WIEGO’dan Karin Pape: “ILO 189 imzalandığında şarkı söyleyerek dans ettik, bu o binada olmayacak şeylerdi”

Karin Pape örgütü WIEGO aracılığı ile yıllardır enformel ekonomideki kadın işçilerin örgütlemesini destekleyen çalışmalar yapıyor. 189 sayılı ILO sözleşmesinin kabul edilmesi için yapılan iki yıllık yoğun çalışmanın merkezinde yer almışlar. Kolombiya’da kooperatiflerin bir araya gelerek belediyenin atıkları toplama işini özel şirketlere değil atık toplayıcılara vermesini sağlayan anlaşmada yerel örgütlere destek olmuşlar. Türkiye’deki mücadelelerimize de ilham vermesi dileğiyle Karin’in bizlerle paylaştığı deneyimleri aktarıyoruz.
Paylaş:

Enformel istihdamdaki kadın işçilerin küresel ağları ve örgütlenmelerine destek olan bir örgüt olan WIEGO’dan Karin Pape ile İstanbul’da, işçi temsilcisi olarak katılmak üzere geldiği Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bölgesel toplantısı sırasında görüştük.*

WIEGO’da uzman olarak görev yapan Karin daha öncesinde Almanya’da çalıştığı fabrikada bir beyaz yakalı çalışan ve işyeri temsilcisiymiş. Eşinin işinden dolayı kendini önce Moskova’da, sonra ise Cenevre’de bulmuş. Sendikal mücadele deneyimi ve merakı Cenevre’de onu uluslararası işçi örgütlenmelerinde görev almaya sürüklemiş. 

Bize öncelikle WIEGO’nun nasıl kurulduğunu, Hindistan’daki SEWA deneyiminin bu sürece katkısını anlattı:

“WIEGO 20 yılı biraz aşkın süre önce kuruldu. Kuruluşunda farklı alanlardan gelen hevesli aktivistler vardı, akademisyenler, kalkınma uzmanları, istatistikçiler. Ama bunların dışında itici güç ise SEWA’ydı,” diye anlattı.

Hindistan’daki SEWA, yani Kendi Hesabına Çalışan Kadınlar Birliği’nin iki yıl kadar önce aramızdan ayrılan Ela Bhatt’ın kurmuş olduğu ve sadece kadınları örgütleyen bir işçi örgütü olduğunu anlattı. Aslında öncesinde Ela Bhatt tekstil sektöründe örgütlenme yapan bir sendikacıymış. Ama 60’larda Hindistan’daki tekstil sektöründe çöküş yaşanmış ve çok büyük sayılarda kadın işten çıkartılmış. Ela da bu kadınları enformel işçiler olarak örgütlemiş ve böylece SEWA doğmuş. 

Uzun tartışmalar yaşanmış, bu kadınların işçi olup olmadıkları sorgulanmış. “Bu kadınlar bu tür çalışmayı tercih mi ediyorlar? Bunlar vergi kaçıran insanlar mı, tam olarak kimler?” soruları sorulmuş.

“Ama” diyor Karin “mesela Hindistan’da yaşanan fakir bir kadınsanız, evde oturup ölene kadar bekleyemezsiniz. Karnınızı doyurmanız, ailenizi beslemeniz gerekir. Bu yüzden de bir şeyler yaparsınız. Tarım işçiliği yaparsınız, evde üretim yapar, sokakta satarsınız. Ev işçisi olursunuz ya da atık toplarsınız. Yani enformal işlerde çalışırsınız.”

Karin bu noktada aslında enformel çalışmanın her sektörün içerisinde şu veya bu ölçüde yer aldığının altını çiziyor. Bu nedenle WIEGO olarak sadece yüzde 90 veya daha fazla oranda enformel çalışma yürütülen sektörleri ele aldıklarını aktarıyor. Dört sektörde çalışıyorlar: Ev işçileri, evde üretim yapanlar, sokak satıcıları ve atık toplayıcılar. “20 yıldır misyonumuz bu kesimlerin, uluslararası düzey de içinde olmak üzere her düzeyde daha iyi örgütlenmesine yardımcı olmak,” diyor. 

İlk olarak sokak satıcıları enternasyonali kurulmuş. İkincisi uluslararası ev işçileri federasyonu, daha sonraki örgütlenme ise HomeNet International olmuş. En son olarak da geçtiğimiz Mayıs ayında Arjantin’de yapılan bir kongre ile atık toplayıcıların uluslararası örgütlenmesi gerçekleşmiş. Şaka yollu “Yani misyonumuzu tamamladık” diyor Karin. Ama esasen WIEGO olarak halen bu uluslararası ağların her birine ihtiyaç duydukları destekleri vermeye devam ediyorlar. 

Yereldeki çalışmalara destek oldukları da oluyor.

Örneğin Kolombiya’da büyük bir belediye atıkların toplanması için ihaleye çıktığında WIEGO yerel örgütlere bir teklif sunulması konusunda yardımcı olmuş. Sonuçta bütün kooperatifler bir araya gelmiş ve sadece kendileri için değil tüm atık toplayıcılar için bir teklif sunmuşlar. İşi özel şirketler değil, biz yapmak istiyoruz demişler. Çünkü özel şirketler ihaleyi aldığında atık toplayıcılar halen çalışsalar hırsızlık yapar duruma düşeceklermiş. Ve belediyeden işi bu şekilde almışlar.

Ona göre WIEGO’nun güzel yanı araştırmacılar, istatistikçiler ve benzerleri ile onun tabiri ile “üzerine araştırma yapılan insanların” bir arada çalışıyor olmaları. 

ILO 189: Ev İşçilerine İnsana Yakışır İş Sözleşmesi

Bunu yaşadıkları en önemli deneyim ise 2011 Haziran’ında, ILO 189, yani Ev İşçilerine İnsana Yakışır İş Sözleşmesinin kabul edilme süreci olmuş. Bu sözleşmenin tartışılması ve kabul edilmesi sürecinde Cenevre’de gerçekleşen üçlü, yani hükümetlerin yanı sıra her ülkeden işçi ve işveren kesimlerinin de katıldığı ILO konferanslarında çok yoğun olarak çalışmışlar. Öncelikle çeşitli ülkelerden ev işçilerini temsil eden kadınların bu ülkelerin sendika/işçi heyetleri içerisine alınmaları ve böylelikle konferansa gelebilmeleri, sonra da bu işçilerin devam eden tartışmalara hazırlık yapabilmeleri ve orada kendi sözlerini söyleyebilmeleri için çok yoğun çaba sarf etmişler. 2011 yılında ILO 189 no’lu sözleşmenin kabulünü Cenevre’deki Birleşmiş Milletler binasının geleneksel kalıplarının çok dışına çıkan bir şekilde kutladıklarını belirtiyor. 

Karin bu süreci şöyle anlatıyor: 

“Benim sorumluluklarımdan birisi enformal işçilerin temsilcisi kadınların bu konferanslara anlamlı bir şekilde müdahil olabilmelerine yardımcı olmaktı. Bu amaçla yoğun hazırlıklar yaptık. Son derece sıkıcı olabilen ILO raporlarını okuyorduk. Bunlar üçlü mekanizmada kaleme alındığı için son derece denge gözeten ve çok diplomatik bir dilin kullanıldığı raporlardır. İşin özünü yakalamak çok zordu. Ve mevcut tartışmaya nereden gelindiğini, ana hattın ne olduğunu bilmeniz gerekir. Dolayısıyla bizler bu raporları okuyor ve enformal işçilerin gözünden bu ILO konferanslarında nelerin tartışılması gerektiğini yazıyorduk.”

Karin ILO konferanslarında resmi işçi delegesi olanların bile normalde söz alamadığını anlatıyor. Sadece gruplar içerisinde konuşma, tartışma olanağı bulunuyor. Konferanslarda ise sadece işçiler adına bir sözcü, işverenler adına bir sözcü ve hükümetler adına bir sözcü konuşuyor. Bu nedenle de esas önemli olan işçi grubundaki tartışmaya yön vermek oluyor.

Farklı ülkelerden ev işçisi kadınlar için Cenevre’de uluslararası bir konferansa katılmak, burada kendi sözlerini söylemek, örneğin kendi Çalışma Bakanları ile eşit bir zeminde görüşmek o nedenle çok önemli ve onları güçlendirdiğini anlatıyor. Karin WIEGO olarak politikalarının ILO konferansında hiçbir zaman ev işçisi kadınlar adına konuşmamak, her zaman onların kendilerinin konuşmasını sağlamak olduğunu da vurguluyor. 

Merak edenler için Karin ILO 189’un kabul ediliş sürecini anlattığı ve ev işçiliğine ilişkin tartışmalara dair görüşlerini sunduğu detaylı bir makalesi de var (İngilizce). https://ideas.repec.org/a/sae/prodev/v16y2016i2p189-202.html

Bu makaleden aktaracak olursak Karin’e göre ev işçiliği en eski mesleklerden biri ve temelde kadınlar tarafından icra ediliyor. Kökleri küresel kölelik tarihinin içerisinde yer alıyor. Yerine getirilen görevler temizlikten, yemek pişirmeye, bahçe bakımından çocuklar ve yaşlıların bakımına kadar değişiyor. Geleneksel olarak bu iş kadınlar tarafından ve karşılığında bir ücret ödenmeksizin yerine getirilmiş. Ev işi bu yüzden bir istihdam ilişkisi içerisinde yerine getirildiğinde düşük değer biçilen, ya çok zayıf ya da hiç düzenlemeye tabi olmayan bir çalışma alanı. Birçok ev işçisi fazla çalışıyor, düşük ücret alıyor ve sıklıkla fiziksel ve cinsel istismar da dahil olmak üzere kötü muameleye maruz kalıyor. Ev işi önemli oranda göçmen kadınlar ve çocuklar tarafından yapılıyor.

Birkaç sebepten dolayı ev işçilerine talep artıyor. Yeterli bakım tesislerinin hükümetler tarafından sağlanmaması, toplumların yaşlanması, kadınların özellikle sanayileşmiş ülkelerde artan oranda işgücüne katılımı ve işteki yoğunlaşma artan sayıda ailenin çeşitli ev işlerinde yardım aramasının sebepleri arasında. 

Uluslararası örgütlenme

İlk olarak Hollanda’daki küçük bir grup ev işçileri örgütlerinin bir tür uluslararası toplantısına ev sahipliği yapmayı kararlaştırmış. Ve bunun için çalışırken birden aslında çok sayıda örgüt olduğunu fark ediyorlar.  En çok Latin Amerika’da ama Asya’da ve Afrika’da da örgütler olduğunu ve yüz yılı aşkın bir örgütlenme tarihi olduğunu görüyorlar.

Ev işçileri kimi yerlerde sendikal örgütlerle birlikte örgütlenirken kimi yerlerde ise sendikalarla yaşadıkları deneyimler iyi olmamış ve kendi başlarına örgütlenmeyi tercih etmişler.

Latin Amerika’da ev işçilerini destekleyen ve kamuoyunda onların hakları için konuşan orta sınıftan kadınlardan oluşan bir oluşum varmış. Ama ev işçileri bundan çok rahatsız olmuşlar ve CONLACTRAHO adı altında kendi bölgesel ağlarını kurmuşlar. Ve kıta çapındaki bu örgüte üyeliğin koşulunu liderlerin doğrudan ev işçisi olması olarak belirlemişler. “Örneğin” diyor Karin, “Arjantin’deki bir örgütün başkanı annesi bir ev işçisi olan ama kendisi düşük ücretli işlerde çalışmış olsa da hiç ev işçisi olarak çalışmamış bir genç kadındı. Ama bunu kabul etmediler çünkü kuralı katı bir şekilde uyguluyorlardı.” Bunu çarpıcı bulduğunu anlatıyor.

Ev işçisi kadınlar arasından çıkan karizmatik liderler

Ev işçisi kadınların çok az okula gitmiş ya da hiç gitmemiş kadınlar olduğunu ama aralarından çok karizmatik liderler çıktığını aktarıyor. 

“Örneğin Meksika’da çok fantastik bir lider olan Marcelina Bautista vardı” diye örnek veriyor.  Sadece dört yıl okul hayatı olan Baustista zaman içinde çok takdir edilen iyi bir uluslararası işçi lideri olmuş. WIEGO’da uzun dönem başkanlığını sürdürmüş olan Myrtle Witbooi da çok güçlü karakteri olan bir liderdi diyor. ILO 189’un kabul edilmesi esnasında yaptığı “Bizler artık köle değiliz. Artık haklarımız var. Bizler uluslararası düzeyde tanınmış işçileriz” dediği konuşmasını hatırlıyor. “Ben tam arkasındaydım ve o konuşurken ağlıyordum,” diyor. 

Yine ILO konferanslarında yaşadıkları sürece katılan Karayiplerden bir başkan güçlü kadın işçi temsilcisini de anlatıyor. Bu kadın uzun süre ev işçisi olarak çalışmış ve sonra akşam okuluna gitmek istemiş. Ev sahibi okula gitmesine engel olamayacağını ama akşam geç saatte döndüğünde kapıyı açmanın tehlikeli olacağını, onu o saatte eve alamayacağını söylemiş. Ve bu nedenle okula devam ettiği üç-dört yıl boyunca köpek kulübesinde uyumuş. Yine de okula gitmiş çünkü o eğitimi almak istiyormuş. Cenevre’de toplantılar sürerken bu kadın bir işveren temsilcisinin kendisini aşağıladığını hissettiği halde o an tepki gösterememiş. Bu nedenle daha sonraki süreçte bu işveren temsilcisiyle ilgili şikayette bulunmak durumunda kalmışlar. 

ILO 189 kabul ediliyor

Karin 189 no’lu sözleşmenin, Ev İşçilerine İnsana Yakışır İş Sözleşmesinin kabul edileceği anlaşıldığında Cenevre’de Birleşmiş Milletler binasında nasıl bir sevinç yaşadıklarını, nasıl kutlama yaptıklarını da anlattı. 

“Kutlama yaptık. Sonra ünlü olmuş resimlerimiz de var. Normalde ILO’da şarkı söylemeniz, dans etmeniz, döviz taşımanız olmayacak şeylerdi. Ama bu sözleşmenin kabul edileceği anlaşıldığında biz çok büyük bir pankart yazdık ve bunu bir şekilde BM binasına soktuk. Üzerinde “Tebrikler. Şimdi de hükümetler bunu onaylasın ve uygulasın” yazıyordu. Ben bunu bir valiz içerisinde binaya soktum.” diye anlatıyor. Sözleşme kabul edildiğinde pankartı açacaklarken oradaki bir güvenlik görevlisinin ne yapacağını bilemez halde baktığını hatırlıyor. Ama sonrasında o dönemki BM Genel Sekreteri olan ve sözleşmeyi çok desteklemiş olan Juan Somavia güvenlik görevlisine işaret etmiş ve görevli pankartı tutmalarına yardım bile etmiş. Onlara da dans edip kutlama yapmak kalmış.

Türkiye ILO 189 imzalasın

ILO 189 Ev İşçilerine İnsana Yakışır İş Sözleşmesini henüz imzalamamış durumda. Kadın İşçi olarak tüm sendikaları sözleşmenin imzalanması için tutum almaya ve hükümeti de bir an önce bu sözleşmeleri imzalamaya çağırıyoruz.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Temel Conta fabrikasında asgari ücretle ve sağlıksız koşullarda çalışan kadınlar, Petrol-İş’e üye oldular. Yetki alınmasına rağmen patron masaya oturmadı. Çevreyi kirlettiği gerekçesiyle zehirli gazları dışarı salamayan fabrikada filtre olmadığı için bu gazları işçiler soluyor. “Zehir soluyoruz” diyen kadınlar toplu sözleşmede ücret artırımının yanı sıra işçi sağlığı ve güvenliği önemlerinin de yer almasını istiyorlar.
28 Aralık Cumartesi günü Feminist Mekan’da feministler olarak kadın işçilerin bulunduğu grev ve direnişlere yönelik dayanışma stratejilerimizi konuşmak, bu konuya dair yol haritamızı belirlemek için buluştuk. Yağmurlu bir gündü ve beklediğimizden çok daha az kişiydik ama tartışmalarımız oldukça verimli geçti.
Adıyla müsemma İmece Ev İşçileri Sendikası yılladır “Ev işi iş, ev işçisi işçidir” diyerek, ev işçisi kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hak gasplarının görünür olması, yasal hakların elde edilmesi için mücadele ediyor ve sendikalaşmak için çalışıyor.
İlknur ve Gülşah, Yelkenci Tekstil fabrikasında, makinadan başını kaldırmadan çalışan iki işçi. Lüks mağazalarda Sartoria markasıyla 49 bin TL’ye satılan takım elbiseleri üretiyorlar. İşverenin çalışanlara ödediği maaş ise 20 bin TL. Bir takım elbisenin bedeli iki işçinin aylığını geçiyor! Patron çalışanların kötü çalışma koşulları nedeniyle Öz İplik-İş’e üye olduklarını öğrendiğinde, üç işçiyi tazminatsız olarak çıkardı. Şimdi Silivri’de eylem var. Bu haksızlığa maruz kalan arkadaşları için bütün işçiler seferber oldu.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!