TİP Adalar Belediye Başkan Adayı Gizem Gülen: “Kıyıları özgürleştireceğiz”

Pazar günü yerel seçimler için sandık başına gideceğiz. Yerel yönetim listelerinde aday olan kadınlarla, adaylık sürecini ve aday olma nedenlerini öğrenmeye devam ediyoruz. Adalar Belediye Başkanlığı’na ve meclis üyeliğine TİP’ten aday gösterilen kadınlarla Adalar’ı konuştuk.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

Adalar deyince İstanbul’da yaşayanların aklına olağanüstü manzarası, trafiğin olmayışı, orta ve üst sınıfın konforlu bir yaşam sürdüğü gelir. Sakinlerinin istediği zaman ücretsiz olarak denize erişebildiğini düşündüğümüz Adalar’da, belediye başkan adaylığına TİP’ten aday olan Gizem Gülen ve meclis üyesi aday kadınlarla buluştuğumuzda bu fikrimiz değişti. 41 yaşında olan Gizem aynı zamanda bir mimar olarak Adalar halkının ve kadınların özel olarak yaşadığı sorunları anlattığında, ranta kurban edilmeye çalışılan bölge halkının tepkilerini de dile getirmiş oldu.

Gizem’in doğum gününde buluştuğumuzda, parti listesindeki meclis üyelerinin ağırlıklı kadınlardan oluştuğunu öğrendik. Altı kadının yer aldığı listeden Özgür Genç, Gülhan Türkay ve Özlem Akıncı da Gizem’le birlikte Adalar’ın görünmeyen yüzünü anlattı. Yıllardır Büyükada’da yaşayan Gizem aslında inzivaya çekilmek için Adalar’a yerleşmiş. Ancak hayalleriyle gerçekleri uyuşmamış. “Harika bir yer. İçerisinde ciddi bir kültürel oluşum var ama bu kültürel oluşumların hızla tahribata uğradığı, ulaşımla ilgili kaosun yaşandığı bir yer olduğunu gördüm. Ulaşım sorunu kadınların hem eviçi bakım emeğini artırıyor hem de istihdama erişmesini engelliyor. Belediye hizmeti olarak bir toplu taşıma var ama çok yetersiz. Özellikle yaz aylarında sadece turizme çalışan bir sistem mevcut. Bir yandan da akülü arabalara yönlendiriyorlar insanları ve yasal değil. Giderek sayıları da artıyor. Özellikle Büyükada’da çok ciddi bir kuralsız trafik oluştu. Kadınların ihtiyaçlarından dolayı – okula öğrenci götürme faaliyetleri- da yaşanıyor bu trafik.” “Adaların dışı sizi, içi bizi yakar” diyen Gizem, buranın düşünüldüğü kadar konforlu bir yaşam alanı olmadığını dile getiriyor sık sık. Ekonomik gelir düzeyi farklılaşan Adalar halkının sorunlarının ortak olduğuna değiniyor.

Ulaşım sorunu eviçi bakım emeğini artırıyor

Kadınların okula gün içerisinde birkaç kez gidip gelmek zorunda olmasının nedenini Gülhan açıklıyor: “Çünkü okullarda kantin bile yok ve öğlen yemeklerini hazırlayıp tekrar okula git gel yapıyorlar. Okullarda bir güvenlik sorunu var ve otobüs çalışmıyor. Okul servisleri yok. Öğrenci sayısı az olduğu için servisler ihaleye girmiyormuş. Çağırıyoruz taksi gelmiyor. Ulaşım burada çok ciddi bir sorun. Yani bir kadın gece vapuruyla gelse yukarıya evine gidecekse taksi sorunu yaşıyor. Herkesin motorlu ya da elektrikli araçları da yok. Eskiden seferler olurmuş. Bir bütün mahalleleri gezen otobüs seferleri olurmuş. Daha sonra bu kalkmış. Kadınlar bundan çok şikayetçiler. Mesela pazar olduğu günlerde insanların muhakkak taksiye binmesi gerekiyor. Yaşlı kadınlar için ciddi bir sorun pazardan alışveriş yapmak. Bu hizmetin olması lazım. Burada yıllardır sosyal demokrat partiler belediyeyi yönetmesine rağmen kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için bir politikası olmadı.”

Kadınların tüm ihtiyaçları kendilerinin karşıladığını dile getiren Özgür, özellikle öğrenci çocuğu olan kadınların okuldaki temizlik ve diğer işleri yaptığını da belirtiyor. Adalar’da ücretli de olsa kreşin olmaması nedeniyle istihdama katılımın oldukça düşük olduğunu söyleyen Özgür, bu nedenle okullarda yapılacak işlerin velilere yüklendiğini, bu işleri annelerin yaptığına dikkat çekiyor. “Kreş bir tek Büyükada’da var. İnsanlar işe giderken Bostancı, Kartal, Maltepe gibi ilçelerde çocuklarını kreşe bırakmak zorunda kalıyor. Her adada bir kreş yapabilecek bir belediyede yaşıyoruz oysa. Bu arada okullarda su bile yok, çocuklar evlerinden götürüyorlar. Halbuki okullara sebil konulabilir. Çocukların etüt alanları yok. Okuldan çıktıktan sonra gidecekleri bir yer yok. Bütün bunları anneler organize ediyor. Birbirleriyle dayanışmaya girerek çözmeye çalışıyorlar. Özellikle Burgazada’da, bir gün onda, bir gün onda gibi planlıyorlar. Kendi hayatlarını da bir şekilde paralelde yürütebilmek için kadınlar kendileri uğraşıyorlar.”

Kıyılar ücretsiz olmalı

Yalnızca ücretli bir işte çalışan kadınlar için kreş talebinde bulunmadıklarını anlatıyor Özgür. Eviçi bakım emeğiyle ilgilenen kadınların kendine ayırabilecek bir zaman bulması için de kreşlerin acil olduğunu anlatıyor. Çalışmayı düşünen kadınlar için ekstra zor olduğunu söylüyor. “Adalar gerçekten mahrumiyet bölgesi bir anlamda. Deniz aşırı olması nedeniyle buraya okullarda temizlik görevlisi olarak karşıdan gelmek istemiyor insanlar. Bunların adanın içerisinden halledilmesi gerekiyor ama çocuk bakımı buna engel oluyor. Kadınların istihdama katılımı çok düşük Adalar’da. Kurslar da yok denecek kadar az. Gitar kursları, kültürel etkinlikler… Karşıya gidiyor çocuklar. Bu da ayrıca bir yük yaratıyor kadınlara. Denizin ortasındayız, denizi kullanamıyor çocuklar, yüzme alanları, surf alanları yok. Halbuki o kadar geliştirebiliriz ki, belediyelerin bunları yapacak imkanları var. Yapmamışlar.”

Özgür’ün anlattıklarından devam eden Özlem Adalar’da yaşamın pahalı olduğunu belirtiyor. “Mesela çocukların yüzme için gidebileceği bir tek kulüp var ve fiyatı çok yüksek. Üyelik ücretini herkes ödeyemiyor. Gizem’in özellikle içinde bulunduğu kıyı hakkı ve imarla ilgili mesele de aslında hem kadınlarla hem çocuklarla ilgili. Çocuklar yazın denize ücretsiz giremiyorlar hiçbir yerden. Spor kulübüne gitmeye ya da karşıya gitmeye mecbur kalıyorlar. Bu çocukların zaten ücretsiz bir şekilde kıyıları kullanabilmesi gerekiyor.”

Bu kadar sorunun yaşanmasının temelinde Adalar’ın ranta açılmasını sağlamak olduğuna dikkat çeken Gizem yıllardır bu mücadeleyi veren kadınlardan biri aynı zamanda. Adalar halkının ihtiyaçları gözetilmeden, turistlere yönelik hizmet sunma pratiklerinin altında yatan hikâyenin rant olduğunu dile getiriyor. Belediyeyi aldıklarında ilk hedeflerinin kıyıları özgürleştirmek olacağını söylüyor. Yıllardır halk ekmek büfeleri isteyen Adalar’ın bu talebinin dikkate alınmadığını ifade eden Gizem, pazarcıların, ürünlerini daha ucuza adaya taşıyabileceği vapur ve ulaşım seferleri organize etmekle adada gıdaya daha ucuz ulaşma imkânı yaratabileceklerini söylüyor. Halihazırda marketlerin ve pazarların çok pahalı olması deniz aşırı ulaşımın pahalı olmasıyla ve Pazar alanına taşınmasıyla doğrudan ilgiliymiş. Alışverişi uyguna getirmek isteyen ada halkının karşıya geçerek alışveriş yapıp döndüğünü, alışverişleri yapan kadınların poşetleri evlerine taşırken de ayrıca zorlandıklarını belirtiyor. “Her geçen hafta tezgahlar azalıyor çünkü pazarcılara da çok büyük bir maliyet çıkıyor. Hafta sonu Pazar günleri bazen marketler ucuzluk günleri yapıyorlar. Bütün ada halkı o gün marketlerin kapısında sıralanıyor. Özellikle de kadınlar. Mesela şu an belediyenin dört tane çıkartma gemisi var. Kullanılmıyor. Sebebini bilmiyoruz. Bunu yapabilecekken neden yapmadıkları kocaman bir soru işareti. Böyle temel bir sorunu çözdükten sonra zaten pazarlardaki yükü de hafifletmek mümkün.”

Belediyenin sosyal hizmet birimi yok

Ada nüfusunun ağırlıklı olarak yaşlı olduğunu anlatan Gizem, adada yaşlı bakım hizmeti, yaşlıların sosyalleşebileceği bir alanın da olmadığına değiniyor. “Burada yaşlıların hem sağlık hizmetlerine erişebileceği hem de gün içerisinde sosyalleşebileceği herhangi bir hizmet yok. Nüfus ağırlıklı olarak 40-45 yaş üzeri diyebilirim. Üçte biri de 65 yaş üzeri. Bu çok ciddi bir rakam. Kapı kapı gezerken çok ilginç manzaralar çıktı karşımıza. Her temasta bizler de aslında bir eksikliği, ihtiyacı görmüş oluyoruz. Mesela doktora gittiniz ve size iğne verdi. Kınalıada’da iğneyi yaptıracağınız yer yok. Karşıya geçmek zorundasınız. Mesela dün bir beyefendi bizimle yarım saat konuştu. Entelektüel seviyesi inanılmaz yüksek. Eve hapsolmuş. Belediyeye sürekli yazdığını söylüyor. Dışarı çıkıp oturacağı doğru düzgün kafe bile olmadığını söylüyor. O yalnızlık hissi onu aşırı derecede bunaltmış. Bıraksak bütün gün konuşacaktık kapıda. Bu insanlar için belediye bir lokal hizmeti sunabilir mesela. Adalar halkının buluşmasını sağlayacak mekanlar eksik adada. Adanın bu kadar potansiyeli varken, yerel yönetimler eliyle bu halka neden ulaşılmadığını anlamak zor. Belediyenin bir sosyal hizmet birimi de yok. Yani sadece ihalelerle uğraşılmış, kadrolarla uğraşılmış. Onun dışında hiçbir sosyal hizmet sunulmamış. Şiddete uğrayan kadının başvurabileceği tek yer karakol Adalar’da. Başvuru yapabileceği, danışabileceği hiçbir yer yok. İnsanlarla konuştuğumuzda bizim bunları değiştirmek istediğimizi anlatıyoruz. Hayatı daha kolektif hale getireceğimiz, imece yaşam merkezleri kurabilmeyi, burada bütün insanlar için hem eğitimle ilgili hem de sosyal alan açmayı hedeflediğimizi anlatıyoruz. Bir kesim kadın da evinden çıkamıyor. Eşleri izin vermediği için dışarı çıkmayan koca bir kadın nüfusu da var adada. Bir tanesine denk geldik dün. İftar yemeği hazırlıyordu, çocukları var etrafında. Ayak üstü sohbet ederken seçim ofisimize çağırdık sohbet etmek için. Eşi izin vermediği için ‘gelemem’ dedi. Çarşıya çıkması da yasakmış.  Fakat şunu söyledi ‘Ama sen başkan olursan seninle dışarı çıkarım’ dedi. Bu o kadar mutlu edici bir şey ki. Yani bir kadından kuvvet alarak şimdiye kadar hiç çıkmadığı çarşıya çıkarım diyor. Bu mutluluğu paylaşmak istedim.”

Söylediklerimiz kadınlara daha somut geliyor

Adalar’da uyuşturucu kullanımının oldukça yüksek olduğunu çünkü gençlerin gidecek hiçbir alanının olmadığını söyleyen Gülhan, kadınların endişelerini aktarıyor bize. “Geçen gün bir eve gittik Kınalıada’da. Kadın şunu anlatıyor, ‘Çocuklarım belli bir yaşa geldiler,  şu anda okuyorlar ama ben bu yaşa getirene kadar, bu çocuklar alkol, uyuşturucuya düşmesin diye her gün kapıda pencerede bekledim.’ Yani bunların sorumluluğu da kadınlarda. O çocukları koruyabilmek için burada kültürel bir faaliyet alanı yaratmaya çalışmak gerekiyor. Bunun için adada çok fazla imkân var ama erkekleri kahveye, kadınları eve kapatıyorsunuz, çocukları da ormana salıyorsunuz. Bütün kötü alışkanlıkları edinmelerinin önü açılmış oluyor. Bunların çözümü hakikaten çok basit. Belediye kaynaklarıyla çok rahat organize edilebilir. Adanın kendi öz gücüyle çok rahat çözülür. Biz bu öz gücü de ortaya çıkarmak istiyoruz. Burada yaşayan sanatçılar, edebiyatçılarla çok şey yapılabilir. Onlar da gönüllü bunu yapmaya.”

Sözü alan Özgür, seçim çalışmalarında temas ettikleri kadınların beklentilerini iletiyor: “Adalar’da bizim temas ettiğimiz kadınların hepsi, Adalar’da bir kadın belediye başkan adayı olmasından dolayı çok mutlular. Hiçbir sosyal hizmet görmedikleri için, bunu ancak kadınların yapabileceğini söylüyorlar. Mesela bir okulun önüne gidip kadınların dertlerini dinlediğimizde çok heyecanlandılar. Çünkü biliyorlar ki bunu ancak kadınlar görebiliyor. Başkalarının böyle bir derdi yok. Yuvarlak taleplerle söylemişler ya da vaatler sunmuşlar. Öğrenci desteği diyor mesela ama desteğin ne olduğunu anlatmıyor. Yani bu devamlı mı olacak, bir kereye mahsus mu verilecek belirsiz. Ama biz şunu söylüyoruz: Burada öğrencilere ücretsiz yemek olmalı. Bu bile ailelerin, özellikle annelerin yükünü alacak. O yüzden de bizim söylediğimiz şeyler gerçekten kadınlara daha somut geliyor. Kadınlardan Adalar’da çok ciddi destek alacağımızı düşünüyorum.”

Son sözü alan Özlem “Biz kadın kadına geliyoruz. Çok az kaldı. İnsanlar buna heyecan duyuyor. Bizi de çok heyecanlandırıyor” diyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

TİP’in milletvekili adayı Esmeray, LGBTİ+ varlığının tanınması için mücadele edeceğini belirterek, “Soylu’nun gözünün içine baka baka o kürsüye çıkmak istiyorum. Orada bir saçımı dahi savursam çok önemli” diyor. Kadın ve LGBTİ+ işçilerin hakları için çalışacağını, bunun için somut politika önerilerinin olduğunu anlatıyor.
Milletvekili adayı Zeynep Bilgiç 20 yıl tekstilde çalışmış, son 8 yıldır da hizmet sektöründe. “Kadın işçilerin sorunlarını iyi bilirim; çünkü tam göbeğindeyim bu sorunların” diyor ve ekliyor: “İstediğimiz gibi yaşadığımız, emeğimizin karşılığını hakça aldığımız, sırf erkek diye birilerinin üstün tutulmadığı bir dünya mümkün.”
Milletvekili aday adayı olan kadınlar, 41 gün sonra yapılacak seçimlerin kadınlar ve LGBTİ+’lar için yaşamsal önemine dikkat çekiyor. Eşitsizliğe, kadın düşmanı politikalara, göz göre göre yaşanan katliamlara ve adaletsizliklere karşı kadınların söz ve karar sahibi olacağı yeni bir yaşamı kurmak için mücadele edeceklerini söylüyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!