Mayalanan ve hazır hale getirilen hamurlar, tandır evlerine taşınarak burada ekmek haline getirilip pişiriliyor. Yakılan tandırla birlikte yoğun duman altında zorlu bir ekmek pişirme telaşına düşen kadınlar, arada bir temiz hava almak için biraz tandırdan uzaklaşıyorlar. Diyarbakır ve çevre illerde tandır yerin üstünde yapılırken Van ve çevre illerde ise yerin dibinde yapılıyor. Yöreden yöreye tandır ekmeğinin yapımı değişse de ortak olan durum, kadınların sağlıksız koşullara rağmen bu ekmeği yapmaları. Batmanlı Yasemin Saygı da bu kadınlardan biri. Pandemi sürecinde eşi işsiz kalınca o da geçinmek için evinin bahçesindeki tandırlardan ekmek yapmaya başladı.
Ismarlıyorlar, yapıyoruz
Bahçelievler mahallesinde oturan Yasemin, hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Dört yıldır ekmek pişiriyorum. Benimle beraber eşim, kayınbabam ve kaynanam var. Onlarla el ele verip bu işi yapıyoruz. Tandır ekmeğini eskiden haftada bir gün kendi evim için yapıyordum. Pandemi döneminde eşim işsiz kalınca bunu iş olarak yapmaya başladık.”
Yasemin’in yaptığı bir tür evden iş yapma, bu çalışma biçimine özgü tüm sorunları yaşıyor, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin olmadığı bir ortamda saatlerce tandır başında kalıyor:
“Altı gün ekmek yapmak için tandır yakıyorum. Biz mahalledeki insanlara ekmek veriyoruz. İnsanlar gelmeden önce arıyorlar ‘Bize şu kadar ekmek ayır’ diye, ben de ona göre ekmek yapıyorum. Sonra telefon açıyorum, gelip ekmeklerini alıyorlar. Sadece özel müşterilerim var. Temiz de yapıyorum. İnsanlar da bunun için ekmeği benden almayı tercih ediyorlar. Sabah yedide kalkıyorum. Ortalama 10 saat çalışıyorum. Kalkıp tandırları yak, hamuru yoğur derken bir gün bitmiş oluyor.”
İşin zorluğuna dikkat çeken Yasemin şöyle devam ediyor: “Tandır çok zahmetli bir iş. Yazın aşırı sıcak, kışın da çok soğuk. Ekmek yapmayı kayınvalidemden öğrendim, daha önce bilmiyordum.”
Sürekli artan fiyatlardan o da şikâyetçi, “Ekmeğin tanesi şimdi 6 TL. Unun torbası 500 TL olmuş. Geçen yıl ekmeği üç liraya satıyorduk ama unun torbasını 125 TL’ye alıyorduk, işimiz iyiydi. Şimdi sadece geçinmek için yapıyorum. Bir torba undan 250 tane ekmek çıkıyor, siz hesaplayın” diyor.
Mahallede onun dışında ekmek yapan olmadığını söyleyen Yasemin, “Pandemiden dolayı iş yok, Batman’da zaten iş yoktu. Mecburen bir iş yapmak zorundaydım. Organize olmayı gerektiren bir iş bu, evdeki tüm bireylerle ortak yapıyoruz. Ekmek yapmayı seviyorum ve yaptığım ekmek de gerçekten çok güzel” diye konuşuyor.
Hem çocuklar hem ev işi hem tandır
Yasemin, çalışmadan kaynaklı iş kazalarına ve meslek hastalıklarına da vurgu yapıyor: “Pek çok kadının ekmek yaparken yüzü yanıyor. Tandıra düşen kadınlar da var. Yemesi güzel ama yapımı riskli. Bu işi yapanlar tandır dumanından kaynaklı astım ve bronşit gibi hastalıklara da yakalanıyor.”
Çocuklarının okula gittiğini ve masraflarının çok olduğunu anlatan Yasemin, bir taraftan da ev işleriyle boğuştuğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Ev kayınbabamın evi, iyi ki kira değil. Kira olsaydı geçinme imkânım hayatta olmazdı. Kadınlar olarak işimiz zor. Hem ev işi hem çocuklar hem de tandır çok yorucu oluyor. Beni bu işe teşvik eden, kimseye muhtaç olmadan kendi imkânlarımla para kazanmak oldu. Kadınların ekonomik olarak ayakta durması çok önemli.”