Ayla Önder onderayla@gmail.com
Geleneksel kıyı balıkçılığına emek veren pek çok kadın var. Fakat erkek mesleği olarak kabul görmesinden dolayı, ağları denize atanların arasında kadınların da olduğu düşünülmüyor bile. Cinsiyet eşitsizliğinin çok sert bir biçimde yaşandığı bu ağır işte, yasadışı ve aşırı avlanmanın neden olduğu tahribattan da en çok kadınlar etkileniyor. Kadın balıkçılar sigortasız ve örgütsüzler. Kadın Balıkçılar Derneği de bu sorunlardan hareketle kurulmuş zaten. Onlara kulak veriyoruz.
Ülkemizde yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlayan balıkçılık sektöründe görünmez kadın kahramanlar var. “Kadın Balıkçı” kavramı bugüne kadar hayatın her alanında karşımıza çıkmadı. Ama üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin birçok kıyısında kadın balıkçılar işlerini severek yapıyor. Erkeklerin zihninde ise bir soru işareti; “Kadın balıkçılık yapar mı?” Oysa denizlerde yaşamın deniz canlıları aleyhine bozulduğu gerçekliğinden hareketle denize en çok da kadınların yakıştığını söyleyebiliriz. Kadın Balıkçılar Derneği’ne göre; “Kadınların tanınmaları ve güçlenmeleri hem kıyıların korunması hem bol balık hem de sağlıklı denizler anlamına geliyor! Bu nedenle onların sektörde kalmasını sağlayacak koşullar oluşturulmalı.”
Erkek egemen dil hâkim
Dernek, balıkçılıkta cinsiyet ayrımcılığının giderilmesi ve bu alana emek veren kadın balıkçıların ön planda olması gerektiğine inanıyor. Ayrımcılıkla mücadele denizlerin ve balıkçılık sektörünün sorunlarını çözmede de önemli. Bunun için öncelikle onları balıkçı kooperatiflerine ortak olma konusunda teşvik ediyorlar. “Balıkçılık benim anne ve babamın uğraşıydı” diye söz başlayan her kadın için bu mesleğe dair sevgi, damarlardaki virüs gibi. Denize tutkulu bir insanın bir daha vazgeçmesi zor. Dernek, kadın varlığının daha görünür olmasının hem sektör hem de denizlerin korunması için önemli olduğu fikrinin altını ısrarla çiziyor. Ne var ki erkek egemen dilin hâkim olduğu gemicilik, teknecilik eleman ararken bile “gemi adamı” arıyoruz şeklinde ilan verecek kadar cinsiyetçi bir sektör!
Sevda vapur yolculuklarında başlamış
Sevinç Üsküplü Konkuş, Kadın Balıkçılar Derneği Yönetim Kurulu’nun beş başkanından biri (Dernekte başkanlık yok, eşbaşkanlık var). Aynı zamanda İstanbul Zeytinburnu Su ürünleri Kooperatifi’nin yönetiminde. Ayrıca İstanbul Birlik temsilcisi. 56 yaşında. Profesyonel tekne sahibi. Yılın yarısını teknede denizde yaşıyor. Çocukluğunda Yalova’da akrabalarının tekneleri varmış. İçten içe “teknem olsa” diye hayal kurarmış. Ama asıl vapur yolculukları yaparken tekne sevdası başlamış. “Annem ve babam pek aşina değillerdi. Fakat eşim de deniz tutkunu ve dalgıçlık yapan biri olunca kendimi o ortamda buldum” diyor ve ekliyor; “Ben bu işin hep mutfağındaydım. Tekne tamir ve bakımından olta yapımına, temizliğine kadar her işi yaptım. Özellikle tekne boya-bakım vs. benim işimdi.” Kadın balıkçıların sayısının hayli fazla olduğunu fakat “görünür olmadığını” söylüyor.
Kadın balıkçıların emekleri fark edilmiyor
“Peki, balıkçılığı sadece erkekler yapıyormuş gibi algılıyoruz, neden?” sorusuna karşılık şunları söylüyor Sevinç Üsküplü Konkuş; “Kadın balıkçılar erkek egemen bu meslekte yapısal sorunlar yaşıyorlar. Çünkü kendine güvenleri çok yok. Teknelerinde hissedar olmadıkları için resmi kayıtlarda görünmüyorlar. Balıkçılık kooperatiflerine katılamıyorlar, ortak olamıyorlar. Dolayısıyla kadın balıkçıların emekleri fark edilmiyor. En önemlisi kadın balıkçılar örgütlenemiyor, karar mekanizmalarında yer alamıyor. Oysa tekne sahibi veya hissedarı olduklarında kooperatiflerinde görünürlükleri artacak. Karar mekanizmalarında yer alacaklar”
Yaman çelişki!
Bir başka enteresan durum da , “Gemide kadın uğursuzluktur” lafı! “Kadın şeytandır”, “Kadının hilesinden korkacaksın”, “Kadın hilecidir”, “Kadına güvenilmez” gibi pek çok safsata sözün denizdeki versiyonu. Kadınların gemilerden dışlanmasının uzun bir geçmişi var. Hatta Avrupa’da bir halk deyiminde de bu durum açığa çıkıyor; “Teknede kadın donu, kavga ve cinayettir sonu” deyişi dahi var! Bu ve benzeri safsatalara rastlamak mümkün gemilerde. Şimdi etkisi giderek azalsa da. Hâlâ kalıntıları var. Elbette ki denizde, gemide kadın uğursuzluk falan getirmez. Deniz herkesin çünkü! Deniz de, hayattaki her şey gibi hem kadınlara hem erkeklere ait. Balıkçılar Derneği Başkanı bir başka çelişkiye daha dikkat çekiyor; “Kadın isimlerini teknelerine veriyorlar. Ama ‘kadın tekneye çıkamaz’ diyorlar! Bu ne yaman çelişki!” yorumuyla ironi yapıyor.
Oğlunu teknede büyüttü
“Bir 10 sene öncesine kadar denizde kadın olarak tamamen yalnızdım” diyor Dernek Başkanı Konkuş. Eşiyle berabermiş tabii teknede. Ama balıkçı kadın sayısının çok çok az olduğu dönemlermiş. “Ben Batı Karadeniz’de balığa çıktığımızda da hiç görmemiştim. Hatta kadınların tekneye çıkmasını dahi eşleri istemezdi. Uğursuzluk sayarlardı! Tabii ki ben de görünür değildim. Her işi yapardım, daha da çok çalışırdım kendimi gösterebilmek adına. Sonuçta benim işim, kendi teknem. Fakat ona rağmen emeğimin karşılığını alabilmek için erkeklerden daha çok mücadele ettiğimi biliyorum. Bugün 35 yaşında olan oğlumu da teknede büyüttüm!” Teknesinin adı; “Aras 1”. Oğlunun adını vermiş. Anne, tekne ve çok küçük bir çocuk.. İnsana düşüncesi dahi zor geliyor. “Uzun balık seferlerinde de çocuğunuz sizinle miydi?” sorusuna karşılık, “Tabii ki, altı aylık olduğundan, artık hareketlenmeye başladığından beri tekne üzerindeydi evladım. Bebeğimi deniz tutmamıştı, sağlıklıydı ve bize uyum gösterdi. O günlerden bu günlere geldik” diyor. Bu durum doğal olarak oğlunun da “içine işlemiş”. Kendisinin şu an eğitmen dalgıçlık yaptığını söylüyor.
‘Kadın eli değen iş güzel oluyor’ diyenler de oldu!
Kadın olarak denizde olmasının hemen kabul görmediğini anlatıyor. Eşiyle birlikte olduğu için balıkçılık işinde var olmasına insanların çok fazla eleştirel yaklaşmadığını söylüyor ve şu yorumu yapıyor; “Ben sessiz sedasız tekneye biner inerdim. Çevreden hiç hoşlanmazlardı. ‘Kadının yapacak işi mi yok, ne işi var burada, otursun evinde’ derlerdi. Eşim balık tutamadığında, ‘bak gördün mü, kadının ayak basması uğursuzluk getirdi!’ derlerdi. Bolu Akçakoca’ya bağlı Melenağzı Köyü’nde balıkçılık yaptığı yıllarda sık sık, “Bak gördün mü? Teknede kadın var. Uğursuzluk işte!” şeklinde çok sözler duymuş arkasından söylenen… Melenağzı köylüsü kadını istememiş denizde. Acaba bu köyün insanları mı bağnazdı? Yoksa kadın balıkçı sevimsiz mi karşılanıyordu? “Öyle değil” diyor dernek başkanı; “Kadının denize çıkması, balıkçılık yapması kabul görmüyordu. Fakat eşim onları hiç dinlemedi. Cevap olarak, ‘Bana çok desteği var. Yaptığı işi canı gönülden istekle yapıyor. Az da kazansak bereketli oluyor’ derdi. Beni hâlâ ‘Bıkmadın mı bu işlerden?’ diye eleştiren bir sürü insan var. Fakat şimdilerde saygı duyuyorlar. Örneğin, ‘Kadın eli değen iş güzel oluyor!’ diyenler de oluyor arada:)”
Balık ağı örmeyi öğretmek
Ailesiyle birlikte küçük balıkçılık yapan kadınların hakları ne durumda? “Kadın balıkçıların bu sektörde kalmasını sağlayacak koşulların oluşturulması için, onların tanınmaları ve güçlenmeleri gerekir” diyor Sevinç Üsküplü Konkuş. Balıkçı kadınlar örgütlenip dernek de kurunca bu alanda birçok girişim söz konusu olmuş. Örneğin Samandağ’da “Kadın Balıkçılar Ağ Donatıyor Projesi” başlıyor. Belediye, “Balık Ağı Örme Kursu” açıyor. Samandağ Belediyesi, Tarım Orman Müdürlüğü, Halk Eğitim ve İş-Kur ortaklığında oluşturulan “Kadın Balıkçılar Ağ Donatıyor Projesi”, balıkçılık yapan kadınlara aynı zamanda ağ örmeyi öğreterek, onların mesleki gelişimine katkıda bulunuyor. Genelde Samandağ’da balıkçılar erkeklerden oluşuyor ama kadınlar da var meslekte. Amaç bu sayıyı artırmak.
Kooperatif ortağı kadın balıkçı sayısı artmalı
Sahil bölgelerinde ailesi ile balıkçılık yapan kadınların konumlarını iyileştirmek, güçlendirmek derneğin ana amacı. Kadınların sahip olduğu geleneksel bilgiyi yaşatmak onlara göre çok önemli. O nedenle küçük ölçekli aile balıkçılığını destekliyorlar. Mesleki eğitimlerle becerilerini güçlendiriyorlar. En önemlisinin kooperatif ortağı kadın balıkçı sayısını arttırmak olduğuna vurgu yapıyor Konkuş. Balıkçı ailelerine mikro kredi sistemi ve yeni gelir kaynakları üretmek gibi seçeneklerle destek olunmasını istiyor. “Denizlerimizde malum her geçen gün balık da azalıyor çevre kirliliği de artıyor. Bu sebeple yeni gelir kaynaklarına yöneliyorlar ve balıkçı sayısı azalıyor. Ama balıkçı kadının balıkçılık kooperatifine ortak olması önemli. Balıkçılar tekneleri ile su ürünleri kooperatiflerine bağlı olurlar (liman olarak) ve ortaktırlar. Bunun getirisi olur. Tuttuğun balığı istersen kooperatifin sahiplenir. Balıkçıyı da sahiplenir. Kayıt altına alındığı için de bu çalışmanın görünürlüğü olur.”
Kadın balıkçıya sosyal güvence
Kadın ve erkeğin birlikte olduğu eşit haklara sahip adil bir balıkçılık sektörü şu an yok. Sevinç Üsküplü Konkuş şuna dikkat çekiyor; “Kadın balıkçılar ve aileleri sosyal güvenlik sigorta primlerini ödemekte zorlanıyor ve sigortasız çalışan kadın balıkçı sayısı çok fazla.” Bu açıklamasıyla güvencesizliğin özellikle altını çiziyor. Derneğin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile görüşmeleri bu anlamda devam ediyormuş. “Kadın balıkçılar için sigorta primlerini ödemede iyileştirme isteğimizi sık sık yineliyoruz. Öte yandan, destek mekanizmalarının geliştirilmesi ve mevzuat düzenlemesi yapılması yönünde taleplerimiz de var” diyor.