Turist rehberleri zor günler yaşıyor

Pandemi turizm sektörünü de olumsuz etkiledi. Günü birlik ücret alan, sigortasız çalışan veya sigortalarını kendileri ödeyen rehberler, pandemide işsiz kaldılar, tüm birikimlerini harcayarak bitirdiler, hiçbir yerden destek görmediler. Haklarını savunacak bir sendikaları bile yok.  
Paylaş:
Gülay Fırat
Gülay Fırat
glyfirat@gmail.com
Gülay Fırat
Pandemi turizm sektörünü de olumsuz etkiledi. Günü birlik ücret alan, sigortasız çalışan veya sigortalarını kendileri ödeyen rehberler, pandemide işsiz kaldılar, tüm birikimlerini harcayarak bitirdiler, hiçbir yerden destek görmediler. Haklarını savunacak bir sendikaları bile yok.  

Krizlere kolayca girip en zor çıkan turizm sektörü üç temel gereksinimi, “huzur”, “güven” ve “bütçe”yi derinden sarsan korona virüsü salgını yüzünden neredeyse durma noktasına geldi. Sektörün bel kemiğini oluşturan turist rehberleri bu tür durumlara alışık olsalar da “Çok kriz gördük ama böylesini görmedik” diye itirafta bulunuyor. Öte yandan sezonluk çalışma ve yevmiye sistemi dolayısıyla düzensiz geliri olan turist rehberleri yaşadıkları zorlu süreçte yalnız bırakıldığını düşünüyor.

Covit 19 pandemisiyle turizm sektöründe bugüne dek görülmemiş bir yıkım yaşandığını vurgulayan 17 yıllık turist rehberi Nurdan Güney, “Biz turist rehberleri de hiçbir destek almadan süreci atlatmaya çalışıyoruz” diyor. Üç profesyonel kadın turist rehberi Sema Onay, Nurdan Güney ve Özlem Başaran pandemi dönemi yaşadıklarını ve mesleklerine dair bilinmeyenleri anlattı…

Çok kriz gördük ama böylesini hiç yaşamadık

Yirmi iki senelik turist rehberi Sema Onay (51) , “Pandemi turizm sektörünü çökertti” diye başlıyor anlatmaya. Korona virüs pandemisi yüzünden bir senedir çalışamayan Onay, pek çok rehberin işsizlik yüzünden ekonomik darboğaza girdiğini belirtiyor.  Onay yaşadıklarını şöyle anlatıyor, “Meslek odaları (İstanbul Rehberler Odası-İRO’ya bağlıyım) ve bir birliğimiz (Turist Rehberler Birliği -TUREB) olmasına rağmen pandemide bize tek katkıları sadece aidat almamaları oldu. Rehberler için herhangi bir paket yardım söz konusu olmadı. Zaten bizim işte çalışanlar kazandıklarının bir kısmını her zaman ayırır çünkü iş hep pamuk ipliğine bağlıdır. Yağmurdan, selden, bombadan, savaştan, politikadan, yangından her şeyden etkilenen kırılgan bir sektör, turizm! Dolayısıyla, yazın çalış kışın ye, düsturumuzdur.”

Turizm sektörünün çok kriz görmesine rağmen böylesini daha önce yaşamadığını vurgulayan Onay, “Çok zor durumda kalan arkadaşlarımız oldu. Ben birkaç yıldır acentemden sigortalı olduğum için kısa çalışma ödeneği alabildim. Ama rehberlik daha yeni meslek olarak kabul edildi, 2015’te. Öncesinde sigorta yoktu, herkes dışarıdan bir şekilde kendi sigortasını ödüyor. Bu yüzden pek çok arkadaşımız kısa çalışma ödeneği de alamadı. Sendikalaşma zaten hiç yok, yani bir turist rehberi mesleğini bir hobi gibi yürütür.”

Pandemi sebebiyle bir senedir tura çıkamayan Onay, geçtiğimiz günlerde çıktığı ilk Anadolu turunda yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor; “Tam bir yıl sonra geçtiğimiz Mart ayı içinde 8 kişilik bir İspanyol grubuyla Anadolu turu yaptım. Tur sırasında maske ile mikrofonla veya mikrofonsuz konuşmakta çok zorlandım. İspanyollar pandemi tedbirlerine son derece uyumluydu, dikkatliydi. Oteller ve restoranlar da hijyene ve mesafeye uygundu ama karşılaştığımız Rus turistler maske takmıyor ve oldukça rahat davranıyordu. Zaten şu an Türkiye’de Rus ve Endonezyalı turist var ama çok yetersiz sayıda maalesef.”

İşini çok sevse de turist rehberliğinin göründüğünden daha zor olduğuna dikkat çeken Onay, “Kaba bir hesapla bugüne dek 25 bin civarında insanla tanıştım. Ve diyebilirim ki yabancı turistlerle çalışmak, yerli turistlerden daha kolay. İnsana hizmet eden her iş meşakkatli ama tur rehberi olmak çok daha zor, tura para verdiği için ‘para veriyorum, senin sahibinim’ gibi davranabiliyor bazıları mesela. Özellikle yerli turistler çok kaprisli, bazısı asla memnun olmaz. Latin Amerikalı turistler ise çocuk gibi, ‘kaybolursam beni bulursun’ diyerek kafasına göre davranıyor. Yani bedenen ve zihnen çok yoran bir iş.  Her şeye rağmen yabancı gruplara Türkiye’nin aydınlık yüzünü bir kadını olarak anlatmak çok gurur verici” şeklinde konuşuyor. Bir turist rehberinin çıktığı turda, turistlere gezip gördükleri yerler hakkında bilgi vermenin yanı sıra acentenin hazırladığı programa harfiyen uymak için tüm hareketleri bizzat yönetmesi gerektiğini bunun büyük bir sorumluluk ve emek olduğunu belirtiyor.

Rehberler çok zorda

Korona yüzünden bir senedir tura çıkamayan 17 yıllık turist rehberi Nurdan Güney (37) de, “Covid süreci turizm sektöründe şu ana kadar hiç görülmemiş bir yıkım yarattı. Hiçbir destek almadan süreci atlatmaya çalışıyoruz” diyor. Pandemi sebebiyle çalışamayan rehberlerin yaşadıklarını şöyle anlatıyor, “Rehberler elinde avucundakini sattı, yapabilen başka iş bulup çalıştı. Evini barkını boşaltıp ailesinin yanına taşınanlar oldu. Ben ailemle yaşıyorum, o yüzden bu süreci nispeten hafif atlatıyorum. Ama pandeminin ne kadar süreceği, belimizi ne zaman doğrultacağımız hâlâ belirsiz.”

Pandeminin ilk dönemi tüm turların iptal olmasıyla yaşadıkları şaşkınlığın ardından yazın gerçekleşen turlarda kurallara uymayan insanlar yüzünden güçlük çektiklerini anlatan Güney, “Geçen yaz başlayan hareketlilikle birkaç tura çıktım. Misafirler maske takıyor, ateşlerini ölçüyoruz, otellerde bunlar tekrarlanıyordu. Lakin gezilen yerlerde maske takmayan, mesafeye uymayan insanlar da çoktu. Böyle olunca insanlar korkuyor ve bireysel gezilere yöneliyor. Acenteler olabilecek her tedbiri alıp bunu duyuruyorlar ama yine de tur demek en az 10 kişinin bir araya gelmesi demek, insanlar bundan korkuyor. Bildiğiniz gibi devletin acentelere özel bir desteği olmadı, acentelerin de rehberlere. Devlet sadece geçen sene Mayıs’ta Eylül ayı ödemeli, düşük faizli 10 bin TL’lik bir kredi seçeneği sundu, onu da her başvurana vermedi. Sonra ödemeyi 2021 Ocak’a erteledi, ama sektörde hâlâ iş yok!”

Aşı sırası bekliyoruz

Yakın vadede işlerin eskisi gibi olmasını beklemeyen Güney, “Belki iç turizmde hareketlilik olur ama kalabalık gruplar halinde yabancı turistlerin ülkemize gelmesine daha uzun bir süre var. Yabancı turist olmazsa da sektörde düzelme olmaz. Keza artan döviz kuru ve aşılamanın yetersizliğinden ötürü Türklerin yurtdışı turlarına katılmasına da daha çok vakit var. Yurtdışı turları yapan acente ve rehberler çok daha vahim durumdalar. Tüm turist rehberleri olarak bir sıkıntı ve belirsizlik içindeyiz ve eş dosttan başka yardım eden yok. Aşı için turizm çalışanları öncelikli gruba dâhil edildi. Kayıt olduk fakat arayan soran yok, ne zaman aşı olacağımız da belirsiz” diyor.

Turizm Bakanlığı’nca belirlenen günlük ücretler dahilinde çalışan rehberlerin, ücretleri normalde tatminkar olsa da garanti bir maaşı olmadığını hatırlatan Güney, “Çalıştığımız gün kadar para kazanıyoruz, çalışmadığımız gün kazanç da yok. Ayrıca hiçbir acentenin rehberini sigortalama zorunluluğu yok! Bu yüzden yapabilen kendi imkânlarıyla sigortalıyor kendini. Hal böyleyken doğal afet, ekonomik kriz, terör olayları, salgın hastalık gibi olumsuz durumlarda işler tamamen durma derecesine geliyor” diyor.

Kadını cinsel obje olarak görüyorlar

Marmara Üniversitesi Turist Rehberliği Bölümü mezunu Güney, genel zorlukları bir yana rehberliğin kadınlar için farklı güçlükler barındırdığını şöyle ifade ediyor, “Turizm biraz klişelerin dışında, yeniliklere ve değişime açık, çalışanlarının daha modern görüşlü olduğu bir sektör olarak bilinir ama maalesef kadını bir cinsel obje görme yanılgısı bizim sektörde de var. ‘Beni sadece rehber olarak görsünler, kadın olarak görüp istemeyeceğim tavırlarla, tekliflerle bana gelmesinler’ diye, başlarda hep erkeksi bir tavır aldım. Kıyafet seçimim dahi maskulendi. Turizmdeki kadınların hep ‘aşırı rahat, her teklife evet diyecek’ gibi olduğuna dair bir algı vardı çünkü. Şu an bunlar çok saçma gelse de 20 yaşında genç ve sektöre yeni girmiş bir kadınken beni çok yormuştu.”

Daha çok yerli turistlere rehberlik eden Güney, tatilcilerin karşılarında kadın rehber görünce takındıkları ön yargılı tavrın, ikinci günde yerini övgüye bıraktığını belirterek, “Kadın olmayı bu mesleğe uygun görmeyen çok fazla insan var çünkü kadının asli görevi evlenip çocuk yapmak! Oysa her kadın ne isterse onu yaşar, her erkek gibi. İsterse hem rehberlik yapıp hem de evli ve çocuk sahibi olabilir. Bunun nice örneği var ama yine de kadının bu kadar aktif olduğu bir iş kadın için uygun görülmüyor maalesef.”

Tipik Karadenizli bir ailenin kızı olduğunu belirten Güney, ailesinin başta pek olumlu yaklaşmasa da onları bir şekilde ikna ettiğini belirterek, “İyi ki vazgeçmemişim, rehber olmuşum’” diyor.

Birikimlerimi harcadım

Tarihe özellikle de eski çağ tarihine duyduğu ilgiyle 22 senedir turizmin içinde olan ve 18 senedir de lisanslı rehberlik yapan Özlem Başaran (44) da pandemi dönemini evde geçirenlerden. Başaran, “Ben bu dönemi geleceğim için kenara koymaya çalıştığım birikimi kullanarak atlatmaya çalışıyorum. Sosyal hayatım neredeyse hiç yok. Harcamalarımı minimumda tutmaya çalışıyorum çünkü şartların ne zaman düzeleceğini bilmiyorum” diyor.

Pandemiyi başlarda sıkı bir çalışma temposundan sonra bir dinlenme fırsatı olarak geçirmeye çalışırken sürecin uzayacağını fark ettiği anda kişisel gelişimine katkıda bulunacak aktivitelere yöneldiğini anlatan Başaran, “Şu zorunlu izole hayatı değerlendirmeye çalışıyorum. Mesela online eğitimler almaya başladım, yeni bir dil öğrenmek, yeni bilgi kaynakları bulmak gibi aktivitelere yöneldim. Ümidim 2021’de ülkemiz ve tüm dünya için sağlık dolu olması” diye konuşuyor.

Nurdan Güney gibi aşı sırası bekleyen ve hatta aşı olana dek tura çıkmayı düşünmeyen Başaran’dan yerli ve yabancı turistleri mukayese etmesini istediğimizde şöyle konuşuyor, “Yabancılarla çalışırken ülkemiz hakkında bir şeyler anlatıp önyargıları kırmanın güzelliği, tarifsiz ve elbette gurur verici. Turist rehberleri gerçekten de ülkenin tanıtımında çok önemli rol oynuyor. İç turizmde ise çok farklı anekdotlarla karşılaşabiliyorum. Mesela ‘Ben buraya arabamla gelmiştim’ diyen kişilerin tur sonunda ‘Bunları hiç bilmiyordum, sadece geçmişiz buralardan’ dediğine çok şahit oldum. Ayrıca ülkemizi kendi insanımıza anlatmak çok keyifli, yüzlerindeki şaşkınlık, onlarda uyanmasını sağladığım merak ve coğrafyamıza olan hayranlıklarının artmasını izlemek, beni bu mesleğe bağlı tutan şeylerden birkaçı. Gezdirirken onlara TV programlarında gördüklerinden çok daha fazlasını sunabiliyorsunuz.”.

Sigortamı kendim ödüyorum

Rehberlerin genellikle çalıştıkları gün için ücret aldıklarını belirten Başaran, “Bende çoğu rehber gibi sigortamı kendim ödüyorum. Bazı şehirlerde rehberlerin meslek odaları bulunuyor ama bir sendikamız bulunmuyor. Haklarımızı savunmak ve sıkıntılarımızı daha ciddi şekilde dile getirmek için belki de bu tür örgütlenmeler iyi olacaktır. Örneğin son zamanlarda Türkçe rehberlik yapmak için yabancı dil bilme zorunluluğunu ortadan kaldırmaya yönelik bazı girişimler oluyor. Rehberlerin çok büyük bölümü bu duruma karşı çünkü yabancı dil bilmek mesleki lisans için en önemli kriter. Türkçe çalışmak isteyenler bu sınavı verdikten sonra da rahatlıkla çalışabiliyorken rehberliğin kalitesini düşürecek girişimlere karşı daha sıkı bir birlikteliğe ihtiyaç duyuluyor” diyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Tatil öncesi meclise getirilmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nin içindeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin kadın ve LGBTİ+’ların güçlenme ve dayanışma mekanizmalarını nasıl etkileyeceğini Mor Çatı ve Kadının İnsan Hakları Derneği ile konuştuk.
Düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, yoksullaşma 2023’de kadın işçi yaşamına damgasını vurdu. Grev ve direnişlerde kadın işçiler en öndeydi. Kadınların kadın işçilerin mücadelesi 2024’te de devam edecek. Herkese mutlu ve dayanışma dolu bir yıl diliyoruz.
Deprem bölgelerinde devlet, kadın istihdamı sorununu Toplum Yararına Programlar aracılığıyla çözmeyi kafasına koymuş görünüyor. İşsizliğin yoğun olduğu bölgede kadınlar, gerçekten kendilerinin değil ama “birilerinin yararına”, asgari ücretle, her türlü sosyal haktan mahrum şekilde çalışıyorlar. Ne servis var ne de can güvenliği…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!