Behice Çağlar
Hatırlamaya çalışın, herhangi biri size hiç “sana düşmez” dedi mi? Birebir aynı kelimelerle ifade etmesi şart değil. Kibarca söylersek, bu konuyla ilgilenmen gerekmez anlamında. Argoda da, maydanoz olma gibi bir şey. Cevabınız “hayır” ise ya çok şanslısınız. Böyle ortamlara girme zorunluluğunuz yok. Ya da, etrafınızda olagelen haksızlıklarla baş edemeyeceğinizi baştan kabullendiğiniz için kendinizi hırpalamıyorsunuz. Ya da, bilemiyorum, başka bir şey?
Bana gelince, etrafta olup biten netameli konular mıknatıs gibi beni çekiyordu. Çekiyordu diyorum, zira emekli oldum. Salgın nedeniyle de evde oturup, hayatımın sessiz, sakin, asude günlerini geçirirken geçmiş, film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.
“Size düşmez filanca hanım” diyor muhasebe müdürü aynı zamanda şirket ortaklarından filanca bey. “ İdari konular sizi ilgilendirmez, kendi işinize bakın”
Konu, işçilerin ödenmeyen maaşları. Kontrol ettiğim işin gecikmesinin, düzgün yapılmadığı için geri dönüşler yaşanmasının en önemli nedeninin zamanında ödenmeyen maaşlar olduğunu söylüyorum. Dolaylı olarak da olsa konunun beni ilgilendirdiğine ikna etmeye çalışıyorum. Tepeden öyle garip bakıyorlar ki, zaten kadın olmam sıkıntı onlar için, yaptırdıkları işi bir kadının kontrol etmesi kabul edebilecekleri bir şey değil. Bir de akıl öğrettiğimi düşünüp diken diken oluyorlar. Çalışanların hiç birisi, patronlarının yanında bulunduğum yöne bile bakamıyor. Çoğunlukla, işyerinde yemeklerimi yalnız yiyorum. İşin sonuna gelinebildiğinde durumlar epey değişse de, şimdi konumuzu dağıtmayalım.
Aklıma düşen ikinci bana düşmeyen, aynı konuda ama bu sefer söyleyen patron değil, işçi. Belki bilirsiniz, inşaat işçileri yılda iki kez, dini bayramlarda izin yaparlar. Şehir dışından gelenler de paralarını alır almaz köylerine giderler. Yine böyle bir bayram öncesi, geldi oturdu yirmili yaşların ilk yarısında gösteren bir delikanlı. Taşeron ödemiyor ya da ödeyemiyor. Onun köye gitmesi için parasını alması lazım. Toplam alacağı 2100 lira. Birdenbire, “ Vuracağım ” dedi. Zaten anam, babam kimsem yok. Köye de gidemezsem, vuracağım o adamı. Girer yatarım, devlet baba bana bakar. Ah çocuk ah. Nasıl canı sıkılmış ki, gözünü karartmış.
İşi gücü bırakıp, konuştuk, ettik, tuttuk. Nuh dedi, peygamber demedi. Sürekli tekrarlıyor, devlet baba bana bakar. Çokbilmiş çalışma arkadaşım, gizliden bana boş ver bir şey yapamaz anlamında işaret ediyor. Yahu, binde bir ihtimalle bile olsa, bir gencin hayatını karartmasına seyirci mi kalmak gerekir?
Neyse uzatmayım, baktım olmuyor, ben ödeyim dedim. Patronundan sonra alırım, sen de gidersin köyüne. Başını kaldırıp baktı, “ Sana düşmez ” dedi…
Daha sonra hepsini olmasa da parasını patronundan alıp gitti köyüne.
Sizi bilmem, ama benim “sana düşmez” hikâyelerim bitmez. Bana yaz dediler diye çok da abartmak istemem. Belki sizden de gelir “ sana düşmez” anıları. Hoşça kalın.
Görsel: mühendis kadın biblo – Warren Stratford