Sarar’da kadınlar direniyor: “Grev emeğime sahip çıkmam gerektiğini öğretti bana”

Sarar mağazalarında geçinemedikleri için greve çıkan kadın işçiler, düşük ücretin yanı sıra cinsiyet temelli saldırılarla da boğuşuyorlar: “Erkeklere göre daha az kazanıyorum. Yöneticiler genelde erkek kadın işçilerin önü kapatılıyor. Regl izni yok, ağır işler sağlımızı bozuyor. Tüm kadınlardan destek bekliyoruz” diyorlar.
Paylaş:
Yadigar Aygün
Yadigar Aygün
yadigaraygun93@gmail.com

Türkiye’nin 29 ilinde 64 mağazası bulunan Sarar Büyük Mağazacılık Ticaret A.Ş. çalışanları 42 gündür grevde. 400 çalışanı olan Sarar Mağazaları 9 ay boyunca devam eden TİS görüşmelerinde, çalışanların taleplerini karşılamadı ve masadan kalktı. Mağazalarda çalışan işçiler, TİS’in birinci altı ayında asgari ücret artı yüzde 15, ikinci altı ayda ise asgari ücret artı yüzde 20 zam talep etti. Zam talebi kabul edilmeyen işçiler üyesi oldukları HAK-İŞ’e bağlı Öz Büro-İş sendikasıyla birlikte grev kararı aldı.

Ankara Ankamall AVM’de grevde olan kadın işçilerle görüşerek yaşadıkları geçim zorluğunu, greve çıkma nedenlerini konuştuk.

Greve başladıktan sonra işten çıkarıldı

Greve başladıklatan sonra işten çıkarılan Ayşegül Şahin, aldığı ücret ile geçinemediği için greve katıldığını vurguluyor. Ayşegül süreci anlatıyor: “14 senedir çocuğuma hem annelik hem de babalık yapıyorum. Çocuğum kundaktayken eşimden şiddet gördüğüm için ayrıldım. Dolayısıyla aldığım asgari ücret maalesef ki yetmiyor. Ankara’da yaşıyorum. Kiralar 15 bin TL. Geri kalan 2 bin TL ile ben ne yapacağım? Çocuğumun okul taksitini mi yatıracağım? Elektrik, su faturası mı ödeyeceğim? Kasiyer olarak çalışıyordum. 8 aya yakındır toplu iş sözleşmemiz imzalanmadı. İlk 6 ay için yüzde 15, diğer 6 ay için yüzde 20’lik zam istedik. Bize yüzde 4 zam vermek istediler. Biz geçinmediğimiz için greve çıkma kararı aldık. İstediğimiz zam verilse en fazla 23 bin TL ücret alacaktık. Talebimiz buydu. Hayat şartları şuan maalesef baya zor, bir elin gördüğünü diğer el görmüyor. Maaşımız elimize geçmeden bitiyor. Çalıştığım mağazada, müdür üzerimde çok baskı kurmaya çalıştı. ‘Sen kadınsın elinin hamuruyla greve çıkmışsın. Ne sürünüyorsun mağazanın önünde’ diye psikolojik şiddete maruz bırakıldım. Sendikalı işçilere bölge müdürleri baskı yapıyor. Arkadaşlarımız teker teker yarım saat boyunca depolara çekildi. ‘İşten kovulursunuz başka sektörlerde de size iş buldurmayız’ denildi. Öyle tehditler var ki sendikamız suç duyurusunda bulundu. Hukuksal bir süreç başlattık. ‘Kadın sesini çıkaramaz, otur yerinde mecbursun. Başka bir yere gidemezsin. Başka işte yapamazsın. Bizden daha iyi firma bulamazsın, hele bu halinle zaten yaftalanırsın’ gibi söylemlere maruz kalıyoruz.”

İyi işler erkeklere kadınlar hep kasiyer

Ayşegül, ağır ve kötü şartlarda çalıştıklarını ve mağaza yöneticilerinin daha çok erkeklerden seçildiğini belirtiyor. “Gündüz 14:00’te işe başlayıp 22:00’ye kadar çalışıyordum. Çocuğum 17:00’de okuldan geliyor. Eve gittiğimde pilim bitmiş bir şekilde çocuğuma ancak yarım saat vakit ayırabiliyordum. Ona benden çok annem baktı. Anneannesi annesi oldu diyebilirim.Çocuğumun bebeklik yüzünü bile hatırlayamıyorum. Doğduğundan beri babası ile arası yok. Ben nafaka bile almıyorum. Nafakayı bir ödüyor bir ödemiyor. Ödediği ancak bin lira, iki bin lira. Onu da 3-4 ayda bir ödüyor. Başka bir gelirim de yok. Ciddi bir gelir adaletsizliği var. Yedi yıldır Sarar’da çalışıyorum aldığım ücret 17 bin TL. Yeni işe giren biri de 17 bin TL alıyor. Kadın çalışanlar daha az ücret alıyordu. Satıştan pirim aldığımız için genelde müşterilere erkek çalışanlar bakıyor. Kadın çalışanlar genelde kasiyer. Çalışanlar arasında primi dodurmak için müşteri kavgası olduğunda kadınlar daha geri plana atılıyordu. Erkeklerin fiziksel gücünü gösterip ‘Sen geri çekil’ dedikleri kadın arkadaşlarımız var. Liyakatsiz bir yönetim şekli olduğu için yönetimde el pençe duran insanları tercih ediyorlar. Özellikle kadınları yönetim kadrolarında istemiyorlar. Ben de mağaza müdürü yardımcısı olmak istedim ama kadın olduğum için önlerinde el pençe durmadığım için olamadım. Erkek egemenliğinin görüldüğü bir toplumda yaşıyoruz.Hele kadınsan ve boşanmışsan baştan 1-0 geridesin. ‘Boşanmış, ne yaptı da boşandı ne yaptı da adam boşadı’ bu tarz şeyler çok gördüm.”

“Tüm kadınlardan destek bekliyoruz”

 Tüm kadınlardan destek beklediklerini dile getiren Ayşegül, “Haksız yere işten çıkarıldım. Hakkımızı savunabileceğimizi göstermiş olmamız çok güzel. Greve çıktığım için çok mutluyum gururluyum. Hakettiğimizden fazla bir şey istemedik. Sendikalı olduğum için kendimi yalnız hissetmiyorum. Kadınların bize destek vermesi bizimle olması bizim için çok önemli. Yanımızda olmalarını destek olmaklarını çok isteriz. Bir çay içmek bile bizim için önemli. Yalnız olmadığımızı hissediyoruz. Tüm kadınlardan destek bekliyoruz” diyor.

“Yöneticiler erkek, kadınların önü kapatılıyor”

Grevde olan bir diğer kadın işçi Çiğdem Andaç da geçinemediği için greve çıktığını söylüyor. “Ankara koşullarında ev kiraları 15-20 bin TL. Ben evimi aldım çok şükür borcu da bitti ama aldığım ücret geçinmeme yetmiyor. Devamlı aya eksi bakiye ile başlıyoruz. Ücret problemi çok yaşıyoruz. İş yükümüz çok fazla. Yorucu bir işte çalışıyoruz, sürekli ayaktayız. Haftada bir gün izin yapıyorduk. Vardiyalı şekilde çalışıyoruz. Hem kasa hem de satıştaydım. İş yüküm diğer çalışanlara göre daha fazlaydı. Arka plandaki işlerde de uğraşıyordum. Belirli bir hedef veriyorlardı, o hedefi iş yüküm çok olduğu tamamlayamıyordum. Daha çok çalışmama rağmen daha düşük ücret alıyordum. Özellikle erkeklere göre daha az kazanıyordum. Genelde ağırlıkla erkekler yönetici erkek müdürler. Tam sayıyı bilmiyorum ama 69 mağazada en fazla 5 ve ya 10 kadın yönetici vardır. Zaten kadınların Sarar’da çok ilerleme şansı yok. Kadınlara çok fazla imkan verilmiyor. Daha çok erkek personelin müdür yardımcısı, müdür olması sağlanıyor. Şuan işten çıkarılmadım ama iş sözleşmem askıda.”

“Regl iznimiz yok”

Çiğdem, devamlı ayakta ve gün içinde oturmadan çalıştıklarını söylüyor. Regl izinlerinin olmadığını ve dinlenme imkanının verilmediğini anlatıyor: “Bizim sektörde beş dakika oturma şansımız olmadığı için daha ekstra yoruluyorduk. Gün içinde oturmaya en fazla 15 dakika vaktim oluyordu, o da gün içinde bize yetmiyor. Sabah 10 akşam 10 çalıştığımda daha çok yoruluyorum, bu sektörde kadın olmak çok yorucu. Daha 40 yaşındayım. Üç tane bel fıtığım var. Daha önce de varis tedavisi gördüm. Devamlı ayaktayız. Dinlenemiyoruz, oturamıyoruz. Regl iznimiz yoktu. Regl olduğumuzda çok zor şekilde çalışıyordum. Oturun dinlenin bile denilmiyordu. Kadın işçilere regl izni verilmelidir. Ne 8 Mart ne de herhangi bir iznimiz vardı. Haftada bir gün iznimiz oluyor. O da evde temizlik yapmak ile geçiyor. Dinlenemeden haftaya başlıyoruz. Hiçbir şekilde dinlenebildiğimi hatırlamıyorum. Kadın işçiler iş yerlerinde daha fazla çalıştırılıyor. Ağır işler yaptırılıyor. Kadın işçilerin iş yükü azaltılmalıdır. Haftada en az iki gün izin verilmelidir” diyor.

“Kendi yaşıtlarımın yaptığı hiçbir şeyi yapamıyorum”

Grevdeki kadın işçilerden biri olan Hilal Çakır, kazandığı ücret ile hem ailesine hem de kendisine bakıyor. Hilal, ekonomik krizin derinleştiğine dikkati çekiyor. Ekonomik krizden dolayı herhangi bir sosyal aktiviteye katılamadığını söyleyen Hilal yaşadığı ekonomik sorunları şu sözlerle anlatıyor: “Beş kişilik bir aileyiz, kardeşlerim okuyor. Kardeşim de işe girdi. Ev kirası 15 bin TL iken 17 bin TL ile nasıl geçinebilrim? Hangi birinin ihtiyacını karşılayacağım. Doğalgazı mı ödeyeyim suyu mu elektriği mi interneti mi? Aldığım maaş yüzünden hayatta o kadar yaşayamadığım şey var ki. Cebimi düşünmeden bir arkadaş ortamına gidemem. Benim yapacağım küçük bir harcama, liseye giden kardeşimin servis ücretinden, yemek ücretinden gider . Kantin ücretleri tavan yapmış zaten evde yemek yapmaya çalışıyoruz. Ne zamana kadar aynı ürünle okula göndeceğiz? Benim içim kaldırmıyor açıkçası kendim harcayacağıma en azından lisedeki çocuk gücenmesin diye onun giderlerini üst seviyeye çıkarmaya çalışıyorum. Aldığım asgari ücret ile geçinmem mümkün değil. Ne sinemaya gidebilirsin. Ne bir sosyal aktiviteye katılabilirsin. 27 yaşındayım şu an. Kendi yaşıtımdaki gençlerin yaptığı pek çok şeyden mahrum kalıyorum. Aldığım ücret ile aileme mahcup olmak istemiyorum. Şirket o kadar güzel kazanırken, ayda 3 milyon ciro yaparken, biz işçiler ay sonunu getirebilmek için çırpınıyoruz. Her şeyden kesmeye çalışıyoruz.”

“Haftada iki kez cam siliyorum”

Hilal, grev kağıdına imza attıkları için mağaza müdürünün hakaretlerine maruz kaldıklarını söylüyor. “Grev kağıdına imza attık diye mağaza müdürü delirdi. Küplere bindi. ‘Siz açık beyan vererek bizleri sıkıntıya sokuyorsunuz. Bölge müdürü gelirse ben ne yaparım’ diyerek mağaza içerisinde bize bağırıp çağırdı. Sendika üyesi olduğum biliniyor imza atmam mı sorun oldu dediğimde ‘Gerizekalı kes sesini’ diye bana müşterilerin içinde bağırdı. Şu an içinde bulunduğum grevin çok çok haklı sebepleri olduğunu fark ettim. Müdürlerin cepleri para doluyken, ceplerinde iPhone varken, BMW arabaları varken, biz saatlerce dolmuş peşinde koşturuyoruz. Grev kendi emeğime sahip çıkmam gerektiğini öğretti bana. Ne çaldım ne de çırptım, elimden geldiğince satışımı yapıp firmaya kazandırdım. Şimdi de emeğimin karşılığını istiyorum. İnsan gibi yaşayalım, bu hepimizin hakkı. O takımı ben sunuyorum ben albenili hale getiriyorum ama kazanan patron. Sarar kurumsal olduğunu belirtiyor. 8 saat çalışıyoruz ama o 8 saate bizim canımızı çıkarıyor. Müşteri ile birebir muhataplık istiyor. Bazen müşteriler bundan rahatsız oluyor, bunun bile hıncını yaşıyoruz. Bana haftada iki kez cam sildiriyorlardı. Neymiş ben diğer kişilerden daha iyi temizlik yapıyormuşum. Şu an işten çıkarılmadım ama iş sözleşmelerimiz askıda. Haklarımızı alana kadar mücadele edeceğiz.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

TOMİS 2015 Metal Fırtına döneminde kurulan bağımsız bir sendika. Geçtiğimiz günlerde sendika yöneticisinin işten atılması karşısında AYM’de açtıkları davayı kazandılar. Bu önemli bir kazanımdı. Davayı yürüten kadın işçilerin açtıkları davalarda da başarı sağlayan sendikanın, örgütlenme uzmanı Elif Alçınkaya ile Metal sektöründeki kadınları konuştuk.
70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
İşçilerin hoşnutsuzluğu, ağırkanlı konfederasyonları da eylem süreçlerine zorluyor. Daha önce Türk-İş bir eylem takvimi açıklayıp harekete geçerken DİSK de “Gelirde, Vergide ve Ülkede Adalet” diyerek bir eylem planı oluşturdu. 25 Eylül’de İstanbul’da gerçekleşecek büyük işçi buluşması öncesi konuştuğumuz DİSK’li kadınlar, bu eylemi ve sendikaların tutumlarını yetersiz ama önemli buluyor.
Bugün Dünya Eşit Ücret Günü. Birleşik Metal-İş Sendikası’ndan kadınlar bir açıklama yaparak, ücret konusunda cinsiyet temelli ayrımcılığa ve ücret farklarına, dikkat çekerek “eşdeğerde işe eşit ücret” için mücadelenin sendikal hareketin gündemine girmesini sağladılar. Ne denir ellerine kollarına sağlık…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!