Yaşlı adamlar “tecrübeli” olurken, yaşlı kadınlara “refleksleri zayıflamış” damgası vuruluyor (1)

Motorlu taşıtlar, iş makineleri ve bu araçların bakımı onarımı eğitimi gibi işler halen daha erkek işleri olarak görülüyor. Bu alanda tecrübe önemli. Tecrübeli olmak için yaş almanız şart. Ama hem kadın hem yaşlı iseniz işiniz zor. Döngüyü kıranlar yok değil. Pınar* bunlardan biri.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

Emeklilik maaşları malum. Ne ev kirasına yetiyor ne insanca yaşamaya. Asgari ücretle yaşamak bile insanüstü çaba gerektirirken emekliler asgari ücretin altındaki maaşlarla nasıl geçiniyor? Geçinemiyor. İkinci hatta üçüncü işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Emekli olduğu andan itibaren, temel ihtiyaçlarından kısmak zorunda kalan Pınar’la, yaşı ilerlemiş kadınların iş bulmakta yaşadıkları zorlukları, işyerindeki cinsiyet ayrımcılıklarını, kendilerine dayatılan çalışma koşullarını konuştuk.

Evli ve iki çocuk annesi Pınar, emekli olduktan iki yıl sonra yeniden çalışmak zorunda kalan bir kadın. Bursa’da 17 yıl direksiyon eğitmenliği yaparak bu meslekten emekli oluyor. Henüz 18 yaşındayken bir gelinlikçide sigortasız olarak çalışmış. Sonrasında özel bir firmada ön muhasebede mal terkibi yapmış. Sigortalı olarak ilk çalıştığı iş yeri burası olmuş.

55 yaşında olan Pınarla emekli olduktan sonra çalışmaya ihtiyaç duyma nedenlerine dair sohbet etmek istiyoruz. Direksiyon eğitmenliğinde ve çalıştığı firmalarda geriye dönük çalışma koşullarını anlatmaya başlıyor ve kadınlara yönelik ayrımcılıklardan bahsediyor öncelikle. “Çalışma saatleri belli değil. Veya resmî tatillerde bayram olur, yılbaşı olur ‘öğrenci yetişmesi lazım, mutlaka geleceksiniz’ deyip mahkûm tutuyorlardı. Yoksa, direkt olarak işten çıkarırız veya kendinize yeni bir iş arayın gibi tehditlerle yaklaşıyorlardı. Diğer erkek hocalarla kıyaslayınca, erkek hocaların gerek çalışma ortamları gerek çalıştığı zamanki mola saatleri, öğrencilerin seçilerek verilmesi, hepsi de bizlerden daha üstündü. ‘Benim işim var, bugün gelmiyorum’ dediği zaman ‘tamam, sen bilirsin’ deniliyordu. Biz işe yarım saat geç kalsak ‘bu olmaz böyle’ deyip birtakım ültimatomlar peş peşe sıralanırdı.”

Agresif yaşlı kadınlar!

Yaşı ilerledikçe, tecrübesi artmış, kursa gelen öğrencilerin kadın eğitmenlere olan güvensizlikleri kırılmaya başlamış. Öğrenciler kadın eğitmenleri daha çok tercih etmeye başlayınca kurs sahipleri hoşnut olmamış. Bu kez de yaş ayrımcılığı yaparak kendisini karalamaya çalışmışlar. Hem yaşı hem de cinsiyetiyle ilgili olarak “Refleksleri yavaşlamış” gibi söylemlerle öğrencileri elinden alınmaya çalışılmış. Bunu erkek kurs hocaları da yapmaya başlamış zamanla. Örneklerle anlatıyor Pınar: “Genç bir bayan gelmişti özel ders için. Kursun sahibi olan bekar biri vardı. ‘Ne yapacaksın o yaşlı hocayı? Gel ben sana vereyim’ diye yaklaşıyordu. ‘Onları bıraktık, bayan hocayı bıraktık, bayan hoca agresiftir’ gibi birtakım lafları ben kendi kulağımla duydum. Ama gelen kişi kabul etmedi tabii bunu. Ben ‘bayan hoca istiyorum’ dediği için çıkıp gidiyordu.”

Pınar, yıllarca asgari ücretin altında çalıştırılmış. Maaş bordrosunda asgari ücret gösterilip, bankadan maaş çekildikten sonra bir kısmını elden geri almış kurs sahipleri. Üstelik eğitmenlerin banka kartına el koyarak yapmışlar bunu. Eğitmenler itiraz edip haklarını istediklerinde “Bu saatten sonra size kim iş verecek? Yaşınız da var, bulursanız buyrun gidin” şeklinde tehdit edilmişler hep. Emeklilik hakkını edinmeye çalışan Pınar üzerinde etkili olmuş tehditler. “Yeter ki emekli olayım” dediği için göz yumarak devam etmiş. Çünkü bu meslekte iş bulmak hem kolay hem de zormuş. Genelde aile şirketleri gibi işletilen kurslarda, kendi akrabalarını sigortalı olarak gösterip, başkalarını çalıştırıyorlarmış. Bu şartları kabul edersen iş bulabiliyorsun. Kabul etmezsen ara dur.

Ses çıkarana işten atma tehdidi

Normal şartlarda hafta sonu ders olmamasına rağmen 48 saat çalıştırdıklarını da anlatıyor Pınar. Kimi zaman günde 10 saat çalıştırılıp kimi zaman hafta sonları da zoraki çağrılıyorlarmış işe. İzin almak, rapor kullanmak sonrasında mobbinge uğramak demek. Bir defa izin almaya çalışan Pınar o izni nasıl aldığını anlatıyor: “2009 yılında 4 günlük izin almak istiyorum. O yüzden ben o dört günlük izni saat 17.00’den sonra 22.00’lere kadar çalışarak, 32 saati tamamlayıp, o dört gün izine öyle çıkmıştım. Yani işverenler de öğrenciyi sana verir. ‘Bu öğrenciyi bitir, ondan sonra ne yaparsan yap’ der. Zaten öğrenci sayısı çok fazla, resmiyetteki gibi değil yani. Mesela resmi kurslarda bir hocaya düşen öğrenci sayısı ve ders sayısı bellidir. Ama az kişiyle çok iş yapma mantığıyla, biz işte az evvel bahsettim ya kendi akrabalarını sigortalıyorlar, onların yerine çalışıyoruz. Onların öğrencileri bize verilince maalesef yetiştirmek mümkün olmuyor. Yani tamam biz sigortalı olup emekli olana kadar tabiri caizse ha gayret dedik, tamamladık ama asgari ücret almadık, tatillerimizi almadık, fazla çalışıp fazla çalışma mesaisi almadık. Ücret artışı istediğimizde ya da çocuğun hasta olur misal, ‘Çocuğunu başkası hastaneye götürsün, babası götürsün vs.’ diye hani senden bir yerde belge bile istediği oluyordu. Yani çocuğunu hastaneye götüremiyordun kendin hasta oluyorsun, ‘Ne olacak ilaç içip gel’ deniyor yani rapor alamıyorsun. Hatta ben mesela yurt dışına çıkmıştım. Ama yurt dışı pasaportum, imzalar, her şeyim de hazır. Ama o tarihlerde bana öğrenci yazmışlar. Mesela ben emekli oldum, tazminatımı alacağım. ‘Elimizde para olursa tazminatını da veririz’ dediler. Ben artık bir yere borç yaparak kursun kredi kartıyla ödettim onu, baktım ki tazminat alamıyorum. 10 yıl çalıştın, nedir senin tazminatın artı, yıllık izin çıkmadığın için izin paran vesaire hiçbirine hesaba katmıyorlardı. Yani ücret anlamında da emsallerine göre daha az alıyordun. İzinler yok, fazla ücret ödemesi yok vesaire. Artı bir de dediğim gibi maalesef ikinci sınıf vatandaş zihniyetiyle… Yani en zor aday sana verilir. Eşit davranılmaz, adaletli davranılmaz. Tabii ki bize gelen öğrenciyi çalıştıracağız. Orada bir şeyimiz yok. Ama gelen öğrencinin yaş kriteri vardır. Misal şimdi 18 yaşında gelenle 60 yaşında gelen arasındaki çaban gayretin daha farklı oluyor. Ama çalıştığın grupta yedi öğretmensek, bunu eşit dağıtırsın, herkese aynı seviyede verirsin. Hayır, ses çıkarmayana daha çok yüklediler. Ses çıkarana da ‘Kendine iş bakabilirsin, biz seni aslında bak ne zahmetlerle, senin tavırlarına rağmen çalıştırıyoruz seni, biz çalıştırmasak nerede iş bulacaksın’ gibi üstü kapalı tehditlerle maalesef devam ediyoruz. Emekli olduktan sonraki direkt ayrılma sebebim de buydu.”
2016 yılında emekli olduktan sonra biraz dinlenen Pınar iki yıl sonra bir ehliyet kursundan teklif gelince yeniden çalışmaya başlamış. Kursun kadın eğitmeni ani olarak il dışına çıkınca ihtiyaç doğmuş ve bu sektörde kadın eğitmen bulmak oldukça zor. Sektör erkek egemen. Motorlu taşıtlar, iş makineleri ve bu araçların bakımı onarımı eğitimi gibi işler halen daha erkek işleri olarak görülüyor. Bu tür işlere personel alım ilanlarında da cinsiyet belirtilmiyor genel olarak. İş başvurusuna giden kadın olduğunda, İnsan Kaynakları, arananın aslında erkek olduğunu söyler daha baştan.

Çarşıda pazarda en ucuzunu bulmaya çalışmak

Pınar bu kez başladığı iş yerinde tüm taleplerini kabul ettirmiş. Resmî tatillerde çalışmamak başta olmak üzere sosyal haklarını da almış. Eski işyerlerinden edindiği tecrübe ile hem fazla mesai dayatmasını kabul etmemiş hem de çalıştığı ortamda eskisi gibi samimiyet kurmamaya başlamış suistimallerin önünü kesmek için.

Çocuklarına bakmak için ücretli çalışma yaşamına bir dönem ara veren Pınar bu süreçti bir evladını kaybetmiş. “Evlendikten sonra çocuklarım ilkokula başlayana daha doğrusu üçe dörde başlasın, kendilerini toparlasınlar diye o süreçte çalışmadım. Benim bir özel çocuğum vardı. Yani hem hasta çocuk hem diğer çocuklarım için çalışmadım. Hasta çocuğumu kaybettikten sonra da diğer çocuklarım biraz daha toparlasın diye çalışmadım. Çalışmadığım dönemlerde de gerek çocuklarım gerek eşim kendi sorumluluklarını biliyorlardı. Şu an part-time çalışıyorum, part-time çalıştığım dönemlerde eşimin yardımı oldukça fazla. Birlikte bir şeyler yapmak, alışveriş vs. yapmak hem zamanımızı dolduruyor hem hayatımıza hareket katıyor. Öbür türlü emeklilik de zor.”

Emeklilik maaşı yetmediği için istemese dahi herkesin ikinci üçüncü işlerde çalışmak zorunda olduğunu biliyor Pınar. Pazardaki fiyatlar almış başını giderken market market dolaşarak en ucuzunu bulmaya çalışıyor Pınar da. Emekli olduktan sonra kısmaya başlamışlar ihtiyaçlarından daha çok. “Bugün pazarda üç meyve aldıysan, bir sonraki pazarda öbür meyvelerden alıyorsun. Bütün meyveleri her istediğinde alamıyorsun.  Tatilleri aile yanında gerçekleştirmeye başladık. Evim olmasaydı çok daha zor olurdu. Hâlâ ev kredisi ödüyorum ama ödediğim kredi, şimdiki ev kiralarının yanında kuş kadar. Çünkü ben sigorta emeklisiyim. Düşünebiliyor musun? Sigorta emekli maaşına göre ev bulmak bile zor. Şu anda kendimizi idare etmeye çalışıyoruz.”

Sürekli oturarak çalışmasından dolayı elinde ve dizlerinde ağrılar yaşayan Pınar eklemlerinden tedavi görüyor. Şu anda kızını evlendirme hazırlığı yapıyor. “Oğlumu da evlendirdikten sonra çalışmayacağım” diyor.

(1) Bu portre Rosa Luxemburg Stiftung desteği ile hazırladığımız Yaşlı Kadınların Çalışma Koşulları araştırmasının çıktılarından hareketle yazılmıştır. Yaşlı kadınların ücretli emek deneyimlerine yer veren bu tür yazılara önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz.  

* İsteği üzerine ismi değiştirilmiştir.

Fotoğraf: Sabah

Paylaş:

Benzer İçerikler

Fazla mesai sözleşmeleri… Artık her işletme dayatıyor bunu. Aç açıkta kalmaktansa daha ilk gün önümüze konulan bu sözleşmelerle modern köleliğe geçişimize, kendi elimizle onay veriyoruz. Amazon depo, Mitsuba, Legrand ve Farplas’tan kadın işçilerle bu sözleşmeleri ve fazla mesailer nedeniyle yaşadıkları sorunları konuştuk.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!