Yüksek değer, düşük ücret: İspanya’da bakım sektörü

The Equal Times’ta yayımlanan Maria Jose Jarmona imzalı habere göre, İspanya’da özel şirketlerin insafına terk edilen bakım sektörü çıkmaza girmiş durumda. Hükümetin açıkladığı plan da sorunu çözmüyor. İşçi örgütleri, sektörün kamu tarafından yönetilmesini istiyor ve uyarıyor: “Bakım bir ticari faaliyet olamaz, bu bir haktır!”
Paylaş:

Bir zamanlar, ama çok uzun zaman önce değil, bakıcı olmak insanların yaptığı bir seçim değildi. Bir insanın yaşamının en başında –erkek olarak doğduğunda ya da kadın olarak doğduğunda- belirlenmiş bir durumdu. Ve böylece yüzyıllar boyunca kadınlar, bu işi karşılıksız ve tartışmasız yaptılar. Bugün, Mariuxi Martinez bunun kendi seçimi olduğunu ya da en azından kısmen kendi seçimi olduğunu onaylayabilir.

Martinez, “İlk başta hoşuma gitmedi” diyor ama başka seçeneği yoktu. Ekvador’dan İspanya’ya geldiğinde bulabildiği tek iş olanağı buydu. 12 yıldır yaşlılara bakıyor ve işin tüm ağırlığına ve yorgunluğuna, her gün kötüleşme hali ve hastalıklarla başa çıkmanın zorluğuna, bir insanın yaşamının son anlarını paylaşıyor olmanın kahrediciliğine karşın, evet, bundan hoşlanmaya başladığını itiraf ediyor: “Bunu hiçbir şeye değişmem. Bunun ne kadar gerekli olduğunu anlamanızı sağlıyor.”

Bakım işçilerinin statüsünün resmi olarak tanınması, İspanya’da oldukça yeni. Tüm insanlara yaşamlarının sonuna kadar bakım alma hakkını tanıyan, bağımlı bakımına ilişkin düzenlemenin kabul edilmesiyle birlikte, ancak 2006 yılında resmiyete kavuştu.

İspanya her zaman güçlü bir aile bakımı geleneğine sahip bir ülke olmasına karşın, son yıllarda 600 binden fazla kişi profesyonel bakım sektörüne katıldı ve bunların yaklaşık 274 bini kendi evlerinde, 346 bini ise yatılı bakımevlerinde yaşlılara bakıyor.

Hiç sona ermeyecek şekilde doğmuş bir meslek bu (Bugün İspanya’da 65 yaş üstü 9,3 milyon insan var, bu sayı 2050’de 15 milyona çıkacak) ama geleceği tuhaf bir biçimde belirsiz.

Bunun nedeni ise bakım işlerinde ödenen ücretlerin en düşük ücretlerden olması, geçici ve yarı zamanlı çalışma oranının diğer tüm meslek ortalamalarının üzerinde olması ve bu mesleğin sayısız –ama tanınmayan- pek çok fiziksel ve psikolojik risk barındırması. Kadınların halen işgücünün neredeyse yüzde 90’ını temsil ettiği, profesyonel ama görünmeyen, dengesiz bir meslek. Bugün halen bakım işini seçiyor olmaları, mucizeden başka bir şey değil.

Ucuz ve güvencesiz bir sektör

İspanya’da bakım sektörü zayıf doğdu, hiçbir zaman bu sektöre yeterli finansman (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yalnızca yüzde 0,7’si) sağlanmadı ve her biri sektörü kendi yöntemleriyle yöneten 17 özerk toplulukla koordinasyonsuz bir yapıdaydı. Bu da uzun yıllar bakımın, ailelerin ve kayıtdışı çalışan bakıcıların elinde kaldığı anlamına geliyordu.

Zamanla sektör profesyonelleşti ama bir özelliği var: Bağımlı bakımı da sağlık ve eğitim gibi bir kamu hizmeti olmasına rağmen bu sektör büyük ölçüde özel şirketler tarafından yönetiliyor. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını temsil eden CCOO’ya bağlı bir federasyon olan FSS’den Silvia Espinoza, bu durumu şöyle açıklıyor:

“Sağlık sektöründe yönetimin neredeyse yüzde 80’i kamuda, yüzde 20’si özel sektördedir. Bağımlı bakımında ise tam tersi; sektörün yüzde 77’si özel sektör tarafından yönetilirken yüzde 23’ü kamu tarafından yönetiliyor.”

Şirketler, en cüzi teklifin kazandığı ihalelerde periyodik olarak yenilenen kamu sektörü sözleşmeleri için rekabet ediyor. Espinosa’ya göre, düşük ücretten başlayarak işçilerin maruz kaldığı tüm eksikliklerin temelinde bu yatıyor.

Bugün bakım bedava değil ve bugün bakım işçileri ortalama gelirin yüzde 40 altında da olsa bir ücret alıyorlar. Evde bakım işçileri için toplu sözleşmeyle belirlenmiş asgari temel ücret ayda 984 avro, saatte ise 7,85 avro. Evde bakım işçilerinin platformu Plataforma Unitaria de Auxiliares del SAD’ın sözcüsü Carmen Diego, “Bu iş profesyonelleştirildi ancak saygın bir iş haline gelmedi” diye yakınıyor; “Ücretler çok düşük ve koşullar ideal olandan çok uzak. Bu yüzden gençler bu işi yapmak istemiyor ve bu konuda nesiller arasında bir değişiklik yaşanmıyor.”

Düşük ücret almalarının yanında işleri de daha güvencesiz. Oxfam tarafından 2021’de yayımlanan Esenciales y sin derechos (Elzem ve haklardan yoksun) raporuna göre, İspanya’daki bakım sektöründeki istihdam sözleşmelerinin yüzde 32’si geçici. İspanya ortalamasında ise bu oran yüzde 22. Öte yandan İspanya’da bakım sektöründe çok az saatle yarı zamanlı çalışanların oranı yüzde 24, genelde ise yüzde 14,6. Diğer araştırmalar ise yarı zamanlı çalışanların oranını yüzde 60 olarak gösteriyor. Her iki durumda da, çoğunlukla ayrı vardiyalara bölünmüş kasvetli çalışma saatlerinin en yaygın uygulama olduğunu görmek için herhangi bir evde bakım işçisine bunu sormanız yeterli.

“Haftada ortalama 20 ila 25 saat” diyor Martinez; “30 saatin biraz üzerine çıkabilirsek şanslıyız.”

Espinosa ise “Yüksek oranda yarı zamanlı çalışma, bugün ve gelecekte yoksulluk anlamına geliyor” diye konuşuyor, “Bu, kadın işçileri sıkıştırmanın bir aracı.”

Riskli bir iş

Yatılı bakımevlerinde çalışanlar da düşük ücretlerin ve aşırı iş yükünün farkındalar. Huzurevi çalışanlarının derneği Trega’nın başkanı Sonia Jelda, “En büyük sorunumuz oranlara uyulmaması, personel eksikliği” eleştirisinde bulunuyor; “Yeterli personel olmadığı için koşturmak zorundasın. Sanki bir montaj hattıymış gibi 10 dakikada bir kişiyle ilgilenmemizi istiyorlar.”

Aşırı iş yükü, hem fiziksel (sırt yaralanmaları, disk kaymaları, boyun ve kollarda hasar vb.) hem de psikolojik (stres, depresyon, kaygı bozukluğu vb.) bir dizi rahatsızlığa neden oluyor. Bakım işçiliği, sağlık izni nedeniyle devamsızlığın en yüksek olduğu meslekler arasında. “Müşterilerimizin en az 75 kilo olduğunu düşünün. Onları kaldırın, tekerlekli sandalyeye koyun, sandalyeden kaldırın ve kanepeye oturtun. Bu zaten yarım saatte 300 kilo demek. Bir liman işçisi bile bunu yapamaz” diyor Diego.

Yine de bu mesleki risklerin hiçbiri listelenmiş değil. Önleme planları yok ve hasar oluştuğunda nadiren iş kazası ya da meslek hastalığı olarak kabul ediliyor. Bakıcılar yoğunlaşan ağrılarını ağrı kesiciler ve antidepresanlarla geçirmeye çalışıyor. Daha hasta bedenlere bakan hasta bedenler… 14 yıldır bakıcı olarak çalışan Maria Jesus Saura, “Bir keresinde bir müşterinin evinde sırtım tutuldu. Omurlarım arasındaki diskin yerinden çıktığını söylediler” diyor, “Omurgamdan ameliyat oldum, plak ve altı vidam var, 15 kilodan fazla kaldıramam ve hâlâ çalışıyorum.”

Bakım işçilerinin eylemlerinden… Fotoğraf: Europa Press

Kamusal bakımı savunmak

2021’de beyaz önlükler giymiş yüzlerce kadın İspanya sokaklarına çıktı. Bakıcılar, pandeminin dramını ilk elden (özellikle yalnızca 2020’de 16 bin yaşlının Covid’den öldüğü huzurevlerinde) deneyimledikten, ölesiye çalıştıktan ve kendi sağlıklarını riske attıktan (sağlık emekçilerinden sonra en çok Covid’e yakalanan grup) sonra, diğer işçilerin sahip olduğu ve kanıksadığı hakların aynısını talep etmeye başladılar: İnsana yakışır ücret, iş sağlığı ve iş istikrarı.

Bir bakıcı ve UGT temsilcisi olan Aurora Alonso, “Çok büyük bir sorumluluğumuz var” diyor. “Bir insanı nasıl hareket ettireceğimizi, hangi ilacı almaları gerektiğini, hangi yemeğe ihtiyaçlarının olduğunu bilmek zorundayız ve bunun için iyi eğitildik. Sorun şu ki biz profesyonel olarak kabul edilmiyoruz; genellikle ‘kız, ‘temizlikçi’ olarak anılıyoruz” diye yakınıyor.

Bakıcı Mario Moreno ise “Artık bu sektörde çalışan daha fazla erkek olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor; “Ama hâlâ çok azız. Çoğu erkek bu işi yapmak istemez. Bu bir (profesyonel) meslek olmalı.”

Artan bakım talebi ve bulması giderek zorlaşan bir işgücü ile karşı karşıya kalan İspanyol hükümeti, 2021’de şirketleri ve sendikaları bir araya getirdi. Ve 2023 yılına kadar bakım bağımlılığı sektörüne 3,6 milyar avro ayırarak, tarihi finansman eksikliğini gidermeyi vadeden bir Şok Planı başlattı.

Bu plan tüm partilerin desteğini aldı ama şimdiden sendikalar pişman; çünkü plan beklentilerin çok gerisinde kaldı. Bütçe arttı ama istihdamın kalitesi artmadı.

Hem CCOO hem de UGT, önerilerinin dikkate alınmamasını, güvencesizliğin mihenk taşı olan yarı zamanlı sözleşmeleri sınırlayacak bir planın olmamasını ya da merkezlerle ilgili yeni Akreditasyon Anlaşması’nda yer alan bakımevlerindeki işçi oranının artırılması gibi kısa süreli iyileştirmelerin yetersizliğini eleştiriyor. “Anlaşma istihdamın kalitesinde herhangi bir iyileştirme yapılacağına dair güvence vermiyor. Paranın sisteme aktarılacağı ve onu yönetenlerin cebine gireceği riskini alıyoruz” diyor CCOO.

Bu nedenle işçiler ve sendikalar bir süredir bakım bağımlılığı yönetiminin –aynı sağlık ve eğitim gibi- kamusal olması gerektiğini tartışıyorlar. Protestolarında bunun için çağrıda bulunuyorlar. Kamu çalışanı olurlarsa çalışma koşullarının iyileştirileceğini savunuyorlar. Valencia Üniversitesi’nce yapılan bir araştırmaya göre, kamuda çalışan bakım işçileri ile taşeron bakım işçileri arasında önemli derecede ücret farkı söz konusu: Kamusal bakım sektöründe ücretler yüzde 15 daha yüksek ve sağlanan bakımın kalitesi de öyle.

Diego, “Bakım bir ticari faaliyet olamaz, bu bir haktır” diyor. Ve bu, sistemin sadece kısa vadeli bir plana değil, tamamen yeniden düşünmeye ihtiyacının olduğu anlamına geliyor. Diego, “Hizmetin fiyatını bakımın değerinin önüne koymaya devam edersek” diye uyarıyor, “Sonunda çok düşük kaliteli bir bakımla karşılaşacağız.”

Haberin İngilizce metni için: https://www.equaltimes.org/high-value-low-pay-the-care-sector

Manşet fotoğrafı: Roberto Martin

Paylaş:

Benzer İçerikler

Hindistan Serbest Çalışan Kadınlar Sendikası (SEWA), bakım işçisi kadınlara kooperatifleri aracılığıyla bakım desteği sunuyor. Bu sendikanın üyeleri -ister satıcı, seyyar satıcı, çöp toplayıcı, inşaat veya ev işçisi olsunlar- işteyken, SEWA’nın bakım işçileri onların çocuklarına, bakım gereksinimi olan hasta ve yaşlı akrabalarına bakıyor.
Bakım işçileriyle ilgili bir araştırma, pandeminin, işçilerin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini ortaya koydu. İşçilerin önemli bir bölümü anksiyete, depresyon ve tükenmişlik sendromundan yakındı. Raporda kadınların daha büyük risk altında olduğu vurgulanırken, sendikalar sektörde bu sorunları önceleyen insan merkezli bir reform talep ediyor.
Önce ILO 189’un onaylanması kararı, ardından kararname… İspanya’da yıllardır örgütlü mücadele yürüten ev işçileri kazanıyor. Ev işçisi Rafaela, “Biz ülkedeki en güçlü mücadelelerden birini veriyoruz. Örgütlendiğimizde, kadınlar olarak kendi başımıza bakımını sürdürmediğimiz bir toplum ve dünya inşa etmeye başladığımızı biliyoruz” diyor.
Nepal, Pokhara’daki Manipal Eğitim Hastanesi’nde 500’den fazla bakım işçisi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ücretlerinin artırılması için 28 gün grev yaptı. İşçilerin çalışma şartlarına ilişkin taleplerinin çoğu kabul edilirken, ücret artışıyla ilgili müzakereler devam ediyor. Sendika bu konuda da olumlu sonuç alınacağını düşünüyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!