların belli bir yaştan sonra iş bulması erkeklerden çok daha zor. Bu konudaki endişelerini ise şöyle dile getiriyor:

“Çoğumuz tek yaşıyoruz. Kiramız var. Borçlarımız var. Daha kendimize gelemedik ama yeniden iş bakacağız. Arkadaşlarımızla iletişimi kesmeyeceğiz. Nerede iş var diye birbirimizi haberdar edeceğiz. Patron koşulları gerekçe göstererek işten çıkarıyor, sarı sendikalar işçiyi satıyor. Ben sarı sendika olduğunu biliyordum. Ama yaşadıklarımız sendikayla yeni tanışan arkadaşlar için tam bir hayal kırıklığı oldu.”

Fotoğraf: ANF

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Üretim fazlası var” açıklamasını yapan fabrika, en iyi performans gösteren üreticilerden biri seçildi! Çinli işveren öne sürdüğü bu gerekçeyle birçok işçinin çıkışını verdi. HT Solar’da yaşananları kadın işçiler anlattı.
Evet, bu da yaşandı. Çok modern(!) Hollandalı patronun Türkiye’de kurduğu sakız fabrikasında, sendikalıları yıldırmak için her yol deneniyor. Formen yardımcısı ‘sendikadan çıkmazsanız size büyü yaparım’ dediğinde hakikaten korkanlar oldu. Fakat bu tehdit de işe yaramadı, işçi sağlığının da hiçe sayıldığı fabrikada, örgütlenmeye devam ettiler. Berfin ve Nesrin yaşadıklarını anlattı.
Sendikayla tanışmasıyla birlikte plastik işçisi Esma’nın hayatında çok şey değişti. “Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Şimdi böyle bir dönemdeyiz. İşçilerin hiçbir hakkının olmadığı bir fabrikadaydık. Birlikte bütün bunları değiştirebileceğimize inandığım için bu eyleme başladım. Sendika artık ikinci evim gibi” diyor.
Barutçu Tekstil’de üç ayı aşkın süredir direnişlerini sürdüren kadınlar, direnişle birlikte özgüvenlerinin yerine geldiğini söylüyor: “Bizim elimizde güç varmış, farkında değildik. Kendimizde güç hissettik. Bu sendikalılığın bize verdiği bir şey. Özellikle bayanların birbirine bu kadar kilitlenmesi… Dayanışma… Yapabiliriz, bir şeyleri değiştirebiliriz.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!