Haber Merkezi
2021 Ocak ayı sendika istatistikleri bir gece ansızın yayınlandı. Genel istatistikler içinde toplumsal cinsiyet filtresi olmadığı için sendikalı kadın sayısında ne kadar artış-azalış olduğunu göremiyoruz. Konfederasyonlara bağlı sendikaların verilerinde toplumsal cinsiyet dağılımı var… Onlar da sağ olsunlar kendilerine saklıyorlar bu rakamları…
2021 yılı Ocak Sendika İstatistikleri yayımlandı. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Temmuz ve Ocak aylarında olmak üzere yılda iki kere yayımlanan bu istatistikler, işkollarına göre sendikalı işçi sayısında meydana gelen değişiklikleri izlemek açısından güvenilir olmasa da belli bir eğilimi gösterdiği için önemli. Genel istatistiklerin toplumsal cinsiyet boyutunun olmadığını başta belirtelim. O nedenle sendikaların kadın üye sayıları artmış mı, ya da hangi iş kolunda ne kadar artmış hakkında güvenilmez bile olsa bir rakama ulaşmamız mümkün değil. Sendikalar üzerinden gidildiğinde kadın üye sayılarını hesaplayabiliyorsunuz, bunu açıklayacağız ama önce genele biz de biraz bakalım.
Ocak ayı sendika istatistikleri sendikalaşma oranının bu yıl da artarak yüzde 14.40’a ulaştığını gösteriyor. Aziz Çelik(*) Birgün’de yayımlanan Sendikalaşmada Taşeron ve Kamu Mucizesi isimli yazısında, kamuda taşeron işçilerin kadroya alınmasına paralel olarak yaşanan ve genelinde Hak-İş’in üye sayısını yükselten güdümlü bir artış olduğunu ileri sürüyor. Özel sektörde aynı türden bir artış gözlemlenmediğinin altını çiziyor.
TÜİK’e göre herkes istihdamda
Resmi istatistiklere yansıyan bu artışın bir kısmı çalışmayıp ta hala çalışıyormuş gibi görünenlere de bağlanabilir. DİSK’in istihdam, işsizlik raporu ve Genel- İş’in de yoksulluk raporunda TÜİK’in şu anda çalışmayan “ücretsiz izne ayrılmış” işçileri de “kısa çalışma ödeneği alan işçileri” de çalışıyor olarak kabul ettiğini yazıyor. Bunların önemli bir kısmının sendikalı olduğunu söyleyebiliriz-yoksa direkt kapı dışındaydılar- Geçtiğimiz günlerde Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği tarafından yapılan Salgında Kadın Olmak Araştırması’nın raporu yayımlandı. Bu araştırma pandemi sürecinde her alanda kadınların yaşadıklarını gözler önüne sererken, ücretli istihdam alanında ortaya çıkan değişikliklere de bakıyor, burada “ücretsiz izne ayrılan” kadın sayısının bir hayli yüksek olduğu görülüyor. Ama o kadınlar TUİK’in her türlü istatistiğinde şu anda çalışıyor görünüyorlar.
Genel İstatistiklere baktığımızda Ticaret, Büro, Eğitim, Güzel Sanat…vs işkolunun çalışan işçi sayısının önemli bir bölümünü istihdam ederek, birinci sırada yer aldığını görüyoruz. Bunu Metal işkolu takip ediyor. Metalden sonra inşaat, dokuma hazır giyim, genel işler sırasıyla geliyorlar.
Hizmet sektörü merkezi kapitalist ülkelerde bir süredir, birincil işkolu durumuna gelmişti. İstihdam açısından artık Türkiye’de de sanayi sektörlerini geçerek ön sıralarda yer almaya başladı. İnşaat sektörü ve metal erkek ağırlıklı bir sektörken hizmet sektörü tüm dünyada kadın ağırlıklı bir sektör olarak değerlendirilir. Hizmet sektörü kısmi zamanlı veya kısa süreli, taşeron çalışmanın yani güvencesiz çalışmanın en yaygın olduğu sektör aynı zamanda, o nedenle de bu sektörde çalışan kadınların sayısı hızla artmaya devam ediyor. Kadın sayısı arttıkça da çalışma koşulları iyice ağırlaşıp, ücretler düşüyor.
Denize düşen misali
Pandemi ile hayatımız her alanda değişti, fakat kadınların belli alanlarda yaptığı işler bu süreçte daha görünür hale de geldi. Bu işlerin başında ücretsiz ev emeği gelirken, sağlık sektöründe hemşire emeği, temizlik işçisi kadınların emeği, perakende sektöründe market işçisi olarak çalışan kadınların, öğretmenlerin, bakıcıların emeğinin yaşamımızın devamı için ne kadar elzem ve aynı zamanda da düşük ücretli emek olduğu da görüldü. Peki bu durum sektör sendikalarına yansıdı mı?
Yansımış gözüküyor, bir yandan pandemide sağ kalma isteği, bir yandan da artan iş yoğunluğu insanları sendikalara yöneltmiş gibi gözüküyor. Bu süreçte Türk-İş’e bağlı Sağlık- İş Sendikası’nın üye sayısı 25 bin artarken, yine aynı sendikaya bağlı ve kadın üye oranları yüzde 50’ye yaklaşan Tez-Koop İş Sendikasının üye sayısı 34 bin, Koop- İş’in de 30 bin kadar artmış. Ama bunların ne kadarı kadın ne kadarı erkek bilemiyoruz, oysa sendikalarda bu veriler bulunuyor.
DİSK’in Ocak Ayı’nda yayımladığı işsizlik ve istihdam raporuna göre kadın işsizliğinde, özellikle genç kadın işsizliğinde ciddi bir artış yaşandığı görülüyor. Rapor COVİD-19 etkisiyle geniş tanımlı kadın işsizlik oranının yüzde 41’e yükseldiğini gösteriyor. Kadın işgücü yüzde 8 gerilerken, kadın istihdamı da yüzde 6 azaldı. DİSK’in hesaplamaları geniş tanımlı işsizlik üzerinden yapılıyor ve ücretsiz izin vs, gibi uygulamalarla şu anda istihdamda olmayan insanlar istihdamda gözükmüyor. Bu elbette daha gerçek rakamlara ulaşmamızı sağlıyor, fakat bu verilerde de azalışın sektörlere göre cinsiyet dağılımı yok.
Üşenmedik, sorduk, soruşturduk. Konfederasyonlara gelen genel istatistiklerde cinsiyete dair hane yok. Ama tek tek sendikalara yollanan verilerde toplumsal cinsiyet filtresi bulunuyor. Yani her sendika üyeleri arasında bir ayrıştırma yaparak, COVİD sürecinde kendi örgütlü olduğu yerlerde ve işlerde ne kadar kadının ne kadar erkeğin işten çıkarıldığını görebilir, hesaplayabilir, bilebilir. Konuyu kendine dert edip te hesaplayan bir sendikayı biz duymadık. Ayrıca yine aynı verilerden üye sayısını artıran sendikalar da bunların ne kadarının erkek ne kadarının da kadın olduğunu hesaplayarak kamuoyunu bilgilendirebilirler. Biz kadın erkek eşitliğini savunuyoruz, sendikalarımızda kadın çalışmaları yapıyoruz, filan diyorlar ya, çalışmaların bir yönü de esasında bu olabilir. Yeter ki istensin.
Konfederasyonlarda kadın birimi yok
Diğer yandan Aile Çalışma Bakanlığının Bakanlık Çalışma İstatistikleri adlı genel verileri yayımladığı bir yayın varmış. (Varmış diyorum çünkü bir arkadaşımızdan öğrendik ve baktık). Burada da yıllık veriler yayınlanıyor ve iller bazında kadın erkek sendikalı kadın işçi sayısına ulaşabiliyorsunuz ama bu yılın rakamlarına, değil, önceki yılın rakamlarına…
İş sendikalar düşüyor, sendikalar hiç olmazsa kendi kadın üye sayılarını, hangi fabrikalarda ne kadar kadın üye sayısı artmış, nerelerde kadınlar işten çıkarılmış, bunu yapabilirler. Konfederasyonlar da aynı biçimde üye sendikalardan gelen verilerle genel bir toplumsal cinsiyet raporu yayımlayabilirler. Niçin olmuyor bu?
Birkaç nedeni var, hiçbir konfederasyonda bu işleri derleyip toparlayacak bir kadın birimi, bir uzmanlık dairesi yok. Söylediğimiz kapsamda bir toplumsal cinsiyet raporlaması yapmak başka işlerle de uğraşmayan bir uzmanlık dairesinin işidir. İkincisi sendikalarda uzmanlık dairleri arasında bir bilgi alış verişi bulunmuyor. Örgütlenme dairesinde ya da toplu sözleşme dairesinde neler olup bittiğini, kadın birimi bilmiyor mesela. Üçüncüsü, sendikada kadın çalışmaları olsa bile bunun çerçevesi, genişliği, darlığı orada çalışan uzmanın bilgi, birikimi, kendine kapalı alanlara dalma konusundaki cesareti ile sınırlı oluyor. Dördüncüsü bağlı sendikalar bu bilgileri konfederasyonları ile bile paylaşmıyorlar, ya da bu bilgilerin paylaşılacak bilgi olduğunu düşünmüyorlar. O nedenle biz de kadınların sendikalaşma oranlarında bir düşüş mü artış mı yaşandığını bilmiyoruz. Sendikalaşma oranları bazı sendikaların üye sayısını artırması, toplumsal cinsiyet açısından, kadınların sendikalaşmaları açısından ne anlama geliyor, bu konuda hala net konuşamıyoruz.
Eylemlerde kadınlar önde
Özge Yurttaş, (**) Ocak 2021 istatistiklerinin ışığında bir analiz (2): Sektörel ve örgütsel düzeyde büyüyenler ve daralanlar, isimli sendika.org’ta yayımlanan yazı dizisinde sendika istatistiklerinde bizim de dikkatimizi çeken başka bir olguya değiniyor. Küçük, bağımsız, yeni örgütlenen veya yeni kurulan sendikalara… Bunların hem sayılarında hem de üye sayısında artış gözlemleniyor. Yazıda ticaret, büro alanında yeni kurulan 5 bağımsız sendika olduğuna yer verilmiş.
Üye sayılarını artıran sendikalar da yukarıda belirttiğimiz gibi bu alanda örgütlü sendikalar. Pandemi boyunca üyelerinin çıkarlarını koruma doğrultusunda adı geçen sendikaların pek de aktif olduğunu söylemek mümkün görülmüyor, fakat bu alanda örgütlü insan sayısı o kadar az, ücretler o kadar düşük, çalışma koşulları o kadar güvencesiz ki ve pandemi döneminde bu şartlar o kadar ağırlaştı ki, insanlar “en kötü sendika sendikasızlıktan iyidir” anlayışı ile bunlara yönelmiş durumdalar.
Aynı süreçte elbette bu alanda çalışanların bir kısmı sendikaların pasifliğini de görmüş durumdalar, onlar da çözümü yeni, bağımsız ama mücadeleci sendikalar kurmakta ve bunlara üye olmakta görüyorlar. Küçük, bağımsız, eylemci bu sendikaların yürüttüğü örgütlenmelerde eylem ve direnişlerde de hem eylem alanında hem de eylemin organizasyonunda kadınları ön planda görüyoruz. Çünkü klasik sendikalarda rastlanan ve kadınları görünmez kılan erkek hiyerarşileri bir yönetici erkek güruhu oralarda yok. Bu sendikaların ve bu tür sendikal örgütlenme deneyimlerinin kadın işçi için de umut vadettiğini düşünüyoruz. Bu durum büyük sendikalara ve buraların erkek egemen beylerine de bir şeyler anlatıyordur umarız.
(*) Aziz Çelik https://www.birgun.net/haber/sendikalasmada-taseron-ve-kamu-mucizesi-332556
(**) Özge Yurttaş https://sendika.org/2021/02/ocak-2021-istatistiklerinin-isiginda-bir-2-sektorel-ve-orgutsel-duzeyde-buyuyenler-ve-daralanlar-607500/