Anna LoPizzo: Ekmek Gül Grevi’nin gizli kahramanı

İtalyan göçmen işçi Anna sonradan üzerine kahramanlık şiirleri yazılan Lawrence grevinde polis kurşunu ile hayatını kaybetti.  Pek çok hemcinsi gibi uzun süre kimse onu anmadı.  Mezarı 88 sene sonra bulundu.  Nasıl yaşadı,  mücadele etti? Hala çok az bilgi var onunla ilgili elimizde.
Paylaş:
Derleyen: Serap Güre, Necla Akgökçe

İtalyan göçmen işçi Anna sonradan üzerine kahramanlık şiirleri yazılan Lawrence grevinde polis kurşunu ile hayatını kaybetti.  Pek çok hemcinsi gibi uzun süre kimse onu anmadı.  Mezarı 88 sene sonra bulundu.  Nasıl yaşadı,  mücadele etti? Hala çok az bilgi var onunla ilgili elimizde. 

Geniş oto yolları, jet uçakları, uzay istasyonları gibi fabrikaları, son model bilgisayarları, tabletleri, cep telefonlarını gündelik hayatımıza girmesine yol açan küresel kapitalizmin modern zamanlarında bile işçilerin kaderi pek değişmedi. Pek çoğunun varlıklarından ölümleri ile haberdar oluyoruz;  Pandemi koşullarında Gaziantep’te bir tekstil fabrikasında, Trakya’da örgütlü bir metal iş yerinde veya televizyonlarda ürünü anında kapınıza getiren kocaman bir alışveriş mağaza zincirinde, ya da mevsimlik işçi olarak üç kuruş kazanmaya giderken yollarda trafik kazasında… Gazete haberlerinden öğreniyoruz, isimlerini.

Bu eskiden de öyleydi. Ölümüyle yaşamına ve mücadelesine tanıklık ettiğimiz bir kadın eylemciyi tanıtmak istiyoruz sizlere. Anna LoPizzo;  kadın işçi tarihi ile ilgileniyorsanız onu Lawrence grevi sırasında vurularak öldürülen göçmen kadın işçi, diye biliyorsunuzdur. Fakat annesi, babası, kardeşleri var mı, evli mi bekar mı nerede oturur, ne yer içer, neyi sever, ne yazık ki onun yaşamına dair pek az bilgi var elimizde. Tarihe geçen pek çok kişinin kısa biyografilerinin yer aldığı Wikipedia’ya baktığınızda, isminin yanında bir doğum tarihi göremiyorsunuz, örneğin.

29 Ocak’ta grevdeki işçiler barışçıl bir gösteri yaparlarken polis saldırısı sonucu yaşamını kaybetti, denildikten sonra erkek tarihçilerin ve sendikacıların tanıklıklarıyla Lawrence Grevi anlatılıyor.  Ertesi gün gazetelerde olayın veriliş biçimi şöyledir:  Kimliği belirsiz bir eylemci kimliği belirsiz biri tarafından öldürüldü. Oysa polisin adı Oscar Benoit’ti ve silahını ateşlediğini onlarca işçi görmüştü. Suçlu olarak polis değil greve önderlik edenler tutuklandı.

Anna LoPizzo mezar taşı

Göçmen, kadın ve yalnız

Ölümü, cenaze töreni, vurulması hakkında grevdeki bazı işçi sınıfı önderi adamların ne söylediğine dair bilgiler yer alıyor, biyografisinde. Çok sonraları bulunan mezarına, çok sonraları dikilen granit mezar taşındaki ölüm tarihi, yaşı ve bir de ekmek ve gül figürü. Neredeyse iki yazılı kaynaktan biri. Ölüm tarihi 29 Ocak 1912 diye yazılmış, altında da ölüm yaşı var 34.  Bu yaşta mı öldü tam olarak bilemiyoruz. İsminin bile Anna LoPizzo değil, Anna La Monica olduğu, küçük yaşta çalışmak zorunda kaldığı için ismini ve doğum tarihini değiştirdiği söyleniyor. Dönemin acımasız sömürü koşullarında, pek çok göçmen çocuk işçi bu yola başvurarak çalışma izni alıyormuş çünkü.

İnternet taramalarından ölüm belgesine ulaşabiliyorsunuz. Orada doğum tarihi ve yeri 1880 İtalya diye yazıyor. Evli bekar hanesinin karşısında bekar sözcüğü var.  Belgede baba adı; Gaetano Lopizzo, anne adı Guiseppa Romandetta diye geçiyor. Bir işçi pansiyonunda kaldığı söyleniyor. Cenaze masraflarının isminin açıklanmasını istemeyen bir hayırsever tarafından ödendiği,  belirtiliyor.  Onunla birlikte çalışan arkadaşları parmağında bir alyans taşıdığını söylüyorlar, fakat cenazeye katılan bir koca yok, cenaze töreninde yalnız amcası bulunuyor. Törende bütün işçiler sıraya girerek onu teker teker selamlıyorlar, bu sahne fotoğraflanmış. Cenazesi İmmaculate Conception Mezarlığı’nda bir yoksulun mezarı üzerine defnediliyor.

88 yıl kimse ziyaret etmiyor ve işçi sınıfının isimsiz kahramanlarından biri olarak unutulup gidiyor.

1990 yılında artık geleneksel hale gelmiş şehrin “Ekmek ve Gül” Festivali’nde Lawrence Grevi ana tema olarak ele alınmıştı. Yıllardır Anna’nın mezarını bulma peşinde olan Dave Morris, o şehirde Anna’nın mezarını araştıran başka bir araştırmacı olan Dexter Arnold ile tanışıyor. Mezarlık kayıtlarının ve haritalarının peşine düşüyorlar, uzun süre araştırdıktan sonra Anna’nın gömüldüğü yeri buluyorlar. Mezarın çevresini temizliyor ve granitten bir anıt mezar yapmak için Granit İşçileri Sendikasına başvuruyorlar. Bölge’de Barre granitleri çok ünlüdür. İşte üzerinde ekmek ve gül amblemi bulunan anıt mezar böyle yapılıyor. Massecusset Lawrence Grevi daha sonra epey araştırmaya, sözlü tarih çalışmasına konu oluyor fakat Anna hakkında hala bildiklerimiz çok sınırlı.

Bir fotoğrafın izinde

Lawrence Grevi sırasında dayanışma eylemleri çerçevesinde bir grup grevci işçi çocuğu bakılmak ve beslenmek üzere Vermont yakınlarındaki Barre kasabasına getirilir. Bu çocukların öğretmenleri ile birlikte dış cephesi tuğla olan bir binanın merdivenlerinde çekilmiş bir resmi vardır. Bina Sosyalist Parti Toplantı Salonudur.

Fotoğraflar önemli tarihsel materyallerin başında gelir. İşte bu çocukların fotoğrafları da tarihin eksik kısımlarının tamamlanmasında önemli bir rol oynamıştır… Barre Sosyal Tarih Grubu 1997’deki  Lawrence Massachussets’teki Ekmek ve Gül Festivali’nin girişine bu resmin asılmasını, burada babalarını ve büyük babalarını gören kişilerin gelip kendilerine haber etmesini istiyorlar. Salvatore Savinelli isimli 80 yaşını geçmiş bir erkek, sosyal tarihçilerin standına uğruyor. Fotoğrafın en sağında bulunan kişinin babası Angelo Savinelli’ye ait olduğunu söylüyor. Daha sonra evlerinde bulunan bir nişan fotoğrafı ile bu fotoğraf eşleştirilerek grevde önemli görevler yapan Angelo Savinnelli’nin hikayesine varılıyor. Konuyu araştıran Sosyal Tarih Grubu, Barre’ye geri döndüklerinde  yeniden var olan kaynakları ve gazeteleri tarıyorlar. Ve onlardan birinde A. Sassinelli’ye ait bir mektup buluyorlar. Yapılan araştırmalar sonucunda haberi yazan gazetecinin Savinelli’yi Sassinelli olarak yazdığı ve o dönemde göçmen isimlerinin pek çoğunun yanlış yazıldığı bulunuyor. Grup Lawrence grevine katılan pek çok kişinin hikayesine bu fotoğraftan hareketle ulaşıyor.

Kadın tarihçi Ardis Cameron’un sözlü tarih anlatılarına dayanarak 1995’de yayımladığı Radicals of the Worst Sort: Laboring Women in Lawrence, Massachusetts (Radikallerin en tehlikelileri: Lawrence Massachussetts’ten  Emekçi Kadınlar) isimli,  kitap ise Ekmek ve Gül Grevini toplumsal cinsiyet ve sınıf üzerinden anlatır.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!