Tüm emeklilerin birleşmesi önemli

“Kadın emekli sayısı daha az. Bunun bir nedeni bebek sahibi olan kadınların işten ayrılıp çocuk büyüdüğünde bile işe geri dönmemesiyken diğer neden ise kadınların sigortasız olarak çalıştırılmasıdır.” Tespitinde bulunan Tüm Emekliler Sendikası Beykoz- Şile Şube Başkanı Rukiye Demirkol’la emeklilerin sorunlarını ve sendikal birleşmeyi konuştuk.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com
Ayla Önder    onderayla@gmail.com

“Kadın emekli sayısı daha az. Bunun bir nedeni bebek sahibi olan kadınların işten ayrılıp çocuk büyüdüğünde bile işe geri dönmemesiyken diğer neden ise kadınların sigortasız olarak çalıştırılmasıdır.” Tespitinde bulunan Tüm Emekliler Sendikası Beykoz- Şile Şube Başkanı Rukiye Demirkol’la emeklilerin sorunlarını ve sendikal birleşmeyi konuştuk.

Tüm Emekliler Sendikası açlık ve yoksulluk sınırının altındaki maaşlarla yoksulluğa ve sefalete mahkum edilen milyonlarca emekli için onurlu bir yaşam talebinde bulunuyor. Kamudan, özel sektörden veya kendi işinden yıllarca çalışıp emekli olan kişilere daha iyi yaşam sağlamak için birçok etkinlik gerçekleştiriyor. Ekonomik değer üreten, ödediği vergilerle ve sigorta primleriyle devlet bütçesine katkı sağladığı halde yok sayılan milyonlarca emekli adına seslerini yükseltiyorlar. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun 2021 Mart ayı verilerine göre yaklaşık 13 milyonu aşan emekli sayısı mevcut.  Asgari ücretin 2 bin 825 lira olduğu Türkiye’de,  8 milyon emekli asgari ücretin altında maaş alıyor. Büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor.

İnsanca yaşam hakları yok

Tüm Emekliler Sendikası, emeklilerin Türkiye’de hak ettikleri koşullara sahip olduğunu düşünmüyor. Emeklilerin insanca yaşam düzeyini arttıracak tedbirlerin acil olarak alınması gerektiğini söyleyen Rukiye Demirkol, Tüm Emekliler Sendikası Beykoz ve Şile Şube Başkanı. Demirkol,  emeklilerin yaşam şartları hakkında bilgi veriyor;  “Hak ettikleri gibi yaşamak bir yana, bir de çalışmak zorunda olmak, emekli için stres yaratan bir durum. Yüzde 70’i çalışıyor diğerleri ise köylerinden getirdikleri yiyeceklerle idare ediyorlar. İnsanca yaşam hakları yok. Bakkala, manava borçlarını ödeyemediği için farklı yollardan evlerine giden çok insan var. Televizyonda gülme amaçlı izlenen o ‘bakkalın önünden geçmeyen borçlu’ skeçlerinin hepsi gerçektir! Veresiye defteri olmasa aç kalacaklar. Sosyal hayatları da yok. Bir çay bahçesine gidip çay içemiyor, 1 milyon dolayında emekli 1000 TL’nin altında maaş alıyor ki bu tam bir sefalettir! 4 milyon emekli ise maalesef çalışmak zorunda!”

Yıllarca çalıştıktan sonra

Rukiye Demirkol’a göre sistem emekliyi borçlandırıyor. Sendikacı şunları anlatıyor; “Kredileri süsleyip emekliye sunuyorlar. Sonra da borç batağında ne yapacaklarını şaşırıyor insanlar. Türkiye’de resmi rakamlara göre kamuya veya özel sektöre hayatlarının 20 -25 yılını vermiş 13 milyonun üzerinde emekli var. Yıllarca çalıştıktan sonra borçlarla boğuşmaları her açıdan onları etkiliyor. Hayal ettiklerini de yaşayamıyorlar.  Kendimden örnek verecek olursam emekli olunca Türkiye’yi gezeceğim diye hayal etmiştim fakat bu mümkün değil! Aldığım para geçimime zor yetiyor. Tatile gitme şansı olmadığı gibi köyüne gidemeyen emekli de var. Avrupa’da emekli dünyayı geziyor, bizim emekliler ayın sonunu nasıl getireceğini düşünüyor.”

Maaşlardan yapılan kesintiler

Emekliler sağlıkta katkı payı ödüyorlar. İlaç katkı payı ödemek zorunda olduğu için hastaneye gidip tedavi olamayanları biliyoruz. SSK, Bağkur emeklileri, dul ve yetimler arasında çok düşük ücret alanlar var. Emekli sandığına bağlı emekliler arasında da çok düşük ücretler söz konusu. 20-25 yıl çalışmış ama maaşı 1000-1500 TL arasında. İlaç katkı payı çok sayıda emekli için büyük sorun. Demirkol şöyle diyor; “Sağlık merkezinde veya hastanede muayenenin ardından ilaçları için eczaneye gidiyor. ‘Katkı payı’ hemen ilaç alımına yansıtılıyor. Ve bir sonraki maaşından da kesinti yapılıyor. Sadece o da değil. Muayene olunca Dr. emar çektirmesini istiyor. Emar ücretinin bir bölümü de yine maaşa mahsuben alınıyor. Emekli olmak artık hayal kurulan, ‘beklenen’ bir şey olmaktan çıktı! Tedavi ve ilaç demek maaşın azalması demek”

Yüzde 55’i depresyon ilacı kullanıyor

Emeklilerin açlık ve yoksulluğa mahkum edildiğini, artık kaynaklardan ve refah payından, adil bir biçimde pay almak istediklerini anlatıyor Demirkol. Tüm Emekli-Sen Şube Başkanı şu gerçeğe işaret ediyor; “Pandemi koşulları herkesi psikolojik olarak da olumsuz etkiledi. Fakat emekliler sürekli bu olumsuz şartları yaşıyorlar zaten. Emeklinin yüzde 55’i depresyon ilacı kullanıyor. Bir kısmı geçim sıkıntısından dolayı eşinden ayrılıyor. Haklarını aramak üzere sendikalarda da örgütleniyorlar ama bunun çok güçlü olması ve sayının artması lazım. Her şeyden umudunu kesme hali var. ‘Sendikaya üye olsam ne olacak?’ diyorlar. Zaten başlı başına emekliliğin zihinsel ve fiziksel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri var. Bu koşullar emeklilikten önceki iş özelliklerine ve sosyo-ekonomik duruma bağlı olarak değişebiliyor. Başka ülkelerde emekliye ekonomik teşviklerle destek olunuyor. Bu ekonomik teşviklerle emekliliğin fiziksel, zihinsel, sağlık ve refah üzerindeki etkileri azaltılmaya çalışılıyor. Bizde böyle bir durum olmadığı gibi düşük ücretler altında eziliyorlar. Emekliler örgütlenerek güç elde etsin. Bizler bunun mücadelesini veriyoruz. Güçlenirsek ancak hakkımızı alırız.”

Doğru bildiğim konuda geri adım atmadım

Rukiye Demirkol annesi ve oğluyla birlikte yaşıyor. Annesinin demans hastası olduğunu söylüyor ve şunları anlatıyor; “Demans hastasına bakmak çok zor. Ama oğlum bana destek sağ olsun. Zorluklara karşı mücadele aslında büyük meziyetimiz.” Emekliler sendikasında yönetici olma fikrinin bir arkadaşının önerisi olduğunu söylüyor Demirkol. Bu süreçten şöyle söz ediyor; “Sendika kurulalı çok olmuştu. Bizim bölgede de şube açılınca, ‘Şube başkanı olur musun?’ dediler, kabul ettim fakat çok problem yaşadım kadın olarak. Şubedeki bazı yönetici erkek arkadaşlar beni ikinci planda tutmaya çalıştılar. Fikirlerimi kabul etmediler. Benim önerdiklerimin tersini yapıyorlardı. Güçlü ve mücadeleci birisiyim. Yılmadım ve doğru bildiğim konuda hiç geri adım atmadım. Tabii ki mücadele etmek beni çok yıprattı ama mücadeleye devam dedim. Ve kendimi kabul ettirdim. Pes etmeyip,  başını eğmemek önemli.  Mücadeleci bir yapım var”. Demirkol her konuşmasında sendikaya üye olma çağrısı yapıyor. “Bu ülkeyi kurtaracaksa kadınlar kurtaracak. Çünkü kadınların daha güçlü bir yapıları var, mücadeleden kaçmıyorlar” diyor.

Fedakârlık yapan kadın emekli olamıyor

Çoğu emekli, en son noktada tam ‘dinleneceğim’ derken ya yaşlı anne-babaya bakıyor veya bir hastalıkla uğraşıyor. “Emekli olunca hastalıklar çıkıyor. Bir avuç ilaç içen emekli var” diyor sendikacı. Yaptığı meslekten dolayı hasta olanların sayısı da az değil. Meslek hastalıkları çok yaygın. Öte yandan sosyal güvenlik sisteminin emeklilik için aradığı “sigortalılık süresi”, “prim gün sayısı” ve “emekli yaşı” gibi koşulların en çok kadınları vurduğunu belirtiyor.  Kadın emeklilerin daha az olduğunu anlatıyor. Kadının zor emekli olması konusunda en büyük etkenin annelik olduğuna vurgu yapıyor. “Çocuk doğunca anne işten çıkar. Fedakârlığı o yapar. Bebek büyüyünce işine dönemeyen ve bundan dolayı da emekli olamayan çok kadın var. Diğer yandan kadın daha fazla sigortasız çalıştırılıyor. Emekli olması da uzuyor veya imkânsız hale geliyor” düşüncesini paylaşıyor.

Deklarasyon yayınladık

Tüm Emekliler Sendikası Beykoz ve Şile Şube Başkanı Rukiye Demirkol, Sendikanın çalışmaları hakkında bilgi veriyor; “Örgütlenme çalışmalarımız kahvelerde, derneklerde sürüyor. Bu arada ben çoğulcu yapıyı savunuyorum. Tüm emeklilerin birleşmesi konusuna önem veriyorum, yönetimle bu konuda ters düşmeme rağmen. Dolayısıyla birleşme sürecinde yer aldım ve almaya da devam edeceğim. Disk Emekli-Sen, Emekliler Dayanışma Sendikası ve Tüm Emekli-Sen’in birleşme çabaları var. Bunu savunanlarla eylem ve güç birlikteliği kararı aldık ve bir deklarasyon yayınladık. İtirazlara rağmen oluşumun içinde olmayı sürdürdüm, sürdürüyorum. Sendikayı hiç bir zaman hiç bir siyasi partinin arka bahçesi olarak görmedim. Görmeyi de düşünmedim. Düşünenlere karşı çıktım. Benmerkezci zihniyetten kurtulmalıyız. ‘Az olsun ama benim olsun’ mantığı yanlış. O nedenle bu üç sendikanın birleşme çalışmalarına benim gibi düşünenlerle beraber devam ediyoruz.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Sağlık alanında 25-30 yıldır çalışan kadınlar 2018’den beri ek göstergeyi bekliyorlardı, bir tık daha insani bir emeklilik yaşayabilmek için. Yıllarını hastane koridorlarında geçiren, sağlık meslek lisesi mezunu binlerce kadın bu yasadan basit artışlarla yararlanabilecek, bu denli eriyen maaşlar karşısında yapılan ağza bir parmak bal çalma bile değil.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!