“Şiddetle mücadelede kadınlara sosyal destek sunulması şart”

Feminist hareket olarak erkek şiddetiyle mücadelede yeni alanlar yaratmak için geçmiş deneyimlerimizden ilham alabilmek, mevcut potansiyelimizi görmek çok önemli. Mor Çatı’dan Açelya Uçanla, kadına yönelik şiddetle mücadele çalıştayını, deneyimler ve kadın dayanışması üzerine konuştuk.
Paylaş:
Mürüvet Yılmaz
Mürüvet Yılmaz
dramahewi@gmail.com
Mürüvet Yılmaz dramahewi@gmail.com

Feminist hareket olarak erkek şiddetiyle mücadelede yeni alanlar yaratmak için geçmiş deneyimlerimizden ilham alabilmek, mevcut potansiyelimizi görmek çok önemli. Mor Çatı’dan Açelya Uçanla, kadına yönelik şiddetle mücadele çalıştayını, deneyimler ve kadın dayanışması üzerine konuştuk.

130 kadınla kadına yönelik şiddetle mücadelede kazanımlar, zorluklar, AKP iktidarı süresince ortaya çıkan hak kayıpları ve yeni mücadele yöntem deneyimlerin tartışıldığı bir çalıştay yaptınız. Bu çalıştay 2021-22 kadın gündeminde nereye oturur?

Erkek şiddetiyle mücadelede bir taraftan mevcut mekanizmaların işleyişindeki aksaklıklar, uygulamalara ve uygulayıcılara ilişkin sorunları ortaya koymak ve bunların değişimi için mücadele verirken öte taraftan var olan haklarımıza yönelik saldırılara karşı duruyoruz. Bütün bunlar olurken şiddetten uzaklaşmak isteyen kadınlardan ve dayanışmanın parçası olan kadınlar olarak birbirimizden güç alıyoruz. Çalıştay mevcut gücümüzü görüp mücadele rotamızı ve ihtiyaçlarımızı ortaya koymak bakımından önemliydi diye düşünüyorum. 

Yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetle ilgili, kadınların güçlenmesiyle ilgili bir takım sorumlulukları var. Ancak bunlar bazen politik bazen de başka nedenlerden dolayı kesintiye uğruyor. Buna bağlı olarak yerel yönetimlerdeki çalışmalar nasıl değerlendirildi?

Yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki çalışmaları değerlendirilirken bu alandaki sorumluluklarını yeterince yerine getirmedikleri ortaya kondu. Öte yandan geçmişte ve bugün atılan olumlu adımların da altı çizildi. Ancak belediyeler kadına yönelik şiddet ile ilgili bir destek sistemi kursalar bile bunların kurumsallaşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda ciddi bir sorun var. Siyasi parti değişimi, başkanın değişimi ve son yıllarda kayyum atanması ile değişebilen yaklaşımlar, sürdürülebilir ve nitelikli hizmet sağlanmasının önünde engel teşkil ediyor. Yerel yönetimlerde profesyonel çalışanlar ya da kent konseylerinde yer alan kadınlarla iletişim ağını güçlendirmek, belediyelerin toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarını güçlendirmesi ve şiddetle mücadele ile bütüncül bir şekilde ele alması, hizmet ve bütçe yönetiminin özerkliğinin önemli olduğu vurgulandı. Tüm bunların yanı sıra belediyelerin erkek şiddetiyle mücadeleyi öncelikli ve zorunlu bir destek alanı olarak tanımlaması, dönemsel bir etkinlik olarak görmeyip sürdürülebilir bir yapı için çabalaması önemli.

Çalıştay’da ev içi şiddetini tartıştık

İş yerlerinde kadına yönelik şiddetle ilgili mücadele veren kadınların feminist hareketle ya da kadın hareketi ile ilişkilenmesi çalıştayda nasıl değerlendirildi?

Çalıştayda yakın ilişkide, ev içinde maruz kalınan şiddet üzerinden tartışma yürütüldü.

Bu yıl yaptığınız çalıştayda ŞÖNİM’lerin eleştirdiğiniz yapısı nedeniyle kadına yönelik şiddetle mücadelede engel oluşturduğunu deneyimlediğinizi belirtiniz. Bunlar neler?

ŞÖNİM’lerin sağlanması beklenen koordinasyonun sağlanmaması, 6284 sayılı Kanun’un tam olarak hayata geçmesinin ve şiddetle mücadelede bütüncül bir yaklaşımın ortaya konmamasının önünde engel teşkil ediyor. Tüm sığınakların ŞÖNİM’e bağlanması ve sığınak kabulünün merkezi bir sistem üzerinden yapılması sonrası belediyelerin kadın danışma merkezlerinin işlevinin azaldığı ve bazı belediyelerin bu çalışmayı sonlandırdığı, sığınakların işleyişi hakkındaki yönetmelikte yer alan 12 yaş üstü oğlan çocukların ve 60 yaş üstü kadınların sığınaklara kabul edilmemesi hakkındaki ayrımcı maddeleri hayata geçirmeyen az sayıdaki yerel yönetime bağlı sığınağın da alternatif çalışma yapmamaya başlaması söz konusu oldu. ŞÖNİM’lerin sağlaması beklenen özellikli sosyal çalışmanın sağlanmaması, kadınların şiddete maruz kaldığında ortaya çıkan sosyal çalışma ihtiyacının sığınak çalışmasından ibaretmiş gibi sürdürülmesi ve o dönem Bakanlığa bağlı sosyal servislerin ve orada biriken deneyimin hızlıca lağvedilmesi büyük bir boşluk yarattı.

Ya koruma kararı ya da sığınağa yollama” yaklaşımı şiddetten uzaklaşmanın sosyal haklarla mümkün olduğu düşüncesini ortadan kaldırıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede bu ne anlama geliyor?

Mevcut durumda kadınların şiddete maruz kaldığında başvurduğu kurum kolluk oluyor ve kadınlar sosyal çalışmayla sunulabilecek kapsamlı desteğe hemen hiçbir zaman erişemiyorlar. Sığınaklar kadınların özgürleşmesi ve kendi hayatlarına ilişkin karar alabilmesi için oldukça önemli. Öte yandan her birimiz biricik olduğumuz gibi şiddete maruz kaldığımızda ortaya çıkan ihtiyaçlarımız da biricik. Desteğe ihtiyaç duyduğumuzda tüm bunları göz önünde tutarak birlikte yol alacağımız sosyal çalışmaya erişimin hayati bir anlamı oluyor. Mor Çatı olarak kadınların ihtiyacı olan kadından yana, yargılayıcı olmayan, kapsamlı ve kolayca erişilebilir sosyal hizmetlerin devlet kurumları tarafından sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Erkek şiddetiyle mücadelede kadınlara sunulan güçlendirici sosyal hizmet desteğinin sistemin olmazsa olmaz bir parçası olduğuna inanıyoruz.

Erkek şiddetinin kaynağı toplumsal cinsiyet eşitsizliği

Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi ve hak kayıplarını, pandemi dönemi, İstanbul sözleşmesinden bir gecede tek kişinin kararıyla çıkılması nasıl etkiledi?

Bilindiği gibi Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dair kapsamlı ve nitelikli veri paylaşımı yapılmıyor. Bununla beraber pandemiyle birlikte çeşitli raporlarda kadına yönelik şiddetin arttığı yönünde paylaşımlar oldu. Öte yandan erkeklerin şiddetine kaynaklık eden dinamiklerin pandemi gibi olağandışı durumlardan kaynaklanmadığını biliyoruz. Bu nedenle pandemi döneminden kadınlar olarak nasıl etkilendiğimiz üzerine konuşurken erkeklerin şiddetine kaynaklık edenin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve bunu tekrar üreten kurumsal yapılanmalar olduğunun altını çizmekte fayda var. Mor Çatı’daki deneyimimizden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: pandemi döneminde ortaya çıkan çeşitli dinamikler şiddete maruz kalmanın sıklığını ve yoğunluğunu artırır ve destek sistemlerine başvuru sayısında artış olması beklenir ve sistemin buna göre güçlendirilmesi, çok ivedi olarak yeniden düzenlenmesi gerekir. Pandemi sürecine ilişkin Mor Çatı’ya başvuran kadınların deneyimleri, kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarına erişimin olması gerekenin aksine daha da zorlaştığını, kötü uygulamaların pandemi bahanesiyle arttığını gösterdi.

Benzer paylaşımların Sözleşme’den çıkılmasıyla da yapıldığını gördük. Ancak bahsi geçen kötü uygulamaların Sözleşme’den çıkılır çıkılmaz ortaya çıkmadığını, çok daha uzun zamandır süregelen ve giderek kötüleşen kötü uygulamaların devamı olduğunu düşünüyoruz. Daha uzun vadede bu adımın mevcut olumsuz gidişatın sürmesinde ve kurumsallaşmasında etkili olacağını, kadınların erkek şiddetine karşı güçlenmesinin önünde engel teşkil edeceğini biliyoruz.

Çalıştayda hak kayıplarını önleme ve mücadeleyi geliştirmeye yönelik paylaşılan deneyimler ışığında yeni yöntemler, savunma stratejileri oluştu mu? Oluştuysa bunlar nelerdir?

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede şiddete maruz kalan kadınların paylaşımları yol gösterici oluyor. Kadınlarla kurduğumuz bire bir dayanışmadan öğrenmek, izleme yapmak, uygulamalardaki aksaklıkları ortaya çıkarmak çok önemli. Bunun için yeni mekanizmalar yaratmak mücadelemizin gücünü artırıp değişim yaratacaktır. Bunun yanı sıra feminist hareket olarak erkek şiddetiyle mücadelede yeni alanlar yaratmak için geçmiş deneyimlerimizden ilham alabileceğimizin, mevcut potansiyelimizi görmenin de önemli olduğunun altını çizdik.

https://morcati.org.tr/basin-aciklamalari/hak-kayiplari-surerken-kadina-yonelik-siddetle-mucadele-calistayi-sonuc-bildirgesi/

Paylaş:

Benzer İçerikler

İşe gelirken yanlarına iki adet iş kıyafeti getiriyorlar, sıcaktan dolayı. Çünkü çalışmaktan sırılsıklam olan kıyafetlerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Yedek olanı giyip iyice ıslanmış giysiyi çamaşır sıkar gibi iyice sıkıyorlar. Şakır şakır su (ter) akıyor. Sonra kurusun diye çevredeki çalılara asıyorlar.
Kadın kabin memurlarının yaşadıkları sorunların dışarıya çok fazla yansıtılmadığını biliyoruz. Sektörde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri yetersiz. Kabin memuru kadınlar her türlü taciz, şiddete karşı korumasız halde çalışıyorlar. Bunun dışında yaşanan cinsiyetçi sendikal baskılar da yüzlerinde asılı o gülümsemeyi çoğu kez etkiliyor. Gökyüzü işçisi kadınlar anlattı…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!