Yine örgütlü, yine ısrarcı

“Yeni Meclis” manzarası, bize önümüzdeki sürecin epey zor olacağını gösteriyor. Haklarımıza ve varlığımıza yönelik yeni saldırıların geleceğine ilişkin politik söylemler havalarda uçuşuyor. Haklarımızı kaybetmemek için safları sıklaştırmamız gerekiyor. Her zamankinden daha örgütlü ve daha ısrarcı olmaktan başka yol yok.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Dünyada siyasetin ibresi aşırı sağa ve ırkçılığa doğru dönüyor.

Türkiye’de yapılan son seçimler de aynı yönde sonuçlandı. Türkiye tarihinin en sağcı, en faşist, en ırkçı, en cinsiyetçi ve en dinci meclisi olmasa da onlara yakın “yeni” bir meclis oluştu. Cumhuriyet tarihinde buna benzer başka meclisler ve hükumetler kuruldu. Cumhuriyet için bu durum ne ilk ne de maalesef son olacak.

Ayrıca bu özelliklerinin yanına, son yıllarda en’ler serisine en nefret dolu, homofobik ve transfobik özellikleri de eklendi.

Başka ülkelerde durum

İtalya’da başını Mussolini’nin devamı olduğunu söyleyen Fratelli d’Italia’nın çektiği beş aşırı sağ-faşist partinin oluşturduğu koalisyon iktidarda. Finlandiya’da Petteri Orpo liderliğindeki sağ popülist Ulusal Koalisyon Partisi iktidara geldi. Macaristan’da diktatör Victor Orban dördüncü kez başkanlığa seçildi. Polonya, İsveç, İspanya, Fransa, Almanya’da sağ-aşırı sağ ya yükselişte ya iktidarda.

Tamamında silahlanma, denetim-gözetim-kontrol politikaları, cinsiyetçilik, homofobi, emek düşmanı uygulamalar revaçta.

Bu siyasal gericilik furyasında nefret politikaları özel olarak dikkat çekiyor. LGBTİQ+’lara yönelik saldırgan politikalar genel olarak çok fazla ülkede hâkim. İktidarların ya da muhalefetin önemli kısmının topluma yönelik başat vaatleri arasında LGBTİQ+’lara yönelik nefret politikaları yer alıyor.

Uganda’da eşcinsel ilişki zaten yasaklanmıştı. Buna rağmen yeni çıkarılan ve eşcinsel ilişkiyi suç kapsamına alan yasa ile LGBTİ+’lara ölüm cezası kabul edilmiş oldu. Yanı sıra eşcinselliği “teşvik etme” suçu da uyduruldu ve bunun cezası 20 yıl hapis olacak. 

Rusya da boş durmuyor; cinsiyet değiştirme ameliyatlarının yapılmasına yasak koymaya çalışıyor.

Rusya gibi İran da bu konuda sabıkası kabarık ülkelerden. İran’da da eşcinsel ilişkiler suç kapsamında ve bu bir idam gerekçesi. İran’da tüm muhalifler gibi eşcinsel aktivistler ve bireyler de idam ediliyor. 

Macaristan, Polonya gibi Avrupa Birliği ile ilişki içindeki ülkelerin LGBTİQ+’lara yönelik politikaları hak karşıtı zeminde yürütülüyor. Macaristan’da çıkartılan yasa sadece LGBTİQ+’ların haklarını gasbetmekle kalmadı; LGBTİQ+’ların, sorunlarını kamusal alanda dillendirmesini de baskıladı.

Benzer baskıcı rejimlerle yönetilen ülkelerde kadınların haklarında da geriye doğru çekilme mevcut. Aynı şekilde temek insan haklarında da durum benzer.

Bir taşla iki kuş

Dünyada kapitalist sistemin ürettiği yoksulluk, peş peşe gelen ekonomik krizler, gelir dağılımındaki artarak süren adaletsizlik, kapitalist sistem açısından yönetme krizine neden oluyor. Krizleri ancak baskıcı, faşist ve neredeyse distopik rejimlerle yönetebilen kapitalizm, elini güçlendirmek için böyle dönemlerde patriyarka ile de işbirliği yaparak, sistemsel krizlerini başka bir sistemin desteğiyle olabildiğince az zararla atlatmayı hedefliyor. Bu işbirliği yüzündendir ki işten ilk olarak atılacaklar, kadın işçiler oluyor.

Annelik, evlilik, aile böyle dönemlerde her zamankinden daha kutsal olur. Gençleri evliliğe özendirme politikaları böyle dönemlerde daha görünür olur. Evlenecek gençlere çeyiz ve ev kurma “destekleri” daha yaygınlaşır.

Böylece bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Kadın işçiler (eş, annelik ve aile kurmak için) eve gönderilip işsizlik oranları düşürülürken, diğer yandan eşcinsel ilişkiler de engellenmiş olur.

“Yeni Meclis”

14 Mayıs seçimleri ile yine erkeklerin açık farkla çoğunluğu oluşturduğu “yeni Meclis” oluştu. Yukarıda saydığım özellikleri barındıran “yeni Meclis”, kuşku yok ki bu konularda marifet yarışına girecek. Kadın düşmanı, dinci, faşist, ırkçı ve nefret politikalarıyla bağıra bağıra gelenlerden oluşan bu Meclis’te kadınların ve LGBTİQ+’ların haklarına saldırılar artarak devam edecek.

Aynı şekilde çocukların da hakları daha çok gasbedilecek. Çocuk istismarında zaten yüz kızartıcı karneye sahip ülkemizde durum yazık ki düzelmeyecek.

Daha birkaç gün önce medyada yer alan bir düğünde, etrafını yetişkin erkeklerin sardığı uzun bir masanın üzerinde kız çocuğunun oynatıldığı haberinin görüntülerine tanıklık ettik.

“Yeni Meclis” manzarası, bize önümüzdeki sürecin kolay olmayacağını, aksine epey zor olacağını gösteriyor. Haklarımıza ve varlığımıza yönelik yeni saldırıların geleceğine ilişkin politik söylemler havalarda uçuşuyor.

Tüm bunları ve daha fazlasını öngörerek haklarımızı kaybetmemek için safları sıklaştırmamız gerekiyor. Her zamankinden daha örgütlü, her zamankinden daha ısrarcı olmaktan başka yol yok.

Buradayız ve direneceğiz.

Fotoğraf: Çatlak Zemin

Paylaş:

Benzer İçerikler

Bu seçimlerde Erdoğan sandığımız kadar güçlü değil. Kim daha çok çalışırsa, kim inatla sandığa giderse, kim sandıklara ve oylara sahip çıkarsa o kazanacak. Unutmayalım, 1 oy rejim değiştirir. Haydi kadınlar, sandıklara!
AKP gibi bireysel çıkarlar üzerine kurulmuş ve bu kadar çürümüş partiler, böyle tarihsel anlarda dağılıp yok olurlar. Yalan dolan, hile hurda ile buraya kadar. 21 yıldır her türlü yolsuzlukla TOGG olanlara, biz patates soğan diyeceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın, kazanacağız.
Öldürülen, yoksulluğa mahkûm edilen, özgürlükleri gasbedilen, emekleri sömürülen biz kadınlar için hesap sorma zamanı. Erkeklik ittifakına karşı verdiğimiz oylarla dolduralım sandıkları. Her zarf bir isyan olsun erkek ittifakına karşı. Kadınları evlere mi kapatacaklarmış? Görsünler bakalım, kimin kime gücü yetiyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!