Serap Güre
Zeytin işi, Ege Bölgesi’nde kadınların yaptığı mevsimlik işlerden biri. Ayvalık ve köylerinde bu işi yapan epey kadın var. İşin niteliğini, zorluklarını, ücreti, kadınlara yönelik ücret ayrımcılığını hem gözlemcilik hem tentecilik hem de sırıkçılık yapan Sevtap Oran konuştuk…
Bir süredir Ayvalık’ta yaşıyorum. Bu civarda bazı kadınlar arasında “zeytin işine gitmek” diye bir kavramın dolaştığını duyuyordum. Nedir bu zeytin işi diye olayın peşine düştüğümde politik çevrelerden de tanıdığım bir kadın ismine ulaştım; Sevtap Oran’a o, Sol Parti İlçe başkanı. Parti başkanlığının yanı sıra zeytin işine gidiyordu bir süredir.
48 yaşında evli ve iki çocuğu var. Ailesi Kayseri’den göçmüş buralara, eşi Ayvalıklı. Aktif bir kadın dedim ya yaşadığı mahallenin muhtar azalarından da biri aynı zamanda. O nedenle mahallelerde de ne olup bittiğini gayet iyi biliyor. Üç yıldır zeytin işinde çalıştığını söylüyor. Bir hobi olarak kadınların hayatını incelemek için başlamış işe daha sonra devam etmiş.
İşe nasıl ulaştıklarını soruyorum. “Mahallelerde kahyalar var; çalışanları onlar buluyor. Kahyalar genelde erkek. Mahalleye geliyor, şu yere zeytine gidilecek, kimler gelebilir, toplayıcı, sırıkçı, tenteci olarak, diye, soruyor. İsteyenler kendini yazdırıyor.”
Sohbetin daha başında zeytin işinde işin niteliğine (belki de yapanın cinsine) göre bir farklılaşma olduğunu görüyoruz.
Kadınlar tenteci erkekler sırıkçı
Peki kimler hangi işi yapıyor? Zeytinler silkilmeden önce dipleri toplanırmış, bu toplayıcılık işini kadınlar yapıyorlar. Kadınların yaptığı diğer iş ise tentecilik. Tenteciliğin çok ağır bir iş olduğunu söylüyor. Tenteler büyük ve uzun, hele zeytin ağaçları eğimli yerlerdeyse, bunların serilmesi ve toplanması bir hayli emek ve güç gerektiriyor. Anlattığına göre; kadınlar bu tentelere düşen zeytinleri toplayarak, çuvallama işini de yapıyorlar.
Sırıkçılık ise erkeklerin görevi. Ağaca çıkıp, zeytinleri sopa ile aşağı indiriyor erkekler. Sırıkçılıkta çalışan kadın yok. Şimdi artık makinelerle yapıyorlarmış bu işi erkekler. Sevtap Hanım kadınların da sırıkçılık yapabileceği görüşünde, “artık bu iş makinelerle yapılabildiği için daha kolay bir hale geldi,” diyor. Onun fikrine göre bu işin kadınlara yaptırmamalarının nedeni; yevmiyesinin daha yüksek olması…
Oysa kadınların çalıştığı dip toplayıcılığı da tente yayma ve zeytinleri çuvallara doldurma işi de ciddi ağır işler “Dip toplayıcıları gün boyunca bir emek harcıyorlar ama oturarak, ağaç diplerinde gezerek, oturarak, dizlerinin üzerinde durarak zeytin topluyorlar. Tente yaymak ve tente toplama işi yapan kadınlar çok zorlanıyorlar. Tenteler çok ağır, onu çek, yay. Zeytini çuvalla. Çuvalı hakkıyla doldurursan 80 kg geliyor. Çuvalı taşımak işi de kadınlarda” Ama ne yazık ki bir işin kadınlar tarafından yapılması, değerini de etkileyerek onu düşük ücretli işler kategorisine sokabiliyor.
Tentenin de sırığın da zor işler olduğunu bir kez daha vurguladıktan sonra ben ağaçların alt dallarına sırık ta yapıyorum, tentecilik işini de yapıyorum” diyor.
Zeytin işi mevsimlik bir iş bu yıl ürünün yok zamanı imiş. Bir, bir buçuk ay sürecekmiş, söyleşiyi yaptığım sırada 40 gündür işe gidiyordu ve üç dört gün sonra iş bitecek.
Kadın ücretleri çok düşük
Ücretler duruma göre değişiyor, kendileri belirlemiyorlar “Piyasa belirliyor.” diyor. Zeytin işinde de belli ki işçiler arasında bir katmanlaşma var. Köyden gelenlerle, Romenlerin daha düşük ücrete çalışarak fiyatı kırdığı görüşünde, Sevtap Hanım. Fakat en büyük ayrım cinsiyet temelli ücret ayrımı, bu yıl erkekler 150 TL. alırken, kadınların yevmiyesi 80 TL civarında kalmış. Tarlanın büyüklüğüne göre grup halinde gidiyorlar. Ücret dışında zeytin bol olduğu zamanlar bir sepet beyaz, bir sepet de siyah zeytin veriliyormuş, onlara…
Bu sene yok zamanı olduğu için vermemişler. Ulaşım en ciddi sorunlarından biri traktörlerle gidiliyor, zeytin toplamaya bunu kahya veya işveren sağlıyor. Oysa işçi sağlığı güvenliği açısından işçilerin minibüsle taşınması gerekiyor ama kimse bu kurala uymuyor.
Çalışma saatlerini şöyle özetliyor “Sabah 07.00 traktöre biniyoruz, tarlaya varır varmaz, hemen işbaşı yapılıyor. 10.00 gibi soluklanma molası var. Evden getirdiğimiz bisküvileri yeriz. Kendi aramızda sıraya bindiriyoruz. Herkes getiriyor evinden bir şeyler. 12.00 öğle yemeği yarım saat mola. Yemeği kendimiz götürüyoruz. 14.30 işi bırakıyoruz. Toplanıp tarladan çıkışımız 15.00’ı buluyor”
Yevmiye usulü çalışmadan doğan herhangi bir hakları olmadığını anlatıyor. Erkekler sırık dışında hiçbir işe el atmıyormuş, işlerini bitirip bekliyor beyler. Her grupta 3 sırıkçı, 3 dip toplayıcısı, 4 de tenteci bulunuyor. “Üç erkek neredeyse 7 kadının ücretlerinin tamamını alıyor, bu hiç adil değil” diyor. Budalama ve çapalama gibi işleri yine erkekler yapıyorlar, kadınlar ise budama dönemlerinde tarladaki çalı, çırpıyı yakarak tarlayı temizliyorlar. Ayvalıkta kadınlar için pek iş olanağı yok. Yılın diğer zamanlarında kimi evlere, kimi de otellere temizliğe gidiyorlarmış.
Sevtap Hanıma gelince… O diğer zamanlarda eşinin börek imalathanesinde çalışıyor. Çalışıyorum lafın gelişi ücretsiz aile emekçisi kendisi de öyle tanımlıyor zaten “Aile içi emekçiyim. Evin üstü imalat yerimiz. Birlikte üretim yapıyoruz. Eşim satış ile ilgileniyor.”
Ücretli çalıştığı işte ise erkeklerin yarısı kadar ücret alıyor, bu konuda elbette çok rahatsız “Kendi aramızda konuşuyoruz. Aynı emeği harcıyoruz. Bu fark olmamalı. Tentecilerin işi de çok ağır. Kuvvet isteyen bir iş. Bize daha farklı ücret vermeliler. Hani erkekler, kuvvetliyiz, diyor ama tüm ağır yük bizim üstümüzde. Bir arkadaşım bu yıl isyan etti.” Seneye eğer fazla ücret vermezlerse tenteye çıkmayacağım, dedi”
Salgında sıfır önlem
Ayvalık’ta 500 kadın bu işi yapıyor, bu yıl pandemi nedeniyle 100-200 kadar düşmüş kadın işçi sayısı.
Kooperatif kurmayı düşünüyorlar mı peki? “Belediye ile birlikte bir kooperatif kurma niyeti vardı. Piyasayı biz belirleyelim, kooperatiften işçi temin etsinler, dedik. İnşaat, zeytin, tarım, temizlik, bakım gibi iş alanlarında işçi bu kooperatif ile ilişki kursun. Bu sayede ücreti de biz belirleyelim istedik. Henüz görüşmeler devam ediyor”
Bu kadar işin gücün arasında evdeki işler ne oluyor: “Evdeki işlerin çoğu kalıyor. Evde çocuklar, eşim destek oluyor. Bazen yapmalarını istemem gerekiyor, arada kendiliğinden yapıyorlar.” Bu yıl salgın şartlarında çalıştılar. Tarlada işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yeterli tedbirler alınabilmiş mi? Nerede… “İşveren bir önlem almadı. Bizim grupta ve çevreden hastalanan duymadım. Köylerde Corona çıktı. Kendimizi korumaya aldık. Dışardan aramıza tayfa almadık. 10 kişi başladık, 10 kişi ile devam ettik. Kendi hijyenimizi kendimiz sağlıyoruz. Arazide tuvalet yok, su yok. Hiç düşünülmüş, çözüm üretilmiş konular değil bunlar”