TİP’li kadınlardan kampanya: “Her mahalleye ücretsiz ve nitelikli kreş”

Son 15 yılda 374 kamu kreşi kapatıldı. 3-5 yaş grubunda üç milyona yakın çocuk bu hizmetten yararlanamıyor. 13 milyon kadın, çocuk baktığı için iş bile arayamıyor. "Özel kreşlere paramız yetmediği için çocuğumuzla eve kapanmak istemiyoruz" diyen TİP'li Kadınlar, "Çocuklar kreşe, kadınlar işe" sloganıyla kampanya başlattı.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Türkiye’de bugün çok sayıda kadın, bütün gelirini çocuk bakımına harcamak ya da ücretli işini tamamen bırakmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Küçük çocuğu olan binlerce kadın, kreş sorunu nedeniyle çalışamıyor. Fahiş kreş fiyatları, kadınları çalışma yaşamından uzaklaştırıyor.

Türkiye İşçi Partili Kadınlar, gün geçtikçe artan hayat pahalılığı nedeniyle daha da yakıcı halen gelen bu sorunun çözümü için harekete geçti. “Çocuklar Kreşe, Kadınlar İşe” sloganıyla imza kampanyası* başlatan ve Meclis’e yasa teklifi veren TİP’li Kadınlar, mahallelerde ve cinsiyeti fark etmeksizin 50’den fazla ebeveynin çalıştığı tüm işyerlerinde ücretsiz, laik, bilimsel eğitim veren kreşler açılmasını talep ediyor.

Ülkenin dört bir yanında devam eden ve ilgi gören kampanyayı, partiden Aslı Şaktanlı’yla konuştuk.

‘Benim hikâyem hepimizin hikâyesi!’

TİP Kadın Bürosu Üyesi Şaktanlı, kampanyayı neden başlattıklarını ve aldıkları geri bildirimleri şu sözlerle aktarıyor:

Aslı Şaktanlı

“Biz bu kampanyaya başladığımızda bazı çevrelerden ‘Kreş kadının işe gitmesi için değil, çocuk için gereklidir’ şeklinde, bize meselenin anlaşılmadığını düşündürten dönüşler aldık. Oysa bir ülkede 13,3 milyon kadın, çocuk bakmak zorunda kaldığı için iş arayacak koşulda değilse bu doğrudan kadın istihdamı sorunudur. Kadının ücretli bir işte çalışamaması, kadın yoksulluğunu artırmakta ve onları erkeğe daha fazla bağımlı hale getirmektedir. Bu da kadının kurtuluş mücadelesinde, onu gerileten bir faktördür. Biz TİP’li Kadınlar olarak bu kampanyayı her şeyden çok bu nedenle başlattık. Çocuklarımızı bırakacağımız kreşlerin çağdaş, laik, nitelikli ve ücretsiz kreşler olması gerektiğinin de altını çiziyoruz.”

TİP Kadın Bürosu Üyesi, kendinden de söz ediyor sorumuz üzerine:

“42 yaşındayım, 12 yaşında oğlum var. Oğluma üç sene annem baktı, sonra onu kreşe verdim. Çünkü annemin de özgürlüğünü kısıtlamış oluyordum! Bütün maaşımı vererek çocuğumu kreşe gönderdim. Benim hikâyem hepimizin hikâyesi!”

‘Yoksulluk kadınlarda daha yakıcı hale geldi’

Şaktanlı bu kampanyanın, ülkede ve dünyada yaşayan bütün kadınlar için ortak bir sorunu dile getirdiğine işaret ediyor:

“Kampanyamızın sloganı ‘Çocuklar Kreşe, Kadınlar İşe.’ Başlı başına sadece kreş hakkından ya da kadın istihdamından bahsetmiyoruz. Kaliteli, çağdaş, laik eğitim kurumu hakkımızdan, kadının eve kapatılmasının teşhir edilmesinden, elimizden alınan sosyal haklarımızın derhal geri verilmesinden, denetimsiz Kuran kurslarının ya da sübyan mekteplerinin kapatılmasından, ev içi emeğin görünür kılınmasından, milyonlarca kadının evde çocuk bakmak ya da ev içi bakım emeğini gerçekleştirmek zorunda olduğu için iş bile arayamadığından, kadınların kariyerinin çocuk doğurmak olmadığından; özgür, güçlü, eşitlikçi bir hayat için özgür ve güçlü kadınların zincirlerinin kırılması gerektiğinden bahsediyoruz.

Biz kapitalist ve ataerkil bir düzenin içerisinde kendimize yer bulamayacağımızı biliyoruz. 2000’li yılların başından bu yana daha bilinçli olarak adeta bir gövdenin iki ayağı gibi hareket eden kapitalizm ve ataerkil düzen, kendini her geçen gün güçlendiriyor. Bugün sosyal yardıma en çok ihtiyaç duyan yurttaşların içinde bulunduğu yoksulluk, kadın perspektifinden bakıldığında daha da yakıcı hale geldi. Bu yakıcılık, bizi bu kampanyaya yönlendirdi. Ve çalışma ilerledikçe aldığımız tepkiler de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.”

‘Yaşanan hiçbir şey kader ya da fıtrat değil’  

Ülkenin ekonomik durumu malum. Yoksulluk günden güne derinleşirken, yurttaşların çocuk bakımı hizmetine ücretsiz erişimi, kampanyanın temel talepleri arasında. Şaktanlı, ülkemiz insanlarının neoliberal politikalarla yoksulluğa mahkûm edildiğine, üstelik bunun “kader” olarak lanse edildiğine dikkat çekiyor. “Yaşanan hiçbir şey kader ya da fıtrat değil, Her şey bilinçli, yok edici bir politikanın sonucu” yorumunu yapıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“Kadınların eve kapatıldığı, ev içi emeğin yok sayıldığı, parası olanın çocuğuna nitelikli eğitim verebildiği, olmayanın hiçbir sosyal haktan yararlanamadığı; bırakın sosyal hakkı, çocuğuna sadece bir öğün yemek verebilen ailelerin her geçen gün çoğaldığı bir sistemin parçası olduk. Dolayısıyla biz ücretsiz kreş hizmeti talep ederken, aslında elimizden tek tek ve sessizce alınan sosyal haklarımızı yüksek sesle ve derhal geri talep ediyoruz. Kreş hakkı kazanmak; annelerin hem kendileri hem çocukları için nitelikli, geliştirici, eşitlikçi hakların kazanımı anlamına geliyor.”

Kadınlar, çocuklar eve, millet bahçelere!

AKP döneminde kamuya ait birçok kreşin kapatılması, birçoğunun da özel sektöre devredilmesi sıkça gündeme geliyor. Son 15 yılda 374 kamu kreşi kapatıldı. 3-5 yaş grubunda üç milyona yakın çocuk bu hizmetten yararlanamıyor. Diğer yandan çok büyük bütçelerle sürekli “millet bahçesi” inşa ediliyor. Şaktanlı’ya bu noktada soruyoruz; “Bir kreş desteği, millet bahçesinden nasıl daha önemsiz olabilir?” Sorumuz şöyle karşılık buluyor:

“Son 15 yılda kamusal kreşlerin yaklaşık yüzde 80’inin kapatıldığını biliyoruz. 4-6 yaş aralığındaki yarım milyondan fazla çocuğun ücretsiz ve güvenilir devlet kreşleri yerine, birçoğu denetimsiz olan Kuran kurslarına gönderildiği de yaptığımız araştırmalarda ortaya çıkıyor. Bir yandan da özel sektörün kreş açma yükümlülüğüne baktığımızda, koca koca firmaların, markaların bu zorunluluğa rağmen sembolik para cezalarını ödeyerek bu sorumluluğu yerine getirmediklerini ya da çalışan kadın sayısını düşük tutarak kreş açmadığını görüyoruz.

Aslında mevcut hükümet, yaptığı yatırımlarla niyetini açıkça ortaya koyuyor. Dikkat çektiğiniz gibi, millet bahçelerine yapılan yatırım, her mahalleye üç kreş açılması gibi bir yatırıma döndürülseydi ve bu kreşler gerçekten kaliteli eğitim verebilen, laik, eşitlikçi kurumlar olsaydı, elde edeceğimiz toplumsal kazanım millet bahçelerininkiyle kıyaslanamazdı bile. Ancak mevcut iktidarın tam da bu noktada bir şerhi var. İhtiyacı olan şeyin bu kurumlar olmadığı kesin. Üstü kapalı bir bilim, eğitim ve kadın düşmanlığı üzerine kurulmuş yatırım politikaları ile karanlık bir gelecek yaratılmaya çalışılıyor.

Ancak umudumuz var, çocuklarımız var ve kadınlarımız var. Yüksek sesle haklarımızı alacağımızı, aydınlığa kapıların açılacağını haykırmaya devam ediyoruz.”

Ebeveyn sayısı esas alınmalı’    

TİP, kampanya kapsamında bir yasa değişikliği teklifi de hazırladı. Sosyal Hizmetler Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda değişiklik öngören ve 1 Kasım’da Meclis’e sunulan 6 maddelik teklif hakkında Şaktanlı şu bilgileri veriyor:

“Yasa değişikliği teklifimiz şunu kapsıyor: ’50 ve üstü ebeveyn çalıştıran tüm işyerlerine, ‘para cezası ile geçiştirilemeyecek’ kreş açma yükümlülüğü getirilmeli. Biliyorsunuz, mevcut yasa ‘150 ve üstü kadın işçi çalıştıran’ firmalardan bahseder. Biz çocuk bakımının sadece kadının değil, kadın-erkek tüm ebeveynlerin ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunu söylüyoruz. Bu çerçevede, değişikliği ‘50 ve üstü ebeveyn çalıştıran işyerleri’ olarak belirtiyoruz.

Buna göre, taşeron-kadrolu vb. fark etmeksizin 50’den fazla ebeveyn çalıştıran tüm işyerlerine kreş, gündüz bakımevi ve emzirme odası açma yükümlülüğü getirilecek. Vardiya usulüyle çalışan işyerlerinde bunlar 24 saat açık olacak. Patronlar bu yükümlülüğü, kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş kreş ve gündüz bakımevleriyle yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilecek. Yükümlülüğe uymayan işyerleri artık aylık bin lira cezayla kurtulamayacak, bu cezanın tutarı 10 bin liraya çıkarılacak. Üç defa idari para cezası alan işyerinin faaliyetleri 3 ay süreyle durdurulacak. Beş defa ceza alan işyerinin ise ruhsat ve/veya izin belgesi iptal edilecek.

Mahallelerde de 50’den fazla ebeveyn bulunması durumunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından kreş ve gündüz bakımevi kurulması zorunlu olacak. Bunların giderleri, bakanlık bütçesine konacak ödenekten karşılanacak.

Talepler Meclis’e ulaşacak

Peki kampanya, kadınlar tarafından nasıl karşılandı? Şaktanlı, izlenimlerini şöyle aktarıyor:

“Kampanyanın öncelikle bizi çok heyecanlandırdığını belirtmek isterim. Bu heyecanla alanlara indik; bildiri dağıtımı, imza kampanyası gibi çalışmalarımızı yapıyoruz. Sinop’tan Samsun’a, İzmir’den Antalya’ya, İstanbul’dan Ankara’ya birçok ilde çalışıyoruz. Sosyal haklarımızın talep edildiği bu çok meşru çalışma, halkımızdan büyük ilgi görüyor ve özellikle kadınlarla daha çok sohbet etme imkânı yakalamış oluyoruz.

Hiç olumsuz tepki almadık. Umutsuz tepkiler de aldık tabii. Bu talebin kabul edilmeyeceğini düşünenler de var. Ama bir taraftan da gündemleştirmiş olduğumuz için teşekkür alıyoruz. Sadece anneler değil, torunlarına bakan anneanneler, babaanneler, yeğenlerine bakan teyzeler, halalar, hiç çocuğu ya da torunu olmasa da bu talebin bütün kadınlar için bir kazanım olacağını düşünen herkes stantlarımıza uğruyor ve imza veriyorlar. Ayrıca bu kampanyanın ‘Meclis’ kısmı da dikkat çekiyor. Yasa teklifimizi verdik, imzalarımızı da parti sözcümüz Sera Kadıgil Meclis’e iletecek. Konuyu topyekûn ele almak, sokağın sesini Meclis’e duyurmak en büyük hedefimiz.”

Her ay başka bir sosyal hak gündeme getirilecek

TİP Kadın Bürosu Üyesi Aslı Şaktanlı’nın verdiği bilgilere göre, ekim ayı sonunda başlayan ‘Çocuklar Kreşe Kadınlar İşe’ kampanyası, bu ayın sonuna doğru sona erecek. Kadın Bürosu tarafından yazılan sosyal politika raporu çerçevesinde, her ay başka bir sosyal hak gündemleştirilecek ve kampanyanın parçası haline getirilecek.

“Mutlaka Meclis’e iletilen yasa tekliflerimizin de takibi yapılacak. Kadın istihdamı, kadın işsizliği, kadın sağlığı, şiddet gibi başlıklar, takip edeceğimiz diğer kampanya başlıkları olacak. İmza kampanyamızdan bahsetmiştim. Hem alanlarda imza topluyoruz hem de çevrimiçi bir form hazırladık. Twitter hesabımızdan bu forma ulaşıp imzacı olmak mümkün. Türkiye İşçi Partili Kadınlar olarak, elimizden alınan sosyal haklarımızı tekrar geri almayı hedefliyoruz. Ve bu sorunun başat özneleri olan kadınları, kampanyamızı desteklemeye çağırıyoruz. Hem çevrimiçi hem çeşitli illerde açılan stantlarımıza da uğrayarak bu desteği sağlayabilirler.”

*Kampanyanın sosyal medya hesapları:

Instagram: tipli_kadinlar

Twitter: @Tipli_Kadinlar

Hashtag: #ÇocuklarKreşeKadınlarİşe

Fotoğraflar: Canva, TİP

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Nasıl ki baş düşman Mehmet Şimşek ve onu atayanlar, onun üstündeki ulusal veya uluslararası büyük sermaye ve patriyarkaysa, burada da bizim ev içinde erkeklere karşı bir ideolojik şiddet uygulamamız gerekiyor. Birinci konumuzun bu olması gerekiyor. Muhakkak ki kamunun ve sendikaların bu konudaki görevleri de bizim propaganda konumuzdur ama hayatı ertelemeden dayanışarak hayatımızı değiştirmenin yollarını bulmamız lazım.”
Politeknik Mühendis Mimar Şehir Plancıları Dayanışma Derneği geçtiğimiz günlerde asgari ücret konusunda hazırladığı araştırma raporunu sundu. Bu vesileyle, kadın mühendislerle kadınların ücretini, işyerinde yaşadıkları ayrımcılıkları, çözüm olanaklarını konuştuk.
Anneler gününde kreşi olmayan düşük ücretli işyerlerinde çalışan iki kadın işçiyle konuştuk. Erkeklerin çocukların sorumluluğunu hiçbir biçimde üzerine almadığını belirten kadınlar bakım işini anneleriyle birlikte yürütüyorlar. Böylece annelik ömür boyu bir bakım hizmetine dönüşüyor.  
Kreş kadınlar açısından hâlâ en önemli sorun olmaya devam ediyor. Ücretli çalışan kadınların bir kısmı çocuk bakımı için bir kısmı da kreş ücretlerinin yüksekliğinden dolayı işi bırakmak zorunda kalıyor. İşçi Emekçi Kadın Komisyonları bu konuda bir kampanya başlattı. Onlara kulak veriyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!