“Sokak sokak gezen muhtar olacağım”

Gülsuyu Gülensu Mahallesi Muhtar Adaylarından Özlem Güneş: “Çalışmanın içine girince kadın adayların ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu gördük. Mahallede üç kadın adayız ve her birimizin yaratığı bir pozitif enerji var. Biz asla birbirimizin rakibi değiliz.” diyor.
Paylaş:

Seçim süreci ile birlikte mahallelerde evlerde görünmeyen kadınlar görünür olmaya başladılar muhtar adaylıkları ile tanıdığımız kadınları daha yakından tanımaya devam ediyoruz. Özlem Güneş, Gülsuyu Gülensu Mahallesi muhtar adaylarından biri. Şimdi de onun hikayesini dinliyoruz.

Kendinden bahseder misin bize?

Ben Özlem Güneş. Gülsuyu Gülensu muhtar adayıyım. 1977 Elazığ doğumluyum. Biz dört kardeşiz, iki erkek iki kız. Ben en büyükleriyim ablalarıyım ven. Ben beş yaşındayken İstanbul’a göç ettik. Böylelikle köylerinden binbir umutla büyük kentlere göç edenler kervanına bizler de katılmış olduk. Ana dilimiz Kürtçe. Dersim’de daha yaygın konuşulan Kirmanciki’yi, biraz da İngilizce biliyorum. Türkçeyi beş yaşımdan sonra öğrendim. Türkçe dışında hiçbirini akıcı rahat konuşmuyorum. Çok dilli olmak da güzel keşke insan kendini farklı dillerde de ifade edebilse ama bu kadarı da benim için iyi. Annem ev hanımı, babam emekli tahsildar. İkisi de çocuklarını büyüttükten sonra şimdilerde torunlarıyla mutlular.

Bize öğrencilikten evliliğe kadar olan yaşantından söz eder misin? Mesela ücretli çalışma hayatın oldu mu?

Tabii olmaz mı? Orta okula başlar başlamaz, tatillerde bir tanıdığımızın Ümraniye’deki atölyesinde çalışmaya başladım. Orada akşam mesaileri, hafta sonu mesaileri oluyordu. Mesela akşam mesai olunca Ümraniye’den Tuzla’ya gelmek zor oluyordu. O bölgede oturan halamın evinde kalıyordum o zamanlar. Lise bitene kadar böyle devam etti. Hatta orada press-ütüyü öğrenmiştim, press-ütücü olarak çalışıyordum.

Kız Meslek Lisesi mezunuyum. Resim yapmayı çok seviyordum en büyük hayallerimden biri bir resim atölyesi açmaktı. Mezun olduktan sonra kendi branşımda çalışmadım, bir bilgisayar firmasına girdim. Orada yedi yıl teknik servis elemanı olarak çalıştım.

Tekstilde biteviye çalışma

İki ayrı sektörde işçilik deneyimi kazanmışsın aralarındaki farklar neydi?

Şöyle söyleyeyim; Tekstilde süresiz bir çalışma şekli vardı. Yani sabah işe giderdik ama akşam mesaisi de olurdu.  Ben gitmezdim ama çoğunlukla hafta sonları da çalışırlardı, sürekli bir çalışma temposu vardı. Ama bilgisayar firmasına girdikten sonrası daha farklıydı. Çalışma saatleri düzenli, hafta sonu tatilleri olan, insanı önemseyen çalışma tarzları vardı.  Bazen hafta sonu mangal organizasyonları yaparlar, çalışanlarını Uludağ’a götürürlerdi. Ayrıca hafta sonu çalışan olduğunda onları ödüllendirirlerdi.

Bu iş yerinde çalışırken eşimle tanıştım. Kısa bir süre sonra evlendik çocuklarımız oldu. Hayatın yoğunluğu, koşturması derken hayalimi ertelemiş oldum. Bende biraz anaçlık bir duygusu var ve bunu çok seviyorum. Ortak aile binasında oturuyoruz. Eşimle evlenince buraya gelin geldim, 25 yıl oldu. 21 yaşımda evlendim. İki oğlum var. Büyük oğlum Spor Bilimleri Fakültesi’nden bölüm birinciliği ile mezun oldu. Şimdi de yüksek lisans yapıyor. Küçük oğlum hukuk okumak istiyor.

“En büyük hayalim resim atölyesi açmaktı”

Evlilik ve çocukların dünyaya gelmesi… Bu süreçte yarım bıraktığın, tamamlamak istediğin bir şeyler oldu mu?

Biraz önce de söylediğim gibi ben Kız Meslek Lisesi mezunuyum. En büyük hayalim bir resim atölyesi açmaktı. 2002’de 2 yıllık Açıköğretimi bitirdim. Daha sonra özel dersler vermeye başladım. Kimi zaman kendi evimde kimi zaman öğrencilerimizin evinde… Görsel sanatlarla birleştirince de bir atölyeye dönüştü. Şimdi atölyede bunların hepsini bir arada yapıyorum. Hatta görsel sanatlar üzerine yaptığım çalışmalarımı Instagram üzerinden siparişlerle il ve il dışı satışları yapıyorum. Şunu da belirtmek isterim ki buranın gelirini şu an yürüttüğümüz muhtarlık seçim çalışmasında kullandık. Şuna inanıyorum bir kadın isterse başaramayacağı hiçbir şey yok. Sadece kendisine inanacak ve harekete geçecek.

Tekrar ev içine dönersek evde iki oğlun eşin ve sen. Sen ev dışında ve de iki ayrı işte çalışıyorsun bize Özlem’in bir gününü anlatır mısın? 

Hafta sonu temizliğini eşimle birlikte yaparız. Alışveriş işlerini birlikte çıkar yaparız. Çocuklar derslerine yoğunlaştıkları için onlar kendi odalarından ve kullandıkları alanlarından sorumlular, bizim rutin hayatımız bu. İki çocuk annesi olarak her şeyi ben planlarım ve büyük çoğunlukla da bu planlamaya uyulur.  Örneğin sabah evden çıkmadan ev derli toplu olmalı, ortalıkta çamaşır bulaşık vs. olmamalı. Ben bunu biraz da annemden aldığımı düşünüyorum, çünkü annem hâlâ böyle yaşıyor. “Hani bir hissiyat vardır ya aniden ölürsek konu komşu eve geldiğinde evi kirli dağınık görmesin.” Düşünsenize kadınlar ölürken dahi misafir ağırlıyorlar. Ben de öyle yaşıyorum, o nedenle yemeğim her zaman hazırdır. Yarının yemeğini bugünden hazırlarım. Olur da aniden işim çıkarsa çocuklar eşim eve geldiklerinde sofra hazırlanabilsin. Ne kadar özel işler olursa olsun evi de idare etmek zorunda olduğum için her zaman planlıyımdır.

Bütün bu koşuşturmanın içinde kendine vakit ayırabiliyor musun? Mesela Özlem’le kaldığında neler yapmaktan hoşlanıyorsun?

Herkes odasına çekilince ortalığı kontrol ederim. Yapılacak işler varsa onları yaparım ve de saat gecenin kaçı olursa olsun kendime bir kahve yaparım. Loş ışıkta oturup sokağı seyrederken kahvemi içerim. Mesela gecenin kendi sesi vardır o sesi dinlerim. Sokaktaki kedilerin sesini duyarım, algım açıktır. Dikkat dağıtan bir olayı hızlı fark ederim. Bir de evimin her yerinde kitaplar var, kitap okumadan duramam. Ne kadar çok işim olursa olsun muhakkak gün içinde de kitap okumaya vakit ayırırım. Bu benim olmazsa olmazlarım arasında diyebilirim. Hatta arkadaşlarımızla kitap takasları yapar okuduğumuz kitapları birbirimize anlatırız. 

“Evimizde hayvan dostlarımız hep oldu”

Uyursam hayatı kaçırırım diyen kadınlar var… 

Evet uykuyu pek sevmem, çok az uyurum sabah erken uyanırım. Saat 06.00’da uyanırım, 6.15’te çayım hazırdır.   

Hafta sonları gün içinde uygun olduğumda uyumayı hiç sevmem. Biraz fazla uyusam hayatı kaçırdığımı düşünüyorum. Sokağı, insanları, hayvanları izlerim balkonda. Bu bazen pek de iyi değil. Çünkü huzurlu olamıyorsun çevrende olan şeylere karşı kayıtsız kalamıyorsun. Bir de muhabbet kuşumuz var son zamanlarda konuşmayı öğreniyor susmuyor. Ben şimdi burada konuşuyorum ya o içerde susmuyor. Evimizin içinde hep hayvan dostlarımız oldu, kedimiz, köpeğimiz, sokaktan sahiplendiğimiz hayvan dostlarımız hep oldu.

Anladığım kadarıyla çevrede ayırım yapmaksızın hayvanlarla da karşılıklı bir iletişimin var. Muhabbet kuşuna kelime öğretiyorsun…

Ben her iki balkona düzenli olarak yem su bırakırım. Sanırım geçen yıldı. Evde temizlik, boya-badana, tadilat işlerimiz oldu. Bu zamanda da onları ihmal ettim. Bir gün balkonda oturuyorduk güvercinlerden biri ağzında kurumuş gül bıraktı. Biz önce bir şey anlamadık. Yuva yapacak sandık. Diğer gün eşimle balkonda oturuyoruz tekrar kurumuş bir çiçek getirip bıraktı. Ben ona yem verdim yemini yedi gitti sonra üçüncü gün aynı güvercin tekrar geldi. Ağzında bir dal parçası ve masada benim önüme koydu. Orada anladım ki benimle iletişim kuruyor, bu çok güzeldi. Bu balkonumuz eski haline dönene kadar bir hafta sürdü. Bu anlattığım belki birileri için anlamsızdır ama benim için çok değerli.

“Sorumluluğumuzun bilincindeyiz”

Bu sürece nasıl geldin, neden muhtar olmak istiyorsun? 

İlk olarak kendime, “insanlar neden muhtar seçer” diye soru sormamla başladı her şey. 

Demek ki insanlar bir şeylerin değişmesini istiyor ve birlikte yol yürüyebilecekleri birisini arıyorlar, buradan başladık biz. Tabii bunun öncesinde mahalle adına sokak hayvanları için, mahallemiz için kimi ihtiyaç sahipleri ile yürüttüğümüz çalışmalarımız da vardı. Bunlar aslında birikimin de sonu diyebiliriz. Ben ve benim gibi samimi arkadaş grubumuz, buralarda yapılmayan eksik kalan pek çok şeyi yapıyoruz. Bu fikir gruptan çıktı dolayısıyla ortak alınmış bir karar. Mahalleliyle resmi kurumlar arasındaki bir köprüdür muhtarlık. Bir kadın olarak burada olmam gerektiğini düşünüyorum. Ve oldukça karşılık gördük. Sokağa çıkıyoruz bir anda sokak küçük bir miting alanına dönüşüyor. Çalışmalarımızı daha çok ziyaret ve toplantılar olarak planlıyoruz. Aslında çalışmanın içine girince kadın aday olmanın büyük ihtiyaca dönüştüğünü görüyoruz. Gülsuyu Gülensu Mahallesi’nde üç kadın adayız ve her birimizin yaratığı bir pozitif enerji var. Biz asla birbirimizin rakibi değiliz. Biz mahallemizi bu zamana kadar sadece erkek adayların muhtar olduğu, kadınların sadece onlara oy verdiği durumdan çıkartmak istiyoruz. Dediğim gibi daha iyi yönetmek için bu sorumluluğu almaya aday kadınlardan biriyim. Ben ve arkadaşlarım yürüttüğümüz çalışmalarda gücümüzü gördükçe moral motivasyonumuz artıyor. Elbette ben ve aza aday arkadaşlarım, omuzlarımızdaki sorumluluğun bilincindeyiz. Ve diyorum ki “Ben arabalı muhtar olmayacağım, ben sokak sokak gezen muhtar olacağım.” Bu eski muhtarlık yöntemidir ve ben bunu geri getireceğim. Bu konuda iddialıyım.

Aynı mahallede üç kadın muhtar adayısınız. Yukarıda kısaca özetledin, bu süreçte yaşadığın herhangi olumsuz bir durum oldu mu?

Ben adaylığımı 1 Eylül’de açıkladım ve seçim çalışmalarımızın startını o zaman başlattık. O zamandan bu zamana kadar benim ya da ekibimizden kimse olumsuz bir durumla karşılaşmadık. Diğer aday kadın arkadaşımızın pankartları yırtılmıştı. Buna karşı bir basın açıklaması yapıldı.  Burada önemli olan dayanışmayı büyüterek ilerlemek. Kadın kadının kurdu değil, yurdu olmalı diyorum.

Mahallede psikolojik danışmanlık hizmeti

Çalışmalar esnasında karşılaştığın ilginç diyalogların muhakkak olmuştur, birini anlatır mısın? 

Öncelikle şöyle söyleyeyim mahallemizde, çevremizde ciddi bir dayanışma. Aslında bunları söylemek istemiyorum. Biz bir elin verdiğini diğer el duymasın, kültürüyle büyüdük o nedenle konuşmak istemiyorum. Ama geçen gün çalışmada bir teyzemiz elimden tuttu ve bizimle yaşadığı özel sorunlarını konuştu. Ben üç gün buna ağladım ve çok etkilendim. O zaman “muhtarlık binamızda 15 günde bir ücretsiz uzman psikologlar eşliğinde destek seminerleri düzenleyeceğiz ve özel olarak destek almak isteyen herkes bundan ücretsiz yararlanacak” dedik. Bu bir seçim vaadi değildir. Bunun için hemen psikolog arkadaşlar ile görüşüp, birlikten gönüllü çalışmanın sözünü dahi aldık. Ve bu çalışmalarda karşılaştığımız en önemli detay kadınlar aslında çok yalnızlar ve kendilerini dinleyebilecek, kendilerini ifade edebilecekleri alan ve olanaklara ulaşamadıkları için de işte biz burada köprü olmak için adayız.

Ek olarak, muhtarlığı biz yönettiğimizde, 15 günde bir kadınların el emeğini sergileyip satabilecekleri stant günleri oluşturacağız. Benim zaten yaptığım bir şey, bunu mahallede yaygın hale getirmek gibi planlarımız var.

Şimdilik son olarak ne söylemek istersin?

Biz üç kadın adayız. Üçümüze de başarılar diliyorum. Gerçekten en iyi çalışacak olan biri kazansın istiyorum. Yolumuz açık olsun.  

Ana Görsel: Özlem Güneş’in sosyal medya hesabından alınmıştır

Paylaş:

Benzer İçerikler

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki kadın işsizliği ve kadınların çalışma hayatında yaşadığı ayrımcılık ve emek sömürüsüne ilişkin meclis araştırması yapılmasını talep etti. Önergenin ayrıntılarını, kadın emeğinin niteliğini ve sorunları, çözüm önerilerini Özgül ile konuştuk.
Sevda Karaca geçtiğimiz dönem parlamentoya girdi. İşçi grev, direniş ve eylemlerinin hemen hemen hepsinde onu görmeye başladık. 1 Mayıs onunla emeğin ve kadın emeğinin sorunlarını konuşmak için en uygun gündü. Sevda “Kadınların hak ve hayatlarının kadın emeğinden bağımsız ve bağlamsız görülmemesi ve değerlendirilmemesi” gerektiğinin altını çizerek, kadın yoksulluğu ile mücadeleye vurgu yapıyor.
Maltepe Zümrütevler Mahallesi muhtar adayı Gülbin Demirel yakından tanıdığımız bir isim. Carrefoursa’da çalışırken Tez Koop-İş Sendikası’nın işyeri temsilciliğini yapmış, sarı sendikayla anlaşamayınca sürgün üstüne sürgün yiyerek işten atılmıştı. Atıldığı gün çadır kurduğu Maltepe Carrefoursa önünde 60 gün direniş yürütmüştü. Şimdi aynı bölgede muhtarlığa talip.
Yerel seçimlerde sahada olanlar arasında en dikkat çekici yüzler kadın muhtar adayları. Erkekler için tasarlanmış mahallelerin yönetimine talip olmak hayli radikal bir karar çünkü… Manisa Eroğlu mahallesinde de herkesin bakışları muhtar adayı Nurhayat’a çevrilmiş durumda.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!