Sinema TV Sendikası’ndan Kırkalı: ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesini benimsiyoruz

Güvencesiz ve uzun çalışma saatlerinin olduğu sinema ve televizyon sektöründe çalışan kadınların en önemli sorunlarından biri de cinsel taciz ve şiddet. Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, setlerde şiddet ve cinsel tacize karşı, ifşa dâhil her türlü yola başvurarak mücadele ettiklerini belirtiyor.
Paylaş:

Eğlence sektörünün çok fazla insana istihdam sağlayan sektörlerden biri olmasının yanı sıra burada çalışan emekçilerin yaşadığı problemler, diğer sektörlere nazaran daha az görünür durumda. Bu durumun ortaya çıkmasının temel sebebi, toplum nazarında eğlencenin bir ihtiyaç olarak değil, bir lüks olarak görülmesi. Oysaki kentleşmenin ve teknolojinin gelişimiyle beraber eğlence sektörünün gerek ruhsal anlamda gerekse kültürel gelişim anlamında artık daha önemli bir ihtiyaç haline geldiği aşikâr.

Konser, tiyatro, açık hava gösterileri, dans gösterileri, opera, sinema, televizyon, dijital programlar, animasyon gösterileri vb. yapımları kapsayan eğlence sektörünün arka planında binlerce insan emek harcıyor. Her içerikte set arkasında yüzlerce insan, canla başla çalışıyor. Bir dizinin, sinema filminin ya da televizyon programının çekimleri, çoğu zaman insani çalışma standartlarının çok üstünde bir tempoyla gerçekleşiyor. Bu sektördeki emekçiler, acımasız çalışma koşullarına sosyal güvenceleri bile olmadan katlanmak zorunda kalıyorlar. Ağır çalışma koşulları ve uzun süren çekim süreleri, çalışanları hem fiziksel hem de psikolojik anlamda yıpratıyor.

Eğlence sektöründe çalışan kadınlar bir yandan güvencesizlik, uzun çalışma saatleri ve mobbing gibi ortak sorunlara; diğer yandan setlerde yaşanan cinsiyet ayrımcılığına, ücret eşitsizliğine, tacize ve şiddete karşı mücadele ediyor.

Sinema ve televizyon sektöründeki emekçilerin hak mücadelesini güçlendirmek ve örgütlü mücadelenin etkinliğini ortaya koyabilmek için faaliyet yürüten Sinema, Reklam, Dizi ve TV Programı Çalışanları Sendikası’nın (Sinema TV Sendikası) genel sekreteri Damla Kırkalı ile sektördeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, bu eşitsizlik temelinde kadın işçilerin yaşadığı sorunları ve hak taleplerini konuştuk. Kendisi de bir sektör emekçisi olan Kırkalı, bu sorunların çözümü için sendika olarak yaptıkları ve yapmayı planladıkları çalışmaları da anlattı.  

Sözleşmesiz çalışma, hak ihlallerine zemin yaratıyor

Set emekçilerinin çalışma alanlarında karşılaştığı zorluklardan bahsedebilir misiniz?

Damla Kırkalı

Bence sektörümüz eğlence sektörü olduğundan, set işçiliği ülkemizde en hafife alınan mesleklerinden biri ve bu alanda yaşanan zorluklar görünmez durumda. Başlıca sorunlarımız sosyal güvence, çalışma koşulları ve saatleri. Zaten riskli sınıfta yer alan set ortamlarında emekçiler çok uzun saatler, zorlu koşullarda ve çoğu zaman ya sigortasız ya da aldıkları ücretten daha düşük sigortalarla çalışıyorlar. Ödemeler düzensiz ve sözleşmesiz çalışıldığı için hak ihlallerine çok açık bir sektör. Son yıllarda iyileşme gözlemlesek de yolumuz uzun.

Sendika nasıl kuruldu ve üyeler daha çok hangi konularda sendikadan destek alıyorlar?

Sinema TV Sendikası 2015 yılında, sektörün farklı birimlerinden meslektaşlarımız tarafından kuruldu. Kısa bir süre sonra kamuoyuna duyurulan çalışma ilkeleriyle hem üye tabanında, hem de sektörün genelinde bir farkındalık ve hak mücadelesi başlamış oldu. İlerleyen zamanda meslek tanımları ve mesleki yeterlilik, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile işçi hakları gibi birçok başlıkta çalışmalar yürüttü. Son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna da eğildik. Üyelerimiz daha çok çalışma koşulları ve ödemelerle ilgili hak arama talebinde bulunuyorlar. Diyalog ve ortak akılla çözülemeyen sorunlar olduğunda hukuki süreçler başlıyor ve üyelerimiz avukatımızdan danışmanlık alabiliyor.

Kamusal ifşalarla da destek oluyoruz

Sinema TV Sendikası kurulma ve faaliyet yürütme ilkeleri gereği sektörde çalışan kadın işçiler için ne tür hamleler yapıyor?

Sinema TV Sendikası “Kadının beyanı esastır” ilkesini benimser. Son yıllarda fazlaca duymaya, karşılaşmaya başladığımız ayrımcılığa, tacize, şiddete maruz kalan kadın meslektaşımızın karşısında kim olursa olsun, biz kadın arkadaşımızın yanında olmayı çok önemsiyoruz. Erkek egemen, hiyerarşik bir yapıya sahip sektörde, kadın meslektaşlarımızın hak arama süreçleri çetrefilli olduğundan, sendika olarak kadın arkadaşımız durumla ilgili nasıl bir yol izlemek istiyorsa ona tabi kalıyor ve o yolda neler yapabileceğimizi araştırıyoruz. Hukuki danışmanlık konusunda üyelik kıstasını esnettiğimiz tek alan da bu nedenle cinsiyet eşitliği. Kadın herhangi bir nedenle hukuki yollara başvurmamayı tercih ettiğinde, yapım şirketiyle müzakereler veya kamusal ifşalar yoluyla ona destek olmaya çalışıyoruz. Susma Bitsin Platformu ve sektörün diğer bileşenleriyle dirsek temasındayız.

Sendikaya üye olan kadın ve erkek işçilerin ortak taleplerinin yanı sıra erkek üyelerden farklı olarak kadın işçilerin/üyelerin ne gibi talepleri ve hak arayışları bulunmakta?

Kadın sektör çalışanlarının ortak sorunu, setlerde maruz kaldıkları ayrımcılık. Dolayısıyla, üyelerimizin bizden talebi; cinsiyet eşitsizliği, taciz, şiddet gibi durumlar yaşandığında yanlarında olmamız. Bu, daha önce de söylediğim gibi kimi zaman avukat desteği vermek, kimi zaman kişisel ifşalarını paylaşmak anlamına gelebiliyor. Vakalardan bağımsız olarak, sendika olarak toplumsal cinsiyet eşitliği için bir farkındalık yaratmamız, üye tabanımızı bilinçlendirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, güncellemekte olduğumuz çalışma ilkelerine setlerde cinsiyet eşitliğine dair bir bölümü de eklemek, yakın dönem gündem maddelerimizden biri.

Sektör genelinde kadınların ve kadın olmaktan kaynaklı yaşanan sorunların eskisine göre daha görünür olduğu tespitine katılır mısınız?

Evet, kadın meslektaşlarımız son yıllarda çok daha görünür ve talepkâr. Cinsiyet ayrımı yaşadıklarında buna dair bir tepki veriyor, haklarını arıyorlar. Mesele yaşanılan bir hadiseyi kamuoyuna taşımak, ifşa etmek gibi görünse de asıl mevzu iş güvenliği. Yani sette ya da ofiste yaşanan bir mağduriyette, yapımı da duruma müdahil kılmak ve aynı şeyin bir başkasının başına gelmemesi için olaya dikkat çekmek çok kritik oluyor. Sözlü, fiziksel, psikolojik ve cinsel taciz eskiden beri sektörde var, ancak son yıllarda kadın meslektaşlarımız sayesinde çok daha görünür olmaya başladı. Arkadaşlarımız bir kadın işçi olarak hak aramada yanlış bir şey olmadığı görüşünü sık sık dile getirmeye başladılar. Bu konuda kadınların kendi aralarındaki dayanışmanın çok etkili olduğunu belirtmem gerek.

Cinsiyet eşitliği komisyonu kuracağız

Sendika toplumsal cinsiyet eşitliği için kadınlara yönelik ne tür çalışmaları öncelik olarak belirliyor?

Sendika olarak ilk önceliğimiz, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerimizi yakında duyuracağımız çalışma ilkelerine dâhil etmek. Bunun dışında bir cinsiyet eşitliği komisyonu kurmayı, sektörde yaşanan ve her biri biricik olan vakalarda disiplin, denetim ve destek mekanizmalarını işletmeyi hedefliyoruz. Daha ileriki dönemlerde hukuki ve psikolojik destek için de bir altyapı kurmayı planlıyoruz.

Sendikalı bir kadın olarak sektörde siz nasıl zorluklarla karşılaştınız, karşılaşıyorsunuz?

Sektörde çalışan bir kadın yardımcı yönetmen olarak zaman zaman zorlandığım şeyin bu eril sistemde kendimi var etmek olduğunu söyleyebilirim. Benim hiç aklımda yokken kadın olduğumun bana sözlü olarak ya da davranışla hatırlatılmasını çok zorlayıcı buluyorum. Bunun dışında mensubu olduğum yapım içerisinde kadın ekip arkadaşlarımın başına gelen ayrımcılık, şiddet ve taciz olaylarının normalleştirilmesi, bunlar sorgulandığında dirençle karşılaşılması da sıkıntılı bulduğum şeylerden biri. Ancak şunu da söylemem gerekiyor ki, son yıllarda hem kadın hem erkek çalışanlarda inanılmaz bir bilinçlenme gözlemliyorum. Hak aranan ve görünürlük kazanan (illa kamuoyunda değil, yapım tarafından) her olay, bizi ve dayanışmamızı daha da güçlendiriyor.

Damla Kırkalı kim?

Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, yaklaşık 10 yıldır sinema ve dijital platform projelerinde yönetmen yardımcılığı yapıyor. 2019 yılından beri Sinema TV Sendikası yönetim kurulunda yer alıyor. Sektörde yapımcı asistanı olarak başlayan Kırkalı, aynı dönemde reklam filmlerinde yönetmen yardımcılığı da yaptı. Kısa süre sonra bağımsız sinema filmlerinde çalışmaya başladı. Aralarda belgesel, kısa film ve dijital platform projelerinde çalışmakla birlikte çoğunlukla uzun metraj filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev alıyor.

Fotoğraflar: Comcast, Sinema TV Sendikası

Paylaş:

Benzer İçerikler

70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Sendikayla tanışmasıyla birlikte plastik işçisi Esma’nın hayatında çok şey değişti. “Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Şimdi böyle bir dönemdeyiz. İşçilerin hiçbir hakkının olmadığı bir fabrikadaydık. Birlikte bütün bunları değiştirebileceğimize inandığım için bu eyleme başladım. Sendika artık ikinci evim gibi” diyor.
Barutçu Tekstil’de üç ayı aşkın süredir direnişlerini sürdüren kadınlar, direnişle birlikte özgüvenlerinin yerine geldiğini söylüyor: “Bizim elimizde güç varmış, farkında değildik. Kendimizde güç hissettik. Bu sendikalılığın bize verdiği bir şey. Özellikle bayanların birbirine bu kadar kilitlenmesi… Dayanışma… Yapabiliriz, bir şeyleri değiştirebiliriz.”
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!