Temizlikçi Kadınlar Her Şeyi Bilir

Lucia Berlin’in “Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı” güz başında, yayımlandı. Evsizlerin, yoksulların, rahibelerin, gündelikçilerin, madde bağımlılarının yaşamlarını anlatıyor yazar hikâyelerinde. Kendisi de temizlikçi olarak çalışan Berlin, kitaba ismini veren hikâyesinde ise deneyimlerinden yola çıkarak temizlikçi kadınlara tüyolar, tavsiyeler veriyor.
Paylaş:
Feryal Saygılıgil
Feryal Saygılıgil
s.feryal@gmail.com
Feryal Saygılıgil    s.feryal@gmail.com

Lucia Berlin’in “Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı” güz başında, yayımlandı. Evsizlerin, yoksulların, rahibelerin, gündelikçilerin, madde bağımlılarının yaşamlarını anlatıyor yazar hikâyelerinde. Kendisi de temizlikçi olarak çalışan Berlin, kitaba ismini veren hikâyesinde ise deneyimlerinden yola çıkarak temizlikçi kadınlara tüyolar, tavsiyeler veriyor.

Eski toprak temizlikçi kadınların çoğu beni kendilerinden görmez, kolay kolay bana yakınlık göstermez. Sözde ‘eğitimli’ olduğumdan temizlik işi bulmam da kolay olmuyor. Ama görünen köy kılavuz istemez, şu anda başka bir iş bulamayacağım da malum. Alkolik kocamın yeni öldüğünü, beni dört çocukla ortada bıraktığını kadınlara en baştan söylemeyi öğrendim. Çocukları büyütme vesaire telaşından daha önce hiç çalışmamıştım” (s. 33).

Lucia Berlin’in kaleme aldığı Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı güz başında (Eylül 2021) Aylin Ülçer çevirisiyle Siren Yayınları tarafından yayımlandı. Başta kitabın adını aldığı öykü olmak üzere yaşamın içinden öyküler anlatıyor bize Berlin. Evsizlerin, yoksulların, bekâr annelerin, hizmetçilerin, yaşlıların, alkoliklerin, madde bağımlılarının, işçilerin, gündelikçilerin, jokeylerin, diş hekimlerinin, öğretmenlerin, rahibelerin;  gündelik yaşamlarını, duygu dünyalarını bize aktarıyor. Bir çocuk için kambur olmanın nasıl bir baş belası durum olduğunu, diğer çocuklarla arkadaş olabilmek, bir yere ait olmak için nelerden vazgeçtiğini “Yıldızlar ve Azizler” öyküsünde iç burkan bir biçimde dile getiriyor. Madde bağımlılığını ve tedavisini “İlk Bağımlılık Tedavisi” başta olmak üzere pek çok öyküsünde ince ince anlatıyor.

Berlin, 1936 Alaska doğumlu bir yazar. Çocukluk yıllarından itibaren babasının maden mühendisi olması ve savaş nedeniyle çok gezmiş, çok görmüş. Etrafını dikkatle izlediği ne kadar iyi bir gözlemci olduğu yer yer otobiyografik öğeler taşıyan öykülerine de yansıyor. Annesiyle, babasıyla, büyükbabasıyla, büyükannesiyle (Mamie), kocasıyla, çocuklarıyla, arkadaşlarıyla, sevgilileriyle yakınlaşıyoruz satır aralarında. Berlin acil servislerde, otobüs duraklarında, çamaşırhanelerde karşılaştığı insanları bizle tanıştırıyor.

Lucia Berlin, New Mexico Üniversitesi’nde eğitim görür. Burada pek çok şair ve yazarla tanışır. Kitapta yer alan “Jokeyim” isimli öyküsüyle 1985 yılında Jack London Öykü Ödülü’nü alır. Berlin, hayatını kazanmak için temizlikçilik, santral operatörlüğü, öğretmenlik, üniversitede hocalık gibi işler yapar. 1960’dan itibaren dergilerde yazmaya başlar. Bu arada bağımlısı olduğu alkolü bırakmak için mücadele eder. 2004 yılında akciğer kanserinden yaşamını kaybeder. Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı ölümünden çok sonra, 2015’de yayımlanır ve Berlin dünyaca tanınır.

Berlin’in hep yazma isteğiyle dolu olduğunu büyük bir iştahla yazdığını öykülerini okudukça daha iyi anlıyoruz. Adeta günlük tutmuş gibi ayrıntılara özen göstererek yazmış.

Kitaptaki “Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı” isimli öyküye değinmekte fayda var. Temizlikçi olarak da çalışan yazar, deneyimlerinden yola çıkarak temizlikçi kadınlara tüyolar, tavsiyeler veren; bir anlamda kılavuz metin niteliğinde bir öykü kaleme almış.

Burada otobüslerin numaraları ve gittikleri yerler özellikle belirtiliyor. Böylece otobüse binenler, orada yaşayanlar hakkında da bilgi sahibi oluyoruz: “42-PIEDMONT. Jack London Meydanı’na giden aheste bir otobüs. Hizmetçiler ve yaşlı hanımlar. Braille alfabesiyle yazılmış bir kitap okuyan kör bir kadının yanında oturuyordum, ihtiyar kadının parmağı sayfanın bir ucundan diğer ucuna ağır ağır, sessizce kayıyor, satır satır ilerliyordu. Onu izlemek, omzunun üstünden kitabını okumak huzur vericiydi. Kadın Yirmi Dokuzuncu Cadde’de, KÖRLER dışındaki bütün harfleri silinmiş olan KÖRLER TARAFINDAN YAPILMIŞ YEREL ÜRÜNLER tabelasının orada otobüsten indi” (s.31).

O bolluk dokunur insanın kanına

Öyküde sınıf meselesi de inceden inceye işleniyor. Evde bir şey kaybolduğunda hırsızlıkla suçlanan ve her fırsatta bununla ilgili sınanan temizlikçi kadınların yaşadıkları muzipçe dile getiriliyor: “Temizlikçi kadınlar çalmasına çalar. Ama yanlarında çalıştığımız insanların çalınmasından o pek korktuğu şeyleri değil. Sonunda o bolluk dokunur insanın kanına. Yoksa o küçük küllüklerdeki bozukluklarda filan gözümüz yoktur bizim. Hanımın biri kim bilir neredeki bir briç partisinde bir söylenti çıkarmış, neymiş efendim temizlikçi kadının dürüstlüğünü sınamak için evin orasına burasına içinde bozuk paralar bulunan küllükler bırakılırmış. Benim buna bulduğum çözüm o küllüklere daima birkaç sent daha eklemek, hatta bazen bir on sent. İşe gittiğim an önce saatlerin, yüzüklerin, altın lame gece çantalarının nerede olduğunu tespit ederim. Sonra alı al moru mor geldiklerinde hiç sükûnetimi bozmadan ‘yastığınız altında, armut tuvaletin arkasında’, demekle yetinirim. Aslında tek çaldığım uyku ilaçları, kara günlere saklıyorum onları da” (s.32).

Berlin’in öyküde aralara girip verdiği tavsiyeler bugün de bir hayli tartışılan meseleler üzerine: “Bir sürü özgürleşmiş kadın çıkacak karşınıza. Özgürleşmenin ilk aşaması bilinçlendirme grubu, ikinci aşaması temizlikçi kadın, üçüncü aşaması da boşanmadır” (s.38). Ya da “kendimi asla temizlikçi kadın olarak düşünmem, ama işverenler öyle der size, onların kadını ya da kızısınızdır” (s.43).

Berlin’in öyküleri çoğunlukla kadınlarla ilgili ve oldukça düşündürücü. Bir de hüzün kalıyor öykülerden geriye: “Pazar günü üzerine yazmakta zorlanıyorum. Pazarların dipsiz kuyuyu andıran o bitmek bilmez boşluk duygusunu yakalamakta. O gün posta gelmeyişini, uzaklardan duyulan çim biçme makinelerini, o ümitsizliği” (s. 60).

Bu cümleler ve bıraktığı duygu size de tanıdık gelmiyor mu?

Paylaş:

Benzer İçerikler

Melisa Kesmez hikayelerinde kadın kahramanların yeri ayrıdır. Güçlü akılda kalan karakterler çizer genellikle, yaşamla baş edebilen, duruşu belli kadınlardır onlar genellikle. Fakat, Küçük Yuvarlak Taşlar’da kadınların hayatlarını kolaylaştıran bazı erkeklerin de olabileceğine tanıklık ediyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!