Grevin sembol pankartlarından biri de ver.di amblemli masaya “Biz yoksak iş de olmaz” diye yumruk vuran bir kadın işçi eliydi. Berlin Brandenburg, Bochum, Münih, Nürnberg, Stutgart’ta direniş ve eylemlere katılanlar içinde kadınlar en önde yer alıyordu. Üretim merkezinin sanayiden hizmet sektörüne kaydığı Almanya gibi kapitalist bir ülkede, sektörün yüzde 66’sını kadınlar oluşturuyor.
Almanya’da sektörde 138 bin civarında şirket bulunuyor ve ver.di’ye göre 1 milyon 900 kadar insan bu şirketlerde çalışıyor. Yani yıllık cirosu trilyonlarca avroyu bulunan güçlü bir endüstriden bahsediyoruz. Son dönemlerde şirketler birleşme yoluyla büyürken, az sayıda işçiyle, daha esnek bir biçimde çalışmayı hedefleyen patronların işçiler üzerindeki baskısı artıyor. Güvencesiz ve geçici istihdamla karakterize edilen sektörde, özellikle yaşlı kadın işgücünün ciddi yoksullukla karşı karşıya olduğu ise bilinen bir gerçek.
İşçiler paylarına düşeni istiyor
Temel olarak ücret anlaşmazlığı gibi görünen uyarı grevinde taşınan pankartlardaki sloganlar, az işçi ile çok iş yapmak, ev ile çalışma yaşamı arasındaki uyumsuzluk (bakım hizmetlerinin yetersizliği), artan hayat pahalılığı gibi genel ve kadınlara yönelik sorunlara da işaret ediyor.
Uyarı grevi eylemlerini bölgesel planda yürüten ver.di, grev öncesinde küresel market zincirlerini hedefleyerek, “Tüccarlar son dönemlerde kâr üstüne kâr elde ederken, enflasyon karşısında ücretleri eriyen çalışanlar paylarına düşeni istiyor. İşçiler alkış ve el sıkışmadan daha fazlasını hak ediyor” açıklaması yaptı.
Ver.di’nin uyarı grevi, uluslararası ticaret ve hizmet sözleşmeleri ile birbirine bağlanan küresel kapitalist şirketlere karşı mücadele konusunda da işçilere yol, yöntem göstermesi açısından önemli. Çünkü bu hipermarketler artık değişik yöntemler denemeye başladılar. Almanya örneğinde patronlar, toptan ve perakende sektöründe yapılan küresel sözleşmelerin dünya ölçüsünde bağlayıcı olduğunu ileri sürerek bölgesel meslek birliklerini ve ticaret odalarını da harekete geçirdiler ve grevin yasadışı olduğu yönünde ihbarda bulundular.
Tek yol grev
Ver.di yönetim kurulunda perakende sektöründen sorumlu yönetici olarak görev yapan Stefaine Nutzenberger, tekil işverenler ile onların meslek birliklerinin, fiyat kırarak makul zammı reddettikleri gerçeğini gizlemek ve dikkatleri başka yöne çekmek amacıyla yasadışı grev vurgusu yaptıklarını belirttikten sonra şöyle diyor:
“Taleplerimiz, genel ya da tekil toplu sözleşmeler çerçevesinde yerine getirilmesi mümkün taleplerdir. Zaten haziran ayı içinde çeşitli iş mahkemelerine açılan davaların hepsini biz kazandık.”
İşçiler tarafından büyük destek gören uyarı grevlerinde, artan fiyatlar karşısında reel ücretin de buna paralel olarak artması gerektiği sıkça vurgulanıyor. Patronların işçilerin sürüklendiği ekonomik sıkıntıyı bütünüyle görmezden geldiğini belirten Nutzenberger, şöyle devam ediyor:
“Çalışanların geçimlerini sağlayabilecekleri bir yaşam ücreti artışına ihtiyaçları var. Son derece yüksek fiyatlara karşı koymak için bir şeyler yapmalısınız. Çalışanların durumlarına dikkat çekmelerinin tek yolu ise grev.”
Ver.di taleplerini şu şekilde sıralıyor:
- Ayda 400 avrodan az olmamak koşuluyla yüzde 13’lük bir ücret artışı
- Stajyer ücretlerinin 250 avrodan yüksek tutulması
- Geçerlilik süresi 12 ay olan bir sözleşme
- Genelleştirilmiş toplu sözleşmeler
Ancak patronlar, işçilerin taleplerine kulak tıkayarak yüzde 5,3’lük bir zammın üzerine çıkmak istemediler. Buna ek olarak sadece bir aylık seyyanen zam teklif ettiler. Sendika geri adım atmak istemediğini vurguluyor. Ağustos ayı Almanya’da da sıcak geçeceğe benziyor.
Kaynaklar
https://www.verdi.de/themen/geld-tarif/++co++416caad6-d9f8-11ed-9920-001a4a16012a
Fotoğraflar: Ver.di