Sendikalar artık cinsiyetçilikten arınmalı

Son dönemlerde DİSK sendikaları içinde Birleşik Metal-İş Sendikası’nda kadın çalışmaları alanında ciddi bir dönüşüm ve değişim yaşanıyor. Tüzüğe toplumsal cinsiyet hassasiyetini gözeten maddeler konuluyor, kadın eğitimleri, toplumsal cinsiyet eğitimleri yapılıyor. Sendika tarihinde kadın temsilci sayısı ilk kez 17’e yükselmiş, konuyu olan bitenin ardındaki kadınla; Nuran Gülenç’le konuştuk.
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com
Necla Akgökçe

Son dönemlerde DİSK sendikaları içinde Birleşik Metal- İş Sendikası’nda kadın çalışmaları alanında ciddi bir dönüşüm ve değişim yaşanıyor. Tüzüğe toplumsal cinsiyet hassasiyetini gözeten maddeler konuluyor, kadın eğitimleri, toplumsal cinsiyet eğitimleri yapılıyor. Sendika tarihinde kadın temsilci sayısı ilk kez 17’e yükselmiş, konuyu olan bitenin ardındaki kadınla; Nuran Gülenç’le konuştuk.

Sizi tanıyalım, sendika uzmanısınız, kaç yıldır bu mesleği yapıyorsunuz, hangi sendikalarda çalıştınız, çalıştığınız ana konular neler? Feminist misiniz?

1998 yılında Deri-İş Sendikası’nda çalışmaya başladım.  Deri-İş Sendikasında uzun bir süre tek uzman olarak görev yaptım. Muhasebesinden tutun da örgütlenmesine her alanda yer aldım. Daha çok örgütlenme uzmanı olarak sendikal alanda tanındım. Birçok örgütlenmede çalıştım. Yürüttüğüm örgütlenme çalışmalarından Desa örgütlenmesi, Emine Arslan’ın İstanbul’da daha sonra Düzce’de başlayan sendikal mücadele ve direniş, kamuoyunda en bilinen örgütlenme çabası oldu. Bu örgütlenmeye sendika örgütlenme mücadelesinin içinde yer alan kadın işçilerin ve tabii ki sendikanın kadın hareketi ve feminist hareketle buluştuğu, Novamed’ten sonra ikinci direniş diyebiliriz. 2010 yılında Deri-İş Sendikası’ndan “kendi isteğimle” ayrıldım.   Deri-İş’ten ayrıldıktan sonra,  aktivist olarak kadın hareketinin içinde hem de emek mücadelesinde bir süre yer aldım. Birkaç arkadaşımla Türkiye Temiz Giysi Kampanyasını kurduk.  Adil Giyim Vakfı sosyal denetçisi ve eğitimcisi olarak görev yaptım bu süre içinde. 2014 yılının başında da Petrol-İş Sendikası’nda örgütlenme uzmanı olarak, tekrar sendikal alana döndüm. Orada da Manisa Standart Profil örgütlenmesi, Petrol Ofislerinin örgütlenmesi gibi birçok örgütlenmenin yürütümünde yer aldım. 2015 yılında genel kurulu AKP operasyonu ile noktalandı. Mustafa Öztaşkın ve ekibinin kaybetmesi sonucunda AKP’li genel başkanın oluşturduğu ekip yönetimi devraldı.  Yönetim değişikliğinden yaklaşık iki ay sonra,  “kadından örgütlenme uzmanı olmaz” diyerek AKP’li genel başkanın talimatı ile işime son verdi. Aslında asıl altında yatan nedenlerden biri de feminist oluşum.  Petrol-İş Sendikası’ndan atıldıktan çok kısa bir süre sonra, Petrol-İş’te yaşadığı süreci ve dönüşümü kamuoyunda tartışılırken Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun çağrısıyla, Birleşik Metal-İş Sendikası’nda önce Genel Sekreter Yardımcısı olarak göreve başladım. Yaklaşık iki yıl bu görevi yürüttüm. Bu görevden de ayrılarak kadın çalışmaları bir diğer uzmanlık alanım olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanında uzman olarak çalışmaya başladım.  Halen bu uzmanlık alanlarında görevime devam ediyorum.

SENDİKA YÖNETİMİ ALAN AÇTI

Birleşik- Metal son dönemde DİSK içinde kadın çalışmaları açısından öne geçti, bunu neye bağlıyorsunuz?

Sendikalar bildiğiniz gibi erkek egemen alanlar,  aşağıdan yukarıya yukarıdan aşağıya kurulmuş birçok denetim mekanizmaları ve erkekler tarafından oluşturulmuş iktidar alanları mevcut. Bu alanlarda kadınların varlık göstermesi, taleplerinin görünür olması, kendilerinin görünür olması, karar mekanizmalarında yer alması oldukça zor.  Bunun için iradi bir müdahale gerekir.  Bu müdahale de sendikalarda merkezi yönetim kurullarıdır. Birleşik Metal İş Sendikası’nda da genel başkanın ve yönetim kurulunun kadın çalışmalarının sendikal politikalarının bir parçası haline getirme isteği ve bunu bu alanda birikimi olan feminist bir uzmanla bu çalışmanın olabileceğini bilince çıkarmasının sonucu olduğunu düşünüyorum.  Samimi bir niyet ile birikim ve tecrübenin buluşması diyebiliriz.  O nedenle kadın çalışmalarında önemli adımlar atabildiğimizi söyleyebilirim. Sendikalarda toplumsal cinsiyet çalışmaları tepeden aşağıya iner… Birleşik Metal-İş Sendikasının yönetiminin bu iradeyi ortaya koyması, bize alan açması, bu alandan gelen taleplere kulak vermesi sendikal politikalarına eklemleyebilmesi ile sağladığımızı düşünüyorum. Ben de, sendikada görev yaptığım süre boyunca bu çalışmaların kökleşmesi vazgeçilmez noktaya gelmesi için çaba harcıyorum. Yoksa kadın çalışmalarından rahatsız bir yönetim gelirse, geçmişte başka sendikal pratiklerde olduğu gibi, uzmanı işten atar ve çalışmayı sonlandırır ya da etkisizleştirir.

Toplumsal cinsiyet eğitimleri sendikanızın eğitim programı içinde yer alıyor, kimlere veriyorsunuz, veriyorsunuz içeriği karşılaştığınız sorunları ve olumlulukları anlatabilir misiniz?

Kadın işçilerle başladık önce,  daha sonra merkez yönetim kurulu kadın üyelerin ve kadın komisyonumuzun talebi üzerine erkek üyelere de verilmesini kararlaştırdı. Bunun eğitim başlıklarından biri haline gelmesi için sendika içinde bir tartışma süreci yaşadık, uzman arkadaşlarımızla birlikte.  Sonunda bir deneyelim dedik ve başladık.  Sendika için oldukça önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.  Yönetim tarafından eğitimler yakından takip edildi.  Eğitimlerde tartışmalar, itirazlar yükselse de üyelerden alınan olumlu tepkiler sonucunda  temel eğitim başlıklarından bir haline geldi..  İşçilerin de oldukça ilgisini çeken, üzerine konuşmak istedikleri bir eğitim başlığı olduğunu söyleyebilirim. Eğitimden sonrada işçilerin kendi aralarında tartışmaya devam ettiklerini eğitimci arkadaşların aktarımlarından biliyorum.  Genç işçilerin konuya ilgilerinin daha fazla ve bariyerlerinin de daha az olduğunu söyleyebilirim.  Erkek işçilerde yaş ilerledikçe muhafazakârlıkları da, dirençleri de artıyor. Ama bu dönüşümün hemen olmayacağını hepimiz biliyoruz.

REGL İZNİ ALDIK

Siz de ayrıca bir kadın güçlendirme eğitimleri de var,  içeriğini anlatabilir misiniz? Kaç kadına eğitim verdiğiniz şimdiye kadar; kadınlardan geri dönüş alıyor musunuz? Eğitimler hakkında ne düşünüyorlar?

Yılda iki defa kadın üyelere yönelik 4-5 gün süren kadın eğitimleri yapıyoruz.  Amacımız onları güçlendirmek, özgüvenlerini geliştirmek, aralarında bir dayanışma duygusu yaratmak ve sendika ile bağlarını güçlendirmek.  Kadın hareketinin tarihi, kadına yönelik şiddet ve cinsel taciz, ayrımcılık, kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği,  kadın hakları, kadın emeği ve sendikalar temel başlıklarının yanı sıra birçok konu başlığını ele aldığımız eğitimler oluyor.  Eğitimlerimizde uzmanlık alanlarına göre feminist hocalardan da destek alıyoruz.   Bir günününde de eğitim dairesinin uzmanları tarafından iletişim ve sendikal tarih konuları işleniyor. Benim sendikada başlama tarihini baz alırsak, -ki öncesinde dönem dönem düzensiz de olsa kadın eğitimi başlığı ile eğitimler yapılmış. Bu programlı eğitimlerden yaklaşık 250 kadın işçi geçmiş olmalı. Bir sendikanın kendi tesislerine yılda iki defa birer hafta kadınlara tahsis etmesi, bu fırsatlardan yararlanması, ekonomik imkanlarını kadın işçiler için harcaması önemli.  Bu eğitimlerin kadın arkadaşlarımızda fark yarattığını gözlemliyoruz. En önemlisi de bu sanırım.

Toplu sözleşmelere toplumsal cinsiyet temelli maddeler, koydunuz bunlar neler? Kadınlar ve patronların tutumu ne bu konuda?

İşyerinde toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının yapılmasını, ayrımcılık ile mücadele edilmesini, fırsat eşitliği yaratılmasını öngören bir maddemiz mevcut. Farkındalık çalışmaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimini de içeriyor madde. Aynı zamanda işyerlerinde kadına yönelik şiddetin engellemesi, şikayetlerin değerlendirilmesi ve kadın işçilerin korunarak çözüme ulaşılması hükme bağlanmış durumda. Bunun dışında 8 Mart’ın tatil olarak kazanıldığı işyerlerimiz mevcut ve bir işyerinde de kadınlar regl izini almayı başardı. Bu maddeler bu dönemin kazanımları olarak söyleyebiliriz.  Kadın işçiler onların sorunlarını merkezine alan ve çözüm üreten bu maddelerin varlığından oldukça memnunum.  Patronlar için de sendika için de bu maddeler aynı zamanda birer prestij maddeleri. Hele ki kadın cinayetlerinin bu kadar arttığı bir dönemde bunun için adım atan sendikalar ve işverenler başka bir toplumsal yaraya el atmış oluyorlar. Toplu sözleşme müzakereleri sırasında zaman zaman işveren tarafından özellikle toplumsal cinsiyet,  kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizin önlemeye dönük maddemizin taktirle karşılandığı müzakere sonrasında aldığım geri bildirimlerden anlıyorum.

DİL DEĞİŞTİ

Tüm bu eğitimler sendika içinde toplumsal cinsiyet temelli duyarlılığın oluşmasına ne tür katkılarda bulundu, sendikanın basın açıklamalarına, genel politika metinlerine bu çalışmalar yansıyor mu?

Temel meselemiz, hedefimiz de bu zaten.  Kadınları da gören bir yerden sendikal politikaların, sendikal metin oluşturulması, sendikanın tüm çalışma alanlarında kadınların varlık gösterebilmesi. Fark yaratması. Farkındalık oluşması. Yoksa kadın komisyonları, toplumsal cinsiyet çalışmaları bir grup kadının bir araya gelip, sendikacılık oynayıp görüntü kurtarması için değildir. Amacımız tüm politikaları etkileyebilmek… O zaman sendikalar, herkesin sendikası olabilecek duruma gelecekler.  Bu birden olmuyor, yılarca sendikalarda kökleşmiş bir gelenek ve alışkanlıklarla ve iktidar alanları ile mücadele ediyorsunuz. Ama bu yolda önemli ilerlemeler kaydettiğimiz düşünüyorum. Sendikada kadınlara dair konuların konuşulma düzeyi, dil oldukça değişti. Sendikanın temel metinlerinde kadınların talepleri yer bulabiliyor. Genel Kurul kararlarında kadın talepleri mevcut. Son genel kurulda toplumsal cinsiyet çalışmaları, komisyon çalışmaları tüzük güvencesine girdi. Bu çok önemli bir kazanım.  Kadın üye sayısı az olmasına rağmen eylem ve etkinliklerde gözetildiğini gözlemliyorum. Eksiğimiz var mı,  elbette var. Ama bunların birçoğu yönetimin, kadın komisyonumuzun ve bu konuya duyarlılığı olan uzman arkadaşların, çabaları ile  bugünden daha ileri bir noktaya taşıyabileceğimiz inancımı da koruyorum.

Bir merkezi kadın komisyonunuz var, hangi aralıklarla toplanıyorsunuz, sendikanın kadın politikalarının oluşmasında ne tür katkıları bulunuyor?

 Yılda iki defa merkezi olarak toplanıyoruz.  Şubelerde istediğimiz gibi aktif hale getiremedik.  Son genel kurul öncesine kadar komisyon çalışmaları şubelerden gelen kadın işçilerin katılımı ile merkezi düzeyde yürüdü.  Son genel kurulda hem merkezi hem de şube düzeylerinde komisyonların oluşumunu tüzük maddesi ile düzenledik.  Şubelerde komisyonun oluşumunun adımını atmaya başladığımız sırada salgın ortaya çıktı ve çalışmalarımız bir süre askıya alındı. Yeni yeni sendikal faaliyetlere başladık, bizler de tekrar çalışmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hem eğitimlerimiz, hem komisyon çalışmalarımız kadınların görünürlüğünü arttırdı.  Temsilci sayımızda artış oldu.  Bir ara 17 kadın temsilciye ulaştık. Bu sendika tarihindeki en üst seviyedir.  Su anda 15 kadın temsilci mevcut.  Bunların 4 tanesi baş temsilci.   Son seçimlerde şube denetim kurullarına giren kadınlar oldu.  Bir şubemizde de Gülhanım Gürbüz arkadaşımız eğitim sekreteri oldu.  Komisyonda eğitim çalışmalarının, 8 Mart, 25 Kasım gibi günlere yönelik etkinliklerin planlamasını yapıyoruz, hem de toplu sözleşmeye yönelik taleplerimizi, onların işyerleri özelinde aktardıkları sorunları tartışıyoruz. Aldığımız kararları yönetim kuruluna iletiyoruz,  bugüne kadar çoğunlukla olumlu karşılandı.  Özellikle kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizin önlenmesi ve sendikal politika haline gelmesi, komisyonunun çalışmalarının bir sonucudur. Sendikamız yönetim kurulu, bu konuda birçok vesile ile hem kamuoyuna hem de üyelerine  “sıfır tolerans” tutumunu defalarca açıkladı. En son 8 Mart’ta bir tutum belgesi yayınladı.

KADIN DENEYİMİ BİRİKİYOR

Sendika yayınlarınızdan çıkan Can Şafak’la birlikte hazırladığınız Otomobil- İş Tarihi, kurumsal bir tarih olmasına rağmen, kadınlara dair bir bölüm var içinde, bu nasıl oldu, nereye nasıl baktınız?

Resmi tarih dediğimiz şeyin aslında erkeklerin deneyimleri üzerinden, daha çok da başkanların deneyimi üzerinden yazılıyor.  Onlar da tabii ki erkek. Belge ve dokümanlarda da onların hikayeleri, mücadeleleri ve kahramanlıkları aldıkları kararlar ve sendikal politikalarının izlerine ulaşabiliyorsunuz ancak. Çünkü geçmişi yazarken ulaştığınız belgelerde kadın deneyimleri yer almıyor, onların deneyimlerine dair en önemli aracınız sözlü tarih çalışması ve onların o dönem ilişkin sakladıkları fotoğraflar ve kişiler belgeler oluyor. Kadınla ister devrimci olsun ister sarı sendikaların görünür yüzü değiller… Ama biz biliyoruz ki, kadınların olduğu her yerde onların deneyimleri de birikiyor, az veya çok sendika üyesi kadınlar da var ve sendikalarda geçmişten bugüne uzman kadınlar var. Tarihe nereden baktığınız ve neyi görmek istediğinizle ilgili bir durum bu.

Can Şafak ile hazırladığımız kitapta kadınların deneyimine de yer vermeyi kararlaştırdık. Hiçbir şey bulamazsak, bulamadığımızı not düşeriz dedik.  Otomobil-İş Tarihi iki kitap halinde yayınlanacak. İlki kuruluşundan 80’e kadar bölüm,  yayınlandı. Bu dönem kadın işçilere ulaşamadık.  80 öncesi DİSK sendikalarında olduğu gibi, belli bir siyasi örgütün etkisi altında olmayınca var olan az sayıda kadın işçi ile ilişkiler günümüze kadar taşınmamış. O nedenle sendika yayını olan dergi sayılarında kadın işçiler yönelik haber, grev ve direniş haberlerine ulaştık… Dönem uluslararası alanda kadın kurtuluş hareketinin sendikal alanda etkilerinin görünür olduğu,  BM tarafından “Kadın On Yılı”nın ilan edildiği dönem,  kadın işçilerin, eşit işe eşit ücret, taleplerinin yükseldiği,  sendikal kademelerde yer almak için mücadele ettiği  bunun için yönetme arayışlarının arttığı bir dönem…  Sendikanın bakışını ortaya koymaya çalıştık.

Hazırlığı devam eden ikinci kitapta,  kadın işçilere ve temsilciler ulaşma ve sözlü tarih yapma şansımız oldu. 12 Eylül sonrası, bağımsız kadın hareketinin yükselişe geçtiği dönem bunun etkileşimlerini, sendika yayınlarına, belgelerine yansıdığı kadarıyla kadın deneyimlerini aktarmaya çalışacağız.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanısınız aynı zamanda, bu alana sendikanızın toplumsal cinsiyet bağlamında katkıları neler, ya da neler olabilir?   

Kadın işçi sağlığı kadın eğitimlerinin bir başlığı,   işyeri İSG kurullarında kadın işçi temsiliyetini teşvik ediyoruz. Kadın işyeri temsilcinin olmadığı birçok işyerinde kadın temsilciler kurulda yer alıyor.  Şiddet ve taciz meselesinin bir işçi sağlığı ve sorunu olduğunu bilince çıkarmaya çalışıyoruz.  BİSAM ile birlikte yaptığımız üzerinde çalışmaları devam eden ve önümüzdeki günlerde yayınlamayı planladığımız bir çalışmamız var. Bu çalışma kadın işçilerin çalıştığı bir işyerinde toplumsal cinsiyet rolleri ve vücut ağrıları ve işyerinde yaptıkları iş üzerinden bir çalışma. Bu sanırım  ilk kez yapılan bir çalışma olacak..

Sendikaların bu alan yapabilecekleri en büyük katkı kadın işçilerin fiziksel ve fizyolojik durumlarını göz önünde bulundurarak önlem alınmasını sağlamak… Toplumsal cinsiyet rolleri kadınların evde çalışması anlamına geliyor ve kadın işçiler ev, iş derken toplamda daha uzun çalışıyorlar. Toplumsal cinsiyet rollerinin, risk değerlendirmelerinde göz önüne alınması için çaba harcayabilir.

UZMANLIK ALANI OLARAK GÖRÜLMELİ

Kadın Komisyonunuz kadın dayanışma eylemleri de örgütlüyor, dayanışma faaliyetleriniz neler, feministlerle, kadın örgütleriyle aranız nasıl?

Evet, Flormar işçileri  ve VİP  Giyim’de direnen kadın işçilerle dayanışma ziyaretleri yaptık.  Kadın dayanışmasının önemine ve gücüne inanıyorum. Bunu hem kendi içimizde hem de dışımızdaki kadınlarla kurmanın bizleri güçlendirdiğini düşünüyorum.  Kendi adıma birçok feminist dostumdan arkadaşımdan destek gördüğümü, eğitimlerde destek aldığım, fikir danıştığımı söylemeliyim. Dönem dönem kimi eşiklerden geçerken dayanışmalarını yanında hissettiğim, bana  bunu hissettiren  dostlarım var… Bu yönüyle kendimi şanslı hissediyorum. Bu da benim motivasyonumu, çalışma isteğimi arttırıyor. Doğru yolda doğru işler yaptığımı hissettiriyor, bundan da oldukça memnunum.

Kadın çalışmaları konusunda diğer sendikalara ve sendikalarda bu konuda çalışan kadınlara önerileriniz neler?

Sendikaların artık kendilerini cinsiyetçilikten kurtulmaları için adım atmaları gerekiyor.  Sendikalar sadece erkeklerin kendi iktidar alanlarına yönelik politikalar ürettikleri mekanlar değil. Kadınlar da var yaşamın her alanında. Erkeklerle birlikte ortak sorunların yanında, çözüm üretilmesi gereken birçok sorunları var. Onlar da kendi politikalarını üretecek araçlara ulaşmak istiyorlar.  Temsiliyet istiyorlar. Şiddet ve tacizden arındırılmış bir yaşam ve işyeri istiyorlar. Var olan haklarını hem kendi adına hem işçi sınıfı adına geliştirmek istiyorlar. Karar mekanizmalarında yer almak istiyorlar. Üzerlerine yıkılmış toplumsal cinsiyet rollerinden kurtulmak istiyorlar. Sendikalarda bunları sağlayacak kanallar, politikalar ve pozitif uygulamalar hayata geçirilmeli. Sendika yönetimleri bu alanda adımlar atmalı. Buna da kadın mücadelesinin deneyimlerine sendikalara aktaracak feminist kadroların sendikalarda istihdam edilmesiyle başlayabilir. Bu alanın bir uzmanlık alanı olduğu artık bilince çıkarılmalı. Bizler öcü falan değiliz,  bu işe kafa yoran,  kendini yetiştirmiş, var olduğumuz her yerde politikasını hayata geçirmeye çalışan kadınlarız. Birleşik Metal-İş’te gayet güzel işler yaptık. Bunun yönetimsel bir irade ile olduğunu teslim etmek lazım.  Biraz cesaretle birçok sendika bu adımı atabilir. Kendi adlarına itibarlı bir iş yaparlar. Kadın işçilerin özgüveni, cesaretleri ve sendika aidiyetleri artar. Bu da sendikaya önemli bir dinamizm getirir.

Bu alanda çalışan kadınlara ise bilgi ve birikimlerini arttırmalarını rekabet yerine  dayanışma içinde olmalarını, birbirlerinin deneyimlerinden faydalanmalarını, kadın kurtuluş hareketinin deneyimlerinden faydalanmalarını -oldukça öğretici bir deneyim var orada- bunları önerebilirim..

 

Paylaş:

Benzer İçerikler

Bugün Dünya Eşit Ücret Günü. Birleşik Metal-İş Sendikası’ndan kadınlar bir açıklama yaparak, ücret konusunda cinsiyet temelli ayrımcılığa ve ücret farklarına, dikkat çekerek “eşdeğerde işe eşit ücret” için mücadelenin sendikal hareketin gündemine girmesini sağladılar. Ne denir ellerine kollarına sağlık…
Tüm Bel-Sen 3 No’lu Şubesi’nin Adalar Belediyesi’yle imzaladığı toplu sözleşmede kadınlar için radikal talepler yer aldı. Sürecin mimarlarından Alev Tosun ve Nermin Bakacak işyeri şiddetine karşı mücadele etmeyen toplu sözleşmelerin eksik kaldığının altını çizerken Kadıköy Belediyesi deneyiminden yararlandıklarını vurguluyorlar.
Agrobay Seracılık, Özak Tekstil, Burda Bebek. Düşük ücretler, güvencesiz çalışma, cinsiyetçi iş ayrımı; zorla mesaiye bırakılma, hakaret, taciz, mobbing, değersizleştirilen kadın emeği… Sektörleri, şehirleri farklı da olsa, dayatılan insanlık dışı çalışma koşullarına karşı kadın işçiler direnişlerle yanıt verirken “İşyerlerinde de kadına yönelik şiddet son bulsun diye mücadele ediyoruz” diyorlar.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yeni kurulmuş bağımsız sendikalar içinde eylemleri ile dikkat çekiyor. Sendika uzun bir hazırlık sürecinden sonra geçtiğimiz günlerde kadın komisyonunu da oluşturdu. Kreş, eşdeğerde işe eşit ücret gibi patronları zorlayacak somut talepleri başlangıçtan itibaren sendikal mücadelenin konusu haline getirerek, önemli adımlar atıyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!