Yeni yasanın gebe işçileri koruması gerekiyor- ama ya nasıl olacağını bilmiyorsak?

Gebe İşçiler Adalet Yasası, ABD’de geçen ay yürürlüğe girdi. Ancak uzmanlar yasada boşluk olduğunu söylüyor. Çünkü işyerlerinde hangi kimyasalların ve çalışma şartlarının gebeler için tehlikeli olduğuna ilişkin yeterince bilgi yok. İşçi sağlığına dair araştırmalar, çoğunlukla erkek odaklı. Truthout’tan Gima Jimenez’in haberini paylaşıyoruz.
Paylaş:

Venessa Langness, bir biyomedikal araştırmacısı olarak çalıştığı kimyasallar konusunda her zaman biraz endişeliydi; ama ekim ayında gebe kaldığında bu endişeleri arttı. Kaliforniya’da yaşayan 34 yaşındaki kadın, laboratuvarda moleküler klonlama için kullandığı etidyum bromürün kendisini ve bebeğini riske atabileceğinden şüpheleniyordu.

Ne yapacağından emin değildi; yalnızca birkaç haftalık hamileydi ve bunun kariyerini nasıl etkileyeceğini bilmiyordu.

“Kadınlara öğretilir: İlk üç ay bitene kadar insanlara söylememeniz gerekir” diyor; “Ama bu, aslında bebeğin gelişimi için gerçekten hassas bir evredir.”

Langness internette biraz araştırma yaptı; ama gebeliği nedeniyle ekstra ne tür önlemler alması gerektiği konusunda fazla bilgi bulamadı. Farkında olmadan, bilim ve tıbbın genellikle göz ardı edilen bir alanına rastladı: Gebe işçilerin mesleki sağlığı. Gebeler, ağır nesneleri kaldırmaları, uzun süre ayakta durmaları ya da Langness gibi kimyasallarla çalışmaları gereken işlerde genellikle tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalırlar.

İşçi sağlığı çalışmaları erkeğe odaklı

Geçen yılın sonunda Kongre, patronların gebe işçilere “makul kolaylıklar” sağlamasını gerektiren ‘Gebe İşçiler Adalet Yasası’nı onayladı. Ancak 27 Haziran’da yürürlüğe giren yeni yasada büyük bir boşluk var: Halk sağlığı uzmanları, özellikle kimyasal maruziyetler söz konusu olduğunda, hangi çalışma koşullarının gebelikler için tehlikeli olduğu konusunda yeterince bilgi sahibi olunmadığını söylüyor. Bunun nedeni, işçi sağlığı çalışmalarının büyük ölçüde erkeklere odaklanmış olması ve bu çalışmaları temel alarak oluşturulan işçi sağlığı ve iş güvenliği standartları.

Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitüsü’nde epidemiyolog olan Carissa Rocheleau, “Gebe bir kişinin fizyolojisi, gebe olmayan bir kişiden çok farklıdır” diyor; “Mevcut ‘izin verilen maruz kalma limitlerimizin’* çoğu 1970 yılına dayanıyor. Bu limitler belirlenirken temel alınan çalışmalarda genel olarak çok az sayıda kadın ve daha da az sayıda gebe kadın vardı, tabii varsa.”

Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Koleji’nin (ACOG) gebelik sırasında istihdama ilişkin hazırladığı rehberde, çok az sayıda kimyasal bileşiğin “potansiyel üreme zararları hakkında yeterince incelendiği” belirtiliyor.

Gebe işçilerde risk daha fazla

Northeastern Üniversitesi’nde anne ve çocuk sağlığına odaklanmış bir çevre sağlığı bilimcisi olan Julia Varshavsky’e göre, veriler yetersiz olsa da bazı fizyolojik faktörler, gebe işçilerin kimyasal maruziyetlerden kaynaklanan sağlık risklerinin diğer yetişkinlere göre daha fazla olduğunu gösteriyor. Gebelik sırasında maruz kalınan kimyasallar, sadece anne adayı için değil, aynı zamanda plasenta yoluyla toksinleri emebilen fetüs için de tehlikeli olabiliyor.

Öncelikle, gebelik sırasında kan basıncı artıyor; çünkü vücut, fetüse gelişmesi için gereken oksijen ve besinleri sağlamak amacıyla fazla mesai yapıyor. Bu tür bir kan akımı artışı, gebe olanları yüksek tansiyona yatkın hale getirebiliyor. Bazı çalışmalar da gebelik sırasında kurşuna maruz kalma ile yüksek tansiyon arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

Gebelik aynı zamanda kişinin metabolizmasını da önemli ölçüde değiştiriyor; vücut, gelişmekte olan fetüs için şekeri muhafaza etmek amacıyla şeker yerine yağları parçalamaya öncelik veriyor. Özellikle ilk üç aydan sonra, gebelerin kan şekeri yüksek oluyor ve bunu kontrol altında tutmak için insülin üretimlerini iki katına çıkarmaları gerekiyor. Bu nedenle insülin direnciyle (hücrelerin artık insüline yanıt vermemesi durumu) bağlantılı PFAS gibi kimyasallara maruz kalmaları, onlar için riskli.

Son olarak gebeler, endokrin bozucular olarak bilinen bir kimyasal kategorisine karşı özellikle duyarlılar. Östrojen, gebelik sırasında vücutta meydana gelen değişikliklerin desteklenmesinden sorumlu olan hormon. Endokrin bozucular vücuda girdiğinde, bu hormonları taklit ediyor ve preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) gibi gebelikle bağlantılı bazı sağlık sorunlarının oluşma riskini artırabiliyor.

Ancak bilinen bu risklere karşın, özellikle kadınlar daha çeşitli çalışma alanlarına girdikçe, gebe işçi sağlığıyla ilgili yeterince araştırma yapılmadı.

‘Nötr bir beden işçisi’ varsayımı

California-San Francisco Üniversitesi Üreme Sağlığı ve Çevre Programı’nda halk sağlığı üzerine çalışan bilim insanı Swati Rayasam, “İşçi sağlığı, gerçekten de nötr bir beden işçisi varsayıyor” diyor. Rayasam, bir alan olarak işçi sağlığının bu “nötr beden işçisine” odaklanarak, işçilerin karşılaşabileceği gebelik gibi iç stres faktörleri ile ırkçılık ya da gıda güvensizliğinden kaynaklı psikososyal stres gibi dış stres faktörlerini göz ardı ettiğini söylüyor.

Gebeler üzerine çalışmak da zor. Onlar en ufak miktarda kimyasala bile maruz bırakmak etik değil, bu nedenle araştırma protokolleri oldukça kısıtlı. Ve çok az sayıda işçi sağlığı araştırması, karşılaştıkları özgün riskler hakkında güvenilir sonuçlar elde etmek için yeterli sayıda gebe işçiyi içeriyor.

Kaliforniya’da biyomedikal araştırmacı olan Langness, laboratuvarda çalışırken düşük yaptı. Daha sonra iş değiştirmeye karar verdi; ama hâlâ kimyasalların bebeğin kaybıyla bir ilgisi olup olmadığını bilmiyor.

Araştırma eksikliği yalnızca mevcut gebelikleri etkilemiyor, hâlihazırda mağduriyet yaşamış kadınları da birçok soruyla baş başa bırakıyor. Oakland, Kaliforniya’da yaşayan 38 yaşındaki Leticia Mendoza da bu kadınlardan biri. Gebeliği sırasında çilek budama işinde çalışırken pestisitlere maruz kaldığını söylüyor. Bebeği doğduktan sonra bir yaşına kadar emeklememiş ve iki yaşından sonra yürümeye başlamış.

Mendoza, “Üç yaşındayken konuşmaya başlayacağını düşünmüştüm ama hâlâ konuşmuyor ve şu an beş yaşında” diyor.

Mendoza’nın çocuğuna otizm teşhisi konmuş.

California-Berkeley Üniversitesi’nde çevresel epidemiyoloji alanında yardımcı doçent olan Sharon Sagiv, araştırmacıların pestisit maruziyeti ile nörogelişimsel bozukluklar arasındaki potansiyel bağlantıları incelediğini, buna karşın kanıtların kesin olmadığını ve bu durumun mahkemede zarara neyin yol açtığını kanıtlamayı zorlaştırdığını söylüyor.

Yasa işçilerin elini güçlendirecek

İşçi hakları savunucuları, yeni federal yasanın, işteki risklerle ilgili endişelerini dile getirdiklerinde işçilerin eline biraz daha fazla koz vereceğini umuyor. 10 yılı aşkın süredir Gebe İşçiler Adalet Yasası’nın çıkması için uğraşan işçi hakları örgütü A Better Balance’ın kıdemli avukatı Kameron Dawson, “Biz gerçekten yalnızca onların misillemeyle karşılaşmadan ya da ücretsiz izne zorlanmadan işverenleriyle konuşabilmelerini istiyoruz” diyor.

Ancak bazı düzenlemeler gebe işçiler için daha iyi şartlar sağlasa da, bu kısmen işverenin ya da sendikanın ‘neyin risk teşkil edebileceğini’ bilmesine bağlı. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nde kıdemli bir avukat olan Gillian Thomas, “Bu atla deve değil; ancak işveren tarafında işyerlerinde neyin tehlikeli olabileceğini anlamak için çaba sarf etmek gerekiyor” diye konuşuyor.

Geçmişte kadınların gebeyken çalışmaları bazen yasaklanmıştı, bu nedenle onları ve gebeliklerini korumak ile onları işgücünden uzaklaştırmamak arasında hassas bir denge kurulması gerekiyor. Sagiv, “Bu zor bir durum; çünkü pek çok kadın için çalıştıkları iş, onların geçim kaynağı” ifadelerini kullanıyor.

Bazı araştırmacılar, gebelikte artan risklerin incelenmesinin, toplumun geneline yardımcı olacak daha koruyucu düzenlemelerle sonuçlanabileceğine inanıyor.

Rocheleau, “İşyerindeki en savunmasız işçileri gerçekten korumaya çalışırsak herkesi korumuş oluruz” diyor.

*İzin verilen maruz kalma limiti (PEL veya OSHA PEL), Amerika Birleşik Devletleri’nde bir çalışanın yüksek düzeyde gürültü gibi bir fiziksel etkene ya da kimyasal maddeye ne kadar maruz bırakılabileceğini belirleyen yasal bir sınırdır.

**Ara başlıklar bize ait.

Yazının orijinali için: https://truthout.org/articles/new-law-aims-to-protect-pregnant-workers-but-our-safety-knowledge-falls-short/

Fotoğraf: Paul Morigi/Getty Images

Paylaş:

Benzer İçerikler

New York’ta manikür-pedikür salonlarında çalışan işçilerin yüzde 85’i kadın. Çoğu beyaz olmayan bu kadınlar, çok kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalıştırılıyorlar. Soludukları zehirli kimyasallar nedeniyle ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıyalar. Şimdilerde bu işçileri koruyacak yeni bir yasa gündemde. Konuyla ilgili iki makale paylaşıyoruz.
Hindistan’ın Murshidabad bölgesinde, bidi (Hint sigarası) sarma işini en yoksul kadınlar yapıyor. Genç yaştan itibaren sürekli tütüne maruz kalmaları, sağlıklarını büyük risk altına sokuyor.
Hindistan’da, Atchutapuram Serbest Ticaret Bölgesi’ndeki Brandix India Apparel tekstil fabrikasında, yaklaşık 100 kadın işçi gaz sızıntısı nedeniyle zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Aynı fabrikada iki ay önce de gaz sızıntısı yaşanmıştı. Güney Asya IndustriALL, patronları ve devleti gereken önlemleri almamakla suçladı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!