“Tek beklentimiz ‘tek adam’ı göndermek!”

Seçimlere çok az bir zaman kala, işçi kenti Bursa’da biri metal, diğeri hizmet sektöründe çalışan iki kadın işçiyle bir araya geldik; onlarla hem öncelikli sorun ve taleplerini hem de 14 Mayıs günü ve sonrasına dair beklentilerini konuştuk.
Paylaş:

Hizmet sektörünün bitmek bilmeyen taleplerine yetişemediklerini söyleyen kadın işçi R.D, çalışma şartlarının ağırlığından yakınarak başlıyor konuşmaya. “Mağazacılık sektörünün ne kadar zor olabileceğini tahmin ediyorsunuzdur” diyor. Molalar dışında oturmanın yasak olduğuna ve saatlerce ayakta çalışmalarına karşın kendilerinden her zaman güler yüzlü olmalarının beklendiğine dikkat çekiyor.

Mağazaların görünen yüzü olarak kadın işçilerin her zaman daha fazla gülümsemek zorunda kaldığını belirten R.D, gün boyu kısacık molalarla, parlak ışıklar altında hizmet vermeye çalıştıklarını söylüyor ve ekliyor:

“Her zaman hareketlerimizin izlendiği bir ortamda, bize boş bir anımızda dahi nefes aldırmayan şartlarda çalışıyorum. İşe başladığımdan bu yana haklarımda iyileştirme de olmadı, yıllardır aynı şekilde çalışmaya devam ediyorum.”

Kim kazanırsa kazansın mücadeleye devam

Bu seçimden tek beklentisinin ‘tek adam’ın gitmesi olduğunu söyleyen R.D, “Gittiğinde de kazanan ismin vaatlerini ne kadar yerine getireceğini merak ediyorum” diye konuşuyor.

“Haklarımız için, daha iyi çalışma koşulları için mücadele etmeden bir kazanım sağlamamız çok zor” diyen R.D, bu nedenle seçimleri kim kazanırsa kazansın mücadele etmeye devam edeceğini belirtiyor.

14 Mayıs seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğini söyleyen R.D, bu tercihine gerekçe olarak, Kılıçdaroğlu’nun en çok oy alabilecek aday olduğunu ve Tayyip Erdoğan’ı gönderecek potansiyelinin bulunduğunu ifade ediyor.

Sendika atıl kalıyor

P.K, Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB), otomotiv yan sanayisi üzerine faaliyet gösteren büyük metal fabrikalarından birinde çalışıyor. Dokuz yıl önce işe başladığını, ‘metal fırtına’ya* tanıklık ettiğini, buna karşın haklarında ve çalışma koşullarında herhangi bir iyileşmenin olmadığını söylüyor:

“Benim çalıştığım fabrikada Türk Metal Sendikası örgütlü. Biz burada ağır şartlarda çalışıyoruz. Bu şartlara dayanamayan arkadaşlarımız işyerinden ayrıldı, çok fazla insan çıkış yaptı. Bu süreçte sendika ne yaptı derseniz, atıl kaldı. Çıkanların yerlerine birileri alınmadı ve biz daha fazla çalışmak zorunda bırakıldık.”

“Aman aman bir şey beklemiyorum, en azından ‘tek adam’ın gönderildiği ve bir şeylerin yapılabilirliğinin mümkün olduğunu görmek istiyorum.”

P.K.

İş güvenliği prosedürleri göstermelik

Erkeklerle aynı işi yapmalarına karşın kadın işçilerin maaşlarının daha düşük olduğunu belirten P.K, sendikanın bu konuda da pasif kaldığını düşünüyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki eksikliklere de dikkat çekerek, “İş güvenliğiyle ilgili prosedürler hiçbir şekilde tam anlamıyla uygulanmıyor, göstermelik işler yapılıyor” diyor.

Bu nedenle P.K.’nin seçimlerden sonrasına dair ilk beklentisi, işyerlerinin denetime alınması. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri ile çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyor. Bu talepleri doğrultusunda oyunu Kılıçdaroğlu’na vereceğini belirterek şöyle devam ediyor:

“Aman aman bir şey beklemiyorum, en azından ‘tek adam’ın gönderildiği ve bir şeylerin yapılabilirliğinin mümkün olduğunu görmek istiyorum.”

21 yıllık AKP iktidarında insani koşullarda yaşamanın ve çalışmanın neredeyse imkânsız hale geldiğini söylüyor P.K. Bu şartlar altında hem maddi hem manevi açıdan ayakta durmanın giderek zorlaştığını dile getiriyor. Ağır sanayide çalışmalarına karşın aldıkları maaşların son derece yetersiz olduğunu, bu durumun fabrikadaki ve OSB’deki kadınların hayatını doğrudan etkilediğini söylüyor ve ekliyor:

“Biz kadınlar hem evde hem işte çalışıyoruz. Ekonomik olarak da hem evi ve ailemizi geçindirmek hem de kendi yaşamımızı idame etmek zorundayız. Ama aldığımız maaşlar bunu karşılamıyor. OSB’lerde çalışma süreleri, koşullar, ücretler, her şey insani olmaktan çok uzak bir anlayışla belirleniyor.”

OSB’ler biz kadınlara mecbur

OSB’lerde yüzde 10 oranında kadın kotası olduğuna ve işverenlerin bu kotadan vergi indirimi için yararlanmak istediklerine de dikkat çekiyor P.K. “Olabildiğince kadın çalıştırmak istiyorlar, hem ucuz iş gücümüzden hem de kotadan yararlanmak için. Bize muhtaçlar ama insani koşullarda çalışma hakkımıza göz dikiyorlar” diyerek, taleplerinin insanca yaşamak ve çalışmak olduğunun bir kez daha altını çiziyor.

Ardından kadın işçilerin bir diğer yakıcı sorununa, kreş meselesine getiriyor sözü. Fabrikaların çoğunda kreşin olmadığını, kadın işçilerin çocuk bakımı için binlerce lira harcamak zorunda kaldığını söylüyor. Bu durumun kadınların çalışmasının önündeki en büyük engellerden biri olduğunu vurgulayan P.K, “Madem kadın çalışma kotası var, o zaman bu engeller ortadan kaldırılsın, kadınların rahatça çalışabileceği ortamlar yaratılsın. Bir kreş talebinin karşılanması çok zor değil” diye konuşuyor.

Regl izninin de talepleri arasında olduğunu belirten metal işçisi P.K, sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Biz kadınlar bu OSB’lerde, ağır sanayide çalışıyor ve üretiyoruz. Emeğimizin karşılığını, taleplerimizin artık görülmesini istiyoruz. Erkeklerden daha az ücretlere çalışmak istemiyoruz. Bu nedenle seçimlerde bu erkek iktidarına tepki göstereceğiz.”

*Türk Metal’e tepki olarak Bursa’daki otomotiv fabrikalarında Mayıs 2015’te başlayan ve hızla diğer illerdeki fabrikalara da yayılan büyük işçi direnişi.

**Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.

Fotoğraf: AA (temsilidir)

Paylaş:

Benzer İçerikler

Biri boşanmış ve küçük çocuğu olduğu için sosyal yardım alıyor. İçlerinde yeni emekli olan da var, ücretli çalışmayı sürdüren de. Geçim sıkıntısından yakınıyorlar ama hükümet değiştiğinde, durumlarının düzeleceğine de inanmıyorlar. Bu seçimlerde de AKP’yi desteklemeye devam eden kadınlara kulak veriyoruz…
Kocaeli’nden feminist kadınlar, 14 Mayıs’ta halkın yarısının tek adam rejimine ‘dur’ dediğine dikkat çekiyor. “Biliyoruz ki kadınlar karanlıktan kurtulursa tüm toplum kurtulur. Ya bu koyu karanlığı birlikte yırtacağız ya da nefessiz kalacağız” diyorlar. Tüm kadınları oy vermeye, sandıklara sahip çıkmaya, mücadeleye çağırıyorlar.
Kadın işçilerle 14 Mayıs seçimlerini ve 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci turu konuştuk. Endişeliler. HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesi, kaygılarını daha da artırmış. Erdoğan’ın gitmesini istiyorlar. Hayat pahalılığının sona ereceği, kadın olarak kendilerini özgür ve güvende hissedebilecekleri bir ülke düşlüyorlar.
“İstanbul Sözleşmesi’ni geri kazanmak, 6284 sayılı yasayı değiştirmek isteyenlerin karşısında durmak, dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımıza sahip çıkmak artık en önemli mücadelemiz. Geri adım atmayacağız, bu karanlığa teslim olmayacağız!” diyen Adıbelli, tüm kadınları oy kullanmaya çağırıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!