yüzyılımızın karabatak kuşları

filistinlilerin kısa vadede ateşkese ihtiyacı olabilir; ama uzun vadede barışa değil, israil işgalinden ve sömürgeciliğinden kurtulmaya ihtiyacı var ve bunu talep ediyorlar. filistinli feministler, işgal ve sömürgeciliğin son bulmasının kadınlar açısından da öncelikli olduğunu ifade ediyor.
Paylaş:
ayşe düzkan
ayşe düzkan
ayseduzkan@hotmail.com

tarih bize gösteriyor: erkeklerin bulunduğu ve ellerinde güç olan her yerde erkek şiddeti var, mücadelemizin bir amacı da bunu değiştirmek; gücü erkeklerin elinden almak ve erkek şiddetini engellemek. erkek şiddetinin savaşlarda bir silah olarak kullanıldığı, daha doğrusu erkeklerin bedenlerini bir silaha dönüştürdükleri çok uzun zamandır bilinen bir gerçek. ama özellikle yugoslavya iç savaşı’nda tecavüzlerin, boşnak kadınların sırp çocuklar doğurmalarını sağlamak üzere, bir etnik temizlik aracı olarak kullanılması, kadın barış hareketlerinin gündemini genişletti. zaten etnik temizlik kavramı da bu savaşta ortaya çıktı. savaştan sonra kurulan mahkemede tecavüz suçluları da yargılandı. bu, başlı başına kadın kurtuluş hareketinin başarısı.

kadın özgürlüğünün devletlerarası politikanın gündemine girmesi, beraberinde araçsallaştırılmasını da getirdi. nitekim, abd 2001 yılında afganistan’ı işgal ederken bahanelerinden biri kadınların özgürlüğüydü. oysa 1970’lerin sonunda afganistan’da sovyet hâkimiyetine karşı mücahitleri destekleyen de abd’ydi.

bir savaş aracı olarak medya

yugoslavya iç savaşı sırasında, aklı başında birçok gazeteci, hem yugoslavya’da hem de abd’de kimi meslektaşlarının savaş suçu işledikleri için olağan koşullarda yargılanmaları gerektiğini yazıyordu. bu suçları kasten, bile bile yanlış bilgiler aktararak, insanların duygularını harekete geçirip onları tahrik edecek şeyler yazarak işliyorlardı. koşullar hiçbir zaman olağan olmadı, yargılanmadılar, bazıları saygın gazeteciler olarak yazmaya devam ediyor.

selanik’te atatürk’ün evinin bombalandığı yalan haberiyle harekete geçirilen insanların, yakın tarihin en korkunç pogramlarından birini işlediğini bilen bir halk olarak, medyanın bize gösterdiklerine şüpheyle yaklaşma refleksine sahibiz.

körfez savaşı sırasında, 1990’da, saddam yenilip kuveyt’ten çıkartıldığında rafinerilerin vanasını açmış ve petrolün denize akmasına sebep olmuştu. bu olayı dünya, petrole bulanmış yüzmeye çalışan çaresiz bir karabatak görüntüsüyle öğrendi. yıllar sonra o görüntünün 1984’te çekildiği, kuşun normandiya’da devrilen bir tankerden akan petrole bulanmış bir karabatak olduğu anlaşıldı. dünyayı ırak’ın işgaline ikna eden kuş basra’da hiç bulunmadığı gibi, o sırada hayatta bile olmayabilirdi.

israil-hamas savaşı?

sosyal medyanın medyadan bile denetimsiz olduğu günümüzde, bize kuşlar gösterilip katliamlar yapılıyor. bu yazıda, takip edebildiğim kadarıyla, 7 ekim’de başlayan aksa operasyonu konusunda görebildiğim çarpıtmaları, algı ve bilgi kirliliğini aktarmaya çalışacağım.

öncelikle bu savaş israil ve hamas arasında değil, israil ve filistin direniş güçleri arasında. aralarında çoğumuzun adını duyduğu fhkc gibi sol örgütlerin de bulunduğu 14 grubun bir araya gelmesiyle 2021 yılında oluşan ortak operasyon odası, operasyonun ve direnişin sorumluluğunu üstleniyor. hamas’ın buradaki en güçlü örgüt olduğu doğru ama tek örgüt olduğu yanlış. hamas’ın sadece silahlı mücadele veren bir örgüt olduğu da doğru değil, 2006’da filistin topraklarında yapılan genel seçimlerde çoğunluğu elde etmiş bir siyasi hareket; kelime anlamı islami direniş hareketi.

ama şunu hatırlamak gerek; nasıl ki bütün sosyalist hareketler, bütün feminizmler eylemde ve düşüncede birbirinin tıpatıp aynısı değilse, bütün islami hareketler de aynı değil. o yüzden israil siyasetinin uzun bir zamandır tekrar ettiği, 7 ekim’den beri daha da yaygınlaşan “hamas-ışid” denklemi gerçekçi değil. bu konuda el halil üniversitesi siyasal bilimler bölümü başkanı olan bilal şubaki 2016 yılında yayımlanan “hamas’la daeş’i birbirine bağlamak neden tehlikeli” başlıklı yazısında[1] daeş’in hamas’ı mürtet ilan ettiğini anlatıyor. şubaki, işgalin şekillendirildiği politik ortamda ortaya çıkan hamas’ın, otoriterlik, baskı, mezhep ve din çatışmalarının hâkim olduğu arap ülkelerinde gelişen daeş’i hep lanetlediğini, gazze’de daeş benzeri düşünen ve eyleme geçen gruplarla çatıştığını, hamas yetkililerinin hristiyanların bayramlarına katıldığını, şiileri mürtet saymadığını da aktarıyor. ben buna, israil’in ışid’i desteklediğini, ışid militanlarının israil’de tedavi bile gördüğünü, hatta netanyahu’nun  onları ziyaret ettiğini de ekleyeyim. bugün bu eşitleme, israil’in işlediği savaş suçlarını aklamanın bir yolu ve bu bağlantılar ideolojik angajmanlardan ziyade devletlerin dış siyaseti üzerinden şekilleniyor.

bütün bunlar, hamas’ın ve özellikle militanlarının her düşünce, hareket ve eyleminin doğru olduğu, olacağı anlamına gelmiyor.

ama erkek şiddeti söz konusu olduğunda, medyanın ve devletlerin beyanını esas sayamayız.

aksa operasyonu ile ilgili görebildiğim birkaç noktayı aktarmak istiyorum: öncelikle, festival alanında ne olup bittiği hâlâ sarih değil. 

brezilya’daki bir trance dans festivali olan nova[2]  israil’e taşınmış; yahudilerin sukkot bayramına da denk geldiği için ilginin daha fazla olduğu söyleniyor. festival alanı gazze’nin 5 km ötesinde, gazze’nin bir açık hava hapishanesi olması edebi bir benzetme olmayıp gerçeklik olduğu için burası israil askeri gücünün bulunduğu bir alan. festival alanında da tankın bulunduğunu gösteren görüntüler var.[3] bazı tanıklar tanktan hamaslılara ateş açıldığını ve ölenlerin iki ateş arasında kaldığını söylüyor; hamas’ın hedefinin rehine almak, rehineleri cezaevindeki filistinli esirlerle değiş tokuş etmek olduğu söyleniyor. bu o coğrafya’da sık rastlanılan değiş tokuş. festival alanında kadınlara tecavüz edildiği hem yalanlandı hem de bir israil tankı bulunmasa bile, yakında israil askeri gücü varken çok kısa sürede hareket etmek zorunda olan hamaslıların buna zaman ayıracak olmaları gerçekçi değil. ama rehin alınanlar var. bu rehineler halen gazze’de tutuluyor; bütün gazze gibi israil bombardımanı altındalar.

bir kamyonetin arkasında, kıyafetleri çıkartılmış cenazesinin gezdirildiği ve utanç verici muameleye maruz bırakıldığını gördüğümüz genç kadının festivale o kıyafetle katıldığı, ölü değil yaralı olduğu, gazze’de bir hastanede bulunduğu annesi tarafından teyit edildi. bu, gördüğü muamelenin kabul edilmez olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabii ki ama görünenle olup biten arasındaki farkı ortaya koyuyor.

aynı şekilde 40 bebeğin başlarının kesildiği iddiası hakkında israil ordu sözcüsü, bu olayın teyit edilmediğini açıkladı.[4]

diğer yandan, filistinli kadınlara, cezaevlerinde tecavüz edildiği, çocuklar da dahil filistin halkının sürekli olarak katledildiği, operasyondan önce de elektrik ve su sıkıntısı çekildiği, filistinlilerin tedavi amacıyla dahi gazze’den ayrılmalarına izin verilmediği binlerce kez teyit edildi. gazzeliler, bombardımandan önce de öldüklerini, direnerek onurlu bir ölümü tercih ettiklerini söylüyor.

Filistinlilerin kısa vadede ateşkese ihtiyacı olabilir; ama uzun vadede barışa değil, israil işgalinden ve sömürgeciliğinden kurtulmaya ihtiyacı var ve bunu talep ediyorlar. filistinli feministler işgal ve sömürgeciliğin kadınlar açısından da öncelikli olduğunu ifade ediyor.

feminizmi, erkek şiddetiyle mücadeleyle sınırlı olmayan bir politik düşünce ve hareket olarak tarif ediyorsak bunları da dikkate almamız gerekiyor. kadınlarınki de dahil olmak üzere bütün barış hareketlerinin devletlerarası ilişkileri takip etmesi, öğrenmesi, anlaması gerekiyor. çünkü savaşların sebebi toplumdaki militarist, ırkçı düşünceler değil, emperyalizm ve sömürgecilik. o fikirler, savaş gerektiği için topluma yayılıyor, tam tersi değil. ve en önemlisi, kadınların, halkların ve barışın karşısındaki güçler manipülasyonu da çok iyi biliyor.

bütün bunlar olurken türkiye cumhuriyeti’nin israil’le imzaladığı normalleşme anlaşması, askeri, ekonomik, akademik ilişkiler sürüyor. filistin halkı dünya halklarından akıl, öneri, kınama değil, dayanışma ve israil’in her alanda boykot edilmesini istiyor.

Bence doğru ve gerekli olan, tarihsel filistin toprağında olup bitenleri değerlendirmeyi o toprağın feministlerine bırakmak, onların dediklerine kulak vermek ve filistin halkının çağrısına destek vermek.


[1] https://al-shabaka.org/briefs/why-its-dangerous-to-conflate-hamas-and-daesh/

[2] konumuz açısından önemi yok ama iddia edildiği gibi bir barış festivali değil.

[3] https://x.com/Aldanmarki/status/1711863544797356401?s=20 tank şu videonun başında da görülüyor. https://x.com/laiciffoBymmiT/status/1712094375008735501?s=20

[4] https://www.aa.com.tr/en/middle-east/israeli-army-says-it-does-not-have-confirmation-about-allegations-that-hamas-beheaded-babies-/3014787

fotoğraf: tr.al-ain.com

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!