Sendikalar, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde, bakım sektöründe tükenmişliğı ve ruh sağlığı sorunlarını ciddiyetle ele alan insan merkezli bir reform talep ediyor. Covid-19, sektöre yepyeni bir talep düzeyi getirdi. Ancak pandeminin ek yükü olmasa bile, sağlık çalışanları arasında tükenmişlik ve stres, genel nüfusa göre daha yüksek.
Dünya Küresel Sendikalar Birliği’nin (UNI Global) Bakım Bölümü Başkanı Adrian Durtschi, “Dünya Ruh Sağlığı Günü, tüm bakım sendikalarına, bakım sektöründe çalışanların refahını ele almak için insan merkezli bir reforma ihtiyaç duyulduğu yönündeki tartışmaya katılma fırsatı sunuyor” dedi.
Sağlık çalışanları arasında tükenmişliği tetikleyen temel faktörlerden bazıları şunlar: Stresli veya güvenli olmayan çalışma ortamları, düşük veya uygun olmayan personel kapasitesi, değersiz veya her an işi kaybedeceğinizi hissetme, artan sorumluluk ve hasta bakımının karmaşıklığı, yönetim veya organizasyon düzeyinde destek eksikliği.
Anksiyete, depresyon, tükenmişlik sendromu
Katar, Doha’daki Dünya Sağlık İnovasyon Zirvesi’nde (WISH) sunulan yeni bir rapor, ‘Bakım görevimiz: Sağlık ve bakım çalışanlarının ruh sağlığını korumak için küresel bir eylem çağrısı’, Covid-19 pandemisinin, sağlık ve bakım işgücünün ruh sağlığı üzerindeki etkisini inceliyor. Rapor çerçeve olarak, ruh sağlığı hizmetlerine daha fazla yatırım da dahil olmak üzere; işverenler, kuruluşlar ve politika yapıcıların izleyebileceği geniş bir eylem politikası sunuyor.
Rapora göre, Covid-19 salgını sırasında sağlık ve bakım çalışanlarının yüzde 23 ila 46’sı anksiyete sendromları bildirirken, yüzde 20 ila 37’si depresyon sendromları yaşadı. Pandemi sırasında sağlık ve bakım çalışanları arasında tükenmişlik oranı ise yüzde 41 ile yüzde 52 arasında değişiyordu.
Kadınlar daha büyük risk altında
Kadınların, gençlerin ve kendilerine bağımlı çocukları olan ebeveynlerin psikolojik sıkıntı açısından daha büyük risk altında olduğu bulundu. Küresel sağlık işgücünün yüzde 67’sini oluşturan kadınların sektörde ücret ayrımcılığı gibi eşitsizliklere maruz kaldığı da düşünülürse, bu anlamlı bir bulgu. Daha genç sağlık çalışanları arasında, ruh sağlığıyla ilgili olumsuz sonuçların görülmesi riski de ayrı bir endişe kaynağı.
Bu yılki Dünya Sağlık Asamblesi ve Uluslararası Çalışma Konferansı’nda, hükümetlerin ve işverenlerin ‘işçileri koruma, onların haklarını güvence altına alma ve onlara ruh sağlıklarını koruyan güvenli ve elverişli bir çalışma ortamında insana yakışır iş sağlama’ yükümlülüklerini yeniden teyit eden dönüm noktası niteliğinde kararlar alındı. Bu rapor, işte bu kararlar doğrultusunda hazırlandı. İşgücünün korunması ve güvence altına alınması, aynı zamanda küresel sağlık güvenliği konusunda ilerleme sağlanması için temel sağlık hizmetlerinin sürekliliğine yapılan bir yatırım.
UNI Global’in küresel bakım işçileri anketinde de (Küresel bakım çalışanları anketi: Pandemiden sonra bir yıl, Covid-19 nedeniyle ağır darbe alan işgücü hâlâ şiddete, KKD* kıtlığına, sefalet ücretlerine, personel yetersizliğine ve ruh sağlığı desteği eksikliğine katlanıyor) geçen yıl iş arkadaşının veya hastasının ölümünü deneyimleyen işçilerin yüzde 65’inin, işleriyle ilgili kaygı, korku ve diğer ruh sağlığı sorunları için işverenlerden destek görmediği saptanmıştı.
*KKD – Kişisel koruyucu ekipman
Yazının orijinali için: https://uniglobalunion.org/news/burnoutisreal/
Fotoğraf: Pexels